Gökçek ve yakınlarının söylediği sözlere iyi dikkat etmek gerekiyor. Ne söylüyorlarsa bilin ki aslında kendi yaptıklarını anlatıyorlardır. Bunu yıllardır defalarca tecrübe ettik. Hiçbir seferinde de yanılmadık.
Ülkenin spor gündemi Fenerbahçe ve Şike davası olunca, bunun ile ilgili sosyal medyada yorum patlaması yaşanıyor. Savunanlar, eleştirenler adeta siyah – beyaz gibi ayrılıyor. Bir de bu işin içinde “Ben temizim” diye hava atanlar çıkıyor.
Fenerbahçe’nin şike iddianamesinde Ankaragücü ile oynadığı maçta da şike girişimi olduğu geçiyor. Neyse ki Fenerbahçe yöneticileri, zamanıyla Ankaraspor’da Gökçek’lerin has adamı Mehmet Şen aracılığı ile yürüttükleri bu operasyonda başarılı olamıyor. Kimse benim Ankaragücü’nün bu maçta şikeye alet olduğunu söylememi beklemesin. Yok çünkü böyle bir şey. En azından mahkeme kararları olmadığını söylüyor. Yiğidin hakkını yiğide vermek gerekir.
Ama zamanıyla Ankaragücü’nü 100 milyondan fazla borç batağına sokup giden Yiğit! Yöneticiler Ankaraspor’da liderliğin verdiği keyifle gazı fazla almaya başlamışlar. Öyle ki Ankara’nın önde gelen internet sitelerinden Sporanki ile twitter üzerinden laf polemiği girişmiş.
Tartışmanın özüne, haklı olup olmasına bakmaya gerek yok. Bir kulüp genel müdürünün bir gazeteci ile böyle bir polemiğe girmesi, patronunun kanalının varoş ağızlı yorumcusu ROK kıvamında mesajlar atması gerçekten üzüntü verici.
Ankaragücü tribünlerinden gelen taraftarların çok sevdiği Orhan Sal’a bu yiğit yöneticinin yazdığı cümlelere bir bakalım. “İQ problemin mi var?”, “Nasıl bir yöneticiyim bilmem ama senden daha iyi olduğum kesin”, “Senin gibi leş kargalarına malzeme olmadık”, “4 yıllık sitesin 545 takipçin var:)))kimse sallamamış;)”. Tartışmanın tamamını okumak isteyenler muhatapları silmez ise buradan ulaşabilir.
Orhan Sal’ın avukatlığını yapmama elbette gerek yok. Güçlü kalemi ile bu sözlere çok güzel cevap verecektir. Ama insan kendini tutamıyor, iki satır yazmak istiyor. 4 yıllık sitenin 545 twitter takipçisi olması sözü bana Haydar Dümen’in meşhur boyu değil işlevi önemli lafını hatırlattı. Her zaman olduğu gibi şekilcilikte zirve yapan Ankaraspor’un yiğit yöneticisi ilk paragrafta söylediğim sözü hemen doğruluyor. 1978’de kurulmuş Ankaraspor’un resmi twitter sayfasını sadece 868 kişi takip ediyor. Yaklaşık 10 yıldır Ankara futbolunda kulüp yöneticiliği, menajerlik, genel müdürlük yapmış bu Yiğit yöneticinin takipçi sayısı da 759 kişi. İşlevine sonra yine geliriz de boyda da kısa kalmış sanki.
“Senin gibi leş kargalarına malzeme olmadık” diyen Yiğit yöneticinin Ankaragücü’nü nasıl aldıklarını ve nasıl bıraktıklarını hatırlatmak galiba farz oldu. 22 Milyon TL ve transfer yasağı olmadan teslim aldıkları kulübü 100 milyondan fazla borç ve transfer yasağı ile bırakan bu yiğit yönetici tayfası için uygun kelimeyi bulmakta zorlanıyorum. Ama bir yerden giderken keşke ortalığı leş gibi bırakmasaydınız. Umumi Tuvaletlerde bile yazan o basit cümleyi bir hatırlasaydınız. “Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak” Kulübün battığını görmek istediğimiz için öyle bıraktık diyorsanız ki (Melih Gökçek, Ankaragücü amatöre kadar düşer diyerek bu niyetini beyan etmişti) o zaman başka.
Gelelim bu yiğit yöneticilerin nasıl yönetici olduklarına. Ankaraspor ve Ankaragücü’ndeki başarı karneleri ne kadar başarılı yönetici olduklarının başlı başına göstergesi. Futbolda artık kulüp menajerinin puan durumundaki başarısından çok sattığı futbolcu sayısı başarı kıstası olarak en önemli bir kriter görülüyor. 8 yıllık futbol hayatı boyunca kaç futbolcu satabilmiş merak ediyorum. Serkan Kırıntılı gibi bir oyuncunun ödemesini geciktirip elini kolunu sallayarak Fenerbahçe’ye gitmesi de bir yöneticilik başarısı mıdır acaba? Ya da göreve geldikleri sırada Ankaraspor’da bulunan yakışıklı futbolcuları Ankaragücü’ne getirmek için hepsinin parasını verip serbest bırakmak, Ankaragücü’ne ekstradan 20 milyon TL masraf çıkarmak başarı mıdır? Bilemedim.
Ama eğer konu yöneticilik sayesinde gücüne güç katmak ise bu konudaki muvaffakiyetlerini takdir etmek gerekir. Kulüp menajeri iken kulübe 1.8 milyon TL borç verebilecek hale gelmek başarısızlık sayılmaz. Şimdi “Bülent bu işin detayını biliyorsun sen söyleme bari” diyebilir. Evet detayını biliyorum da maddi güç boyutunda başka şeyler de biliyorum. Onlara girip durduk yere ekstradan can sıkmayım. Dimi?
İQ seviyesi gibi ilkokuldaki ergen bebe tartışmasına ise hiç bulaşmayım. Sadece 1978’de kurulmuş, Büyükşehir Belediyesinden çok garip şekilde alınıp ele geçirilmiş bir şirketin Genel Müdürünün bu ergen tartışmasına girmesini garipsiyorum. Ha kendine yakıştırıyorsa seviye belirleme derdine girmeden direk hafızalarda kalanları dillendirelim. Kimin zeki olduğuna Ankara Spor camiası karar versin.
Sevgili Yiğit yönetici. Ankaraspor’u Ankaranın dev imkanları ile 1.ligde lider götürmeniz içten gelmese de elbette mutlu ediyor. Ama fazla gaza gelip, yıllardır Ankara takımlarına destek olmak için çırpınan birilerine Petrolofisini batıran eski başkan tarzı ile cevap vermek bence sana hiç yakışmaz. Seni 10 yıldır tanıyan biri olarak ben hiç yakıştıramadım. Bilesin…
