Ankaragücü, Süper Lig’e uygun kanat orijinli oyuncusu olmadan çıktığı ilk iki maçtan, 2 beraberlik ile ayrıldı. Bu dar kadroya rağmen bu 2 puanı iyi görebiliriz ama ben, kaçan 4 puanın nedenlerini konuşmak isterim. Buna karşın transfer yasağının kalkıp kalkmayacağına dair net bir bilgi yok ama kalkmama ihtimalinin de olduğunu düşünmüyorum.
Açıkçası en büyük sorun ise bazı yöneticilerin, bu kadronun yeterli olduğunu söyleyip Başkan Yiğiner’e yanlış bilgileri vermesidir. Başkan Yiğiner’in de Kayserispor maçı sırasında ve sonrası bu gerçeklerle yüzleştiğini sanıyorum. Maç sonunda, soyunma odasında yapılan toplantıda da bu kararın çıktığını gördüm. O toplantıya biraz kulak misafiri olduğum için bunları yazabiliyorum. Biraz geç olsa da gerçeklere varıldığı için mutluyum.
Bazı oyuncuların miadı doldu artık
Ankaragücü, Konyaspor karşısında sadece mücadele ederek 1 puanı almış ve biraz olsun özgüvenini yükseltmişti. Kayserispor’a karşı da aynı ilk 11’le çıkıp mücadelenin yanına doğru oyunu eklemek istedi hatta başardı ama kalite yetmedi. Mücadele ve oyun anlamında oyuncuları veyahut teknik heyeti eleştiremem. Beklentinin üzerinde bir oyun vardı ama bazı oyuncuların artık miadını doldurmasından dolayı Süper Lig kendilerine ağır geliyor. Bazı şeyleri açıkça konuşmamız gerekiyor, gerçekler acı da gelse bunlar şart artık. Bazı isimlerin Ankaragücü’nde oynaması, kendilerine yapılan büyük bir lütuf bence.
Mücadele var ama gol atamayınca…
Oysaki, dün 1-0 olduktan sonra yakalanan pozisyonları, başka bir takım bulmuş olsaydı şu an 4-0’lık bir galibiyetin tadını çıkarıyordu. Ankaragücü ise “atamayana atarlar” kuralının ağır bir şekilde sonucuna katlanıyor. Ayrıca bazı oyuncular, aşırı güçsüz ve şut vurulması gereken yerde kendi yeteneğini ya da yeteneksizliğini bildiği için her seferinde pas verme tercihini kullanarak birçok pozisyonu hiç etti. Bu takım, çok iyi mücadele eder ama gol atamayınca bunların hiçbirinin anlamı kalmıyor. Gol atmak için ise yakın zamanda bu işi başarıyla gerçekleştirmiş isimlere ihtiyaç var!
Güçsüzün ezilmesinin meşrulaştığı bir dönemden geçiyoruz
Bu arada, hakem hatalarını söylememe gerek yok. Herkesin gözü önünde bu icra ediliyor. Ankaragücü, dün doğrandı desem haksız olmaz. Ankaragücü’nün attığı bir gol iptal edildi ve ofsayt olduğu söylendi. Pazdan’ın topa dokunmadığı gerçeği var ama VAR’a bakılmıyor bile. Ayrıca, Kayserili oyuncunun direkt kırmızı kart görmesi gereken yerde sarı kart bile vermeyerek oyuncunun sahadan atılmasını istemeyen bir hakem vardı. Eyyamın birçok şekli sahaya konuluyor ancak güçsüzün ezilmesinin meşrulaştığı bir dönemden geçiyoruz.
Taraftarlarla kavga ederek başarı gelmez
Ankaragücü’nün bu meşru sayılan düzenden çıkması için güçlü olması gerekiyor. Güçlü olması için tribünlerin dolması lazım. Dün oynanan maçta, tribünler tamamen dolu olsaydı hakemin bu kadar rahat bu yanlış kararları verebileceğini düşünmüyorum. Yönetimin, taraftarların çağrılarına kulak verip bilet fiyatlarını makul seviyeye çekmesi gerekiyor. Kayserispor maçında da görüldü ki, taraftar olmadan Ankaragücü’nün ‘güç’ kısmı eksik kalıyor ve mağduriyetlik artıyor. Başkan Yiğiner’in taraftarla kavga etmeden bu işi çözmesi lazım. Taraftarlarla kavga ederek başarı gelmez.
Yapılandırma olursa bile sonrası önemli
Uzun lafı kısası, Ankaragücü’nde her şey var ama kalite yetmezliğinden dolayı istenilenler yapılamıyor. Bu yetmezliğin çözümü ise Başkan Yiğiner ve yönetimin, transfer yasağını kaldırmasından geçiyor. Başkan Yiğiner, her konuşmamızda yapılandırmanın üzerinde duruyor ve bizim de haberlerle destek vermemizi söylüyor. Biz, her zaman bu desteği veririz ama tek planın yapılandırma üzerine olması durumu vahimleştiriyor. Yapılandırma olur ya da olmaz, olduktan sonra bile başka çözümler gerekecek mesela. Bunları konuşmak gerekiyor.
Ya Aykan Atik ya da başka bir hoca
Ankaragücü’nde artık teknik direktör olmadan sahaya çıkma dönemi kapandı. Çünkü; TFF’nin talimatları gereği sadece 2 maç bu duruma göz yumuluyordu. Kasımpaşa maçı öncesinde ya Aykan Atik ile sözleşme imzalanacak ya da yeni bir isim bulunacak. Birkaç gün içinde bütün gelişmelere hep beraber şahitlik edeceğiz. Zaman dar ama çözüm var mı yok mu hep beraber göreceğiz.