1941 yılında kurulduğunda, hastanenin akademisyenleri ile mahallenin ‘meşhur’ kabadayıları aynı forma altında mücadele ediyordu; Hacettepe Spor Kulübü’nde...
Başkentin en hareketli, en çok hikayesi olan mahallesi tarihinin belki de en zor dönemlerinden birini yaşıyordu. Tartışmaların yaşandığı büyüyen şehirde, dört bir yandan farklı sesler yükseliyordu... Ancak sporun birleştirici gücü yıllar önce ‘Eskitepe’ ya da ‘Erzurum Mahallesi’ diye de anılan Hacettepe sakinlerini birleştiriyor, sanki bir direnişin simgesi oluyordu. O mahallenin kaderini değiştiren, şehre zenginlik katan bir kulüp Hacettepe. 1936 yılında Hacettepe Parkı yapılmış. Zamanla vakit geçirmek için başka semtlerden gelenlerle yaşanan tartışmalarda silah sesleri duyulmaya başlanınca kenti yönetenler devreye giriyor ve Hacettepespor için ilk adımlar atılıyor. Gençlerbirliği’nden tüzük alınan kulübü Fahri Kabadayı, Ali Rıza Uluçam, Reşat Önen ‘kelle Reşat’, Abdülkadir Ertaç, Suat Kıymir ve Adil Özen kuruyor. İlk renk ‘yeşil-beyaz’ olsun deniyor ancak Ankara Karması’nın kullandığı renkler yerine mor-beyaz seçiliyor. 1941’in mayıs ayında kurulan kulüp, 1945 yılında ise tescil ediliyor.
ilk maçını kazandı
Çankaya ile ilk maçına 19 Mayıs Stadı’nda çıkan Hacettepe mücadeleyi 2-1 kazanıyordu. Yıllar içinde hızla kentte daha fazla ilgi görüyor, takımın performansı da giderek artıyordu. 1957-58 sezonunda Ankara Profesyonel Lig şampiyonluğuna ulaşırken dönemin önemli isimlerinden İhsan Doğramacı, tarihi bir söz ediyordu Ankara’nın ‘mor-menekşeli’ takımı için: “Hacettepe’yi,
Arsenal yapacağım!”
Havası artan Hacettepe için 19 Mayıs Stadyumu’nda tarihi anlar yaşanıyordu süreç içinde... Gazeteci Ali İnandım’ın başkent tarihine ışık tutan dizi söyleşilerinden birinde Prof. Dr. Kerim Ümit Ünsal, Hacettepe tribünleri ile ilgili anısında şöyle demişti:
Bir tribün öyküsü...
“19 Mayıs Stadı’nda, kapalının karşısı ‘Maraton Tribünü’dür. Paraşütçülerin atlama yeri vardı, maçlar dışında paraşüt eğitimi yapılırdı. Atladıkları kulenin adı Maraton Kulesi’ydi. Tribün, adını oradan almıştır. Maraton olduğu gibi kadınlı kızlı, Hacettepeliler’indi. Şöyle ilginç bir şey anlatayım: Şimdi Hacettepeliler’in elinde evcil güvercinler var. O zaman radyo, telefon falan yok doğru dürüst. Güvercinler alıştırılmış; maç üzerinde topluca bir tur atar, yuvalarına giderler. Bu maç kazanıldı demek. Onları görünce mahallede masalar kurulmaya başlanır, içkiler açılır, yollara davul zurnalar çıkar, büyük bir tezahüratla takımı karşılamaya hazırlanırlardı. Mahallede, topluca, tam bir şenlik yaşanırdı. O sesleri, Mebusevleri’nden duyardık biz. Güvercinler görünmezse mağlup olduğu anlaşılırdı. Bu sefer de takımın ileri gelenleri, suratları iki karış, takımla ve bir kısım taraftarla beraber, Ulus’ta, Posta Caddesi’ndeki meyhanelerde, tektekçilerde “Vay hakem taraf tuttu” falan diye küp gibi içer, maçın acısını çıkarırlardı.”
Bazı karşalaşmalarda ise Kabadayı Mehmet, Karagöz Kemal ve Sarı Veli gibi mahallenin ünlü kabadayıları, memnun kalmadıkları maçlarda rakip taraftarların yanına gidip racon kesermiş.
Bir semtin kaderini değiştiren futbol kulübü, zaman içinde pek çok önemli başarı yakaladı yeşil sahada. Gençlerbirliği’nin Efsane Başkanı İlhan Cavcav’ın eli değince de sınıf atladı, başkentli gençlere yol açan bir kulüp oldu.
Ancak bir zaman sonra o mor menekşe’nin parlaklığı azaldı, solmaya başladı. Gençlerbirliği’ne altyapı görevini görse de bugün 2. Lig Beyaz Grup’ta mücadelesine devam ediyor. Neredeyse ‘birinin başına yıkılacak’ havası olan Cebeci Stadı, maçlarına ev sahipliği yapıyor. Kulübün başında iyi bir yönetici Arif Ölmez, teknik direktörlük koltuğunda ise tecrübeli Mustafa Kaplan var. Hacettepe, bugün yalnızca yabancı ordusuna dönen Gençlerbirliği’ne değil Türk futboluna da yetenekler kazandırıyor.
İnternet sitesi olmalı
Son haftalarda çıkışa geçen Ankara’nın bu özel takımını yazmak istedim. İsmiyle ve önemiyle spor tarihinde yerini almış Hacettepe; daha fazla sporcu kazandıracak imkan ve daha fazla ilgi hak ediyor. Ayrıca kulübün kaliteli bir de internet sitesi de olmalı diye düşünüyorum.