Hizmet dediğin, ayrım yapılmaksızın projelendirilir! İnsanların istekleri, talepleri dikkatle incelenir. Biz Ankara’da yaşayan gazeteciler olarak sık sık sohbetlerimizde yapılan ve yapılmayanlar üzerine kafa yoruyoruz. Milliyet Ankara’dan Ali İnandım ve Haber Türk’ten Ali Öcal ile yaptığımız son sohbette de stadyum meselesini değerlendirdik. Sonuç ortada; sahipsiz, kimsesiz başkentin, sırtının bile sıvazlanmadığı çok açık. Para ya da proje konusunda bir sorun olmadığını biliyoruz. Ama ‘yeni mabedin’ yeri konusunda belli ki bir anlaşmazlık var.
Türkiye gelişsin, büyüsün; buna hangi birimiz itiraz eder. Ama ülkenin her yanından yükselen stadyum projelerine, inşaat fotoğraflarına, bitmeye yaklaşanlara bakarken iç çekip, “Keşke bizim olsa” demekten kendimizi alamıyoruz.
Ses çıkmıyor…
Bir stat sevdası var bu şehrin. İnsanların gidip maç izlemek için hevesleneceği, futbolcuların motivasyonunu artıracak bir stat istiyor Ankara. Zaman zaman cılız sesler halinde bu konu gündeme de geliyor. Ama tık yok. Geç kalınmış proje için ses çıkmıyor.
19 Mayıs çok büyük başarılara ev sahipliği yaptı; tarihte çok önemli maçların adresi oldu. Ama şimdi modernlikten ve devrin gerektirdiği özelliklerden çok uzakta. Yaşlandı; bence en önemlisi soğudu, buz gibi oldu. Gidince keyfi kaçıyor insanın. Ayrıca pek çok olumsuz görüntü ve düzensizlik can sıkıyor.
Telleri kaldırın!
Belli ki kısa vadede bir stat yapımı mümkün değil. En az 3 yılımız var. Cebeci’nin hali ortada.
Ankara, diğer takımlara deplasman olmaktan çıkalı da çok oldu. Beni en çok rahatsız eden konulardan biri de tel örgülerle çevrili tribünler. Ankaragücü taraftarının ateşini rakipler daha çok hissetmeli, her yıl en centilmen taraftar seçilen ve marşlarını, şarkılarını tellerin arkasından söylemek zorunda kalan başkentli taraftara yapılan saygısızlıktır. Yeni stat yapılmayacaksa; kaldırın şu tel örgüleri, gerekiyorsa tribünleri tek tek yıkarak inşaa edin ‘yeni mabedi’. Avrupa başkentine yakışır bir stadyumda, tel örgüler olmadan maç izlemek; Ankaralı’nın da hakkıdır…