dm
23 Mayıs 2018 11:35
Yazıyı okurken birden anılara dalıyor insan. her taraftarın her Gençlerbirliği sevdalısının bir anısı vardır muhakkak. bu sezon sadece antalya maçına gittim. Final niteliğinde olan maça gitmek arkadaşlarımın kapalı trübünde olması nedeniyle kapalıda maç izlemek tırnaklarımı yiye yiye perişan etmek. İnanın bu yazıyı okurken güzel anıların yerini alıyor. Önümüzde cereyan eden tepkiler bir kadın taraftarın ağlaması sonra erzincandan gelen arkadaşımın ısrarıyla tesislere gitmemiz, takım otobüsü geldiği ana kadar koruduğum sakinliğimi otobüsü görünce gözyaşları içinde verdiğim tepkiler. Bağırırken tek bir hakaret bile etmemeye çalışmam. Düzgün bir şekilde tepkimi vermeye çalışırken, kulübü geleneklerinden ve parmak ile gösterilen kulüp olmaktan uzaklaştıran Ümit Özat’ın kafasını pencereden çıkartıp hakaretler etmesi ve akabinde öfke patlaması yaşamamız. Ben 39 yaşındayım. Kitlesel olarak daha büyük kulüpler varken halen Gençlerbirliği’ni tutuyorsam ve sevdalısıysam tepkimi vermek gayet doğal. Kafalarını öne eğip susmaları yeterliydi. Ama bize hakaretler tehditler etmesi Gençlerbirliği’nin bu düştüğü durumdan daha çok üzdü beni. Çünkü bu bizim kültürümüzde asla olmayan bir durumdu. 2 sezondur ailevi nedenler nedeniyle gitmediğim maçlarda yalnız bıraktığım için takımımı üzülüyordum. Üzüntüm çok büyük. Ama inanıyorum ki bu takım küllerinden yeniden doğacaktır.
Detay