Ofspor maçında tribünlerin yaptığı şovun ve desteğin karşılığı ne sahadaki futboldu ne de maç sonrası soyunma odasında yaşananlar olmalıydı.
Soyunma odası olaylarının bugün tribünlerin gösterdiği desteği gölgelemesi gerçekten üzücü. Üstelik son yıllardaki en büyük hayal kırıklığının yaşandığı maçtan sonra tribünlerde ciddi bir olayın olmaması Ankaragücü taraftarının ceza yememek için gösterdiği dikkati gözler önüne serdi. Bu nokta kesinlikle atlanmamalı.
Maalesef köşemde tribünlerdeki şovu, maç sonrası sevinci ve 1.Lig için yakalanan şansı anlatamayacağım. Yazım maça ait değil sonrasına hatta bugünden sonrasına ait. Açık söyleyeyim maç sonrası soyunma odasında öyle olaylar yaşandı ki bunun ne tarif edilebilir ne de mantık sınırları içinde kabul edilebilir yanı var. Baştan sonra büyük bir rezalet. Bir şeyi anlamalıyız. Futbol maalesef böyle bir oyun. Sevenlerine sürpriz galibiyetler de yaşatır. Trajik yenilgiler de. Taraftarlar bu trajik yenilgi sonrası futbolcuya istenmese de küfür de eder, hatta dövmek de ister. Ancak bir kulübün başkanın ve yöneticisinin böyle bir lüksü olamaz. Yönetici dediğin olayı çıkaran değil sakinleştiren insandır. Soruna çözümü üretendir. Eğer kriz esnasında çözüm için uyguladığın ilk yol şiddet ise tribünlerdeki taraftarın o anki hislerine tercüman olursun ama sorunu çözmek yerine büyültürsün. Ankaragücü, bugün yaşadığı tribün olayları ile maalesef tarihine kara bir leke koydu. Yılmaz Vural’ın sahada Effa ve Adem’i dövmesi üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen unutulmadı ise Yiğiner’in bugün soyunma odasında yaptıkları çok çok uzun yıllar unutulamayacak. “Yöneticiler de insan, patladı” şeklinde yapılacak hiçbir açıklama, atılacak hiçbir twit olayın vefametini ortadan kaldıramaz. Yaşananlara herkes tepki göstermelidir. Kötü oynayan oyuncuyu saldırmayı bırakın psikolojik şiddet bile uygulanamaz. Uygulanmamalı da.
Maç sonrası yaklaşık 4 saat boyunca soyunma odalarının çıkışında yaşananları takip ettim. Haber olarak da paylaştım. Olayları takip eden 2 gazeteciden biri, ilk duyuran kişi oldum. Kesinlikle şahit olmak istemezdim. Ama Yiğiner bu konuda saygı göstermese de işim kamuoyunu bilgilendirmek olduğunu hatırlatmak zorundayım.
Yiğiner ve ekibi maç sonrası gösteremedikleri yöneticilik kabiliyetlerini şu saatten sonra göstermek zorunda. Futbolculara söylenen “İsteyen futbolcularla sözleşmelerini çift taraflı fesih ederiz” sözü çözümün değil sorunun bir parçası olmak ile eş değerdir. Krizin çözümü futbolcuların gitmesi ile olamaz. Futbolcular kalmalı ve takım en kötü Play-Off a çıkarmalıdır. Hatta bugün tarihi trajediyi yaşattıkları taraftardan takımı 1. Lige çıkararak özür dilemelidirler. “Oyuncular oynamıyor, isteyen gitsin” söylemi sorunu tamamen basite taşımaktır. Öngörüsüzlükten başka da bir şey değildir. Ankaragücü gibi 104 yıllık bir camiayı yöneten birisi öngörüsüz olamaz.
Takımın halen Matematiksel olarak şampiyonluk şansı sürüyor ve Play-Off lardan çıkması mümkün iken hem yöneticilerin, hem taraftarın hem de futbolcuların yapabileceği tek bir şey var. Maksimum itidal. Şapkayı önlerine koyup düşünecekler ve acilen aile ortamını sağlayıp önlerindeki hedefe kilitlenecekler. Yoksa bir yıl boyunca söylenen Diriliş söyleminin tek bir mağlubiyet ile yıkılmasına sebep olurlar. Buna hiç kimsenin hakkı yok. Bunun hesabını da kimseye veremezler.
İlaveten bu kulübün halen bir transfer yasağının olduğunu bugün soyunma odasında oyuncuları döven yöneticiler unuttularsa ben hatırlatayım. Bu kulübün transfer yasağı ortadan kalkmadı. Sadece ertelendi. Takım şampiyon olamaz ise Mehmet Yiğiner’in kalıp kalmayacağı bile belli değil, üstelik kalsa bile bu sezon elinden kaybettiği Şöförler Odasından sağladığı desteği de getiremeyeceği görülüyor iken isteyen futbolcu gitsin nasıl denebilir? Seneye bu takım hangi oyuncular ile tekrar şampiyonluk mücadelesine girişecek?
Benden söylemesi. Acilen tekrar birleşip sorunları çözmek hem futbolcuların hem yöneticilerin sorumluluğunda. Biran önce bugün yaşananları kenara koyup tekrar lige kilitlenmek zorundalar.
Hoca faktörünü ise es geçmeyim. Eğer bugün Mehmet Çakır kötü oynadığı için soyunma odasında dayak yiyor ise bu oyuncunun kötü oyununu fark etmeyip sahada kalmasını seyreden Fuat hoca da yaşananlardan birinci derece sorumludur. Başkan hocayı geçip soyunma odasına girerek soruna direk müdahale edebiliyor ise hoca da “Ben burada ne yapıyorum?” sorusunu bir kendine sormalıdır.