Klasspor - Özhan Yüksel - Gençlerbirliği bu... yazısı

Site İçi Arama


GENÇLERBİRLİĞİ BU...

6500 Okunma


Barış Bıçakçı şaheseri Veciz Sözler'de "Aynı şeyi düşünmekten aşınır akıl" diyordu. Ben de haftalardır bu köşeyi yazmak üzere her bilgisayar başına oturduğumda klavyenin tuşlarını aşındırmaktan başka bir edim içinde bulunduğumu hissetmiyorum. Saman alevi misali parlayan vakitler hariç, tıpkı yıllardır 19 Mayıs'ın yolunu her tutuşunda, televizyonun başına her oturuşunda ayaklarını, gözlerini, ses tellerini aşındırmaktan harap olan her Gençlerbirlikli gibi...

Gençlerbirligi bu... Gençlerbirliği'ni yöneten zihniyetin sahip olduğu çap bu. Küçük esnaf aklıyla başarı derdine hemen hiç düşmemiş, Ersun Yanal gibi bir mucize başını kumdan çıkarmaya çalışıp da büyük abiler tarafından itelendiğinde de tamahkarlığını ilelebet baki kılmış bir adamın zayıf karakterinin altında her yanı köhnemiş bir kulüp Gençlerbirliği. Kaybedilen Akhisar maçı, Kardemir Karabükspor maçı veya herhangi bir maç değil mevzu. Gençlerbirliği'yle bir şekilde gönül bağı kurmuş insanların başarı değil; başka dinamikler üzerinden taraftarlığı benimsediği; hayatını maç saatlerine göre planlarken, hasta haliyle tribünde yerini alırken, takımın yaşatacağı hayalkırıklarını sineye çekerken başka motivasyonlar üzerinden hareket ettiği aşikar. Fakat bir futbol kulübü neden var olur sorusunun cevabını bu kadar mı karşılayamaz bir kurum? Başarıya hiç ilişmeyen, en üst düzeydeki organizasyonunda barınmayı fazlasıyla yeterli bir hedef olarak gören, yetkinliğini finansal veriler üzerinden okuyan bir yapıyla basit bir futbol kulübü tanımı arasında en ufak bir bağ yok. Hal buyken Fuat Çapa gibi, Mehmet Özdilek gibi vizyonu sınırlı, antrenörlük becerileri kısıtlı çalıştırıcılara, o çalıştırıcılara sunulan dar imkanlara katlanıp; 40 yılda bir uğrayacak Ersun Yanalvari mucizeleri, bu mucizelerin verimli çalışmasını es kaza mümkün kılacak olanakları pencerenin pervazına dayanıp beklemeye benziyor Gençlerbirliği taraftarlığı.  

Maçla ilgili söyleyecek yeni bir söze sahip değilim. Takım içi organizasyon becerisi gün be gün daha da körelen, bir türlü kompakt bir oyun çatısı inşa edememiş, bireysel yeteneklerin gündelik performanslarına endeksli, git gide daha da sıradanlaşan bir takım hüviyetindeyiz. Takım halindeki dezorganizeliğimiz oyun içi tempo kazanmamızı engelliyor; takım halinde yaratamayınca da sabrı çok kolay elden bırakıp; kah Jimmy'nin kah Tosiç'in kah Oktay'ın bireysel, 1960'larda futbol oynamadığımız için de verim getirmeyen toplu oyun performansından skor üretmeye çalışıyoruz. Bu yanlışı tespit edememesi, ediyorsa da çözüm üretmemesi/üretememesi tümüyle Mehmet Özdilek'in düşük antrenör kabiliyetiyle bağıntılı. Devre arasında tesadüfi galibiyetlerle hipnotize olmadan, yetersiz futbolu analiz etsek ve Eneramo gibi sırtı dönük oyun karakterine sahip güçlü bir pivot santrfor transferinde bulunsak hem 3.bölgede daha uzun süreler kalabilmemize hem de Stancu'yu sol önde ikinci forvet olarak kullanmamızın ve -Jimmy, Oktay, Naki, Mervan; kim oynarsa oynasın- yarardan çok zarar getiren kanat bölgesinden verim almamızın yolunu açabilirdik. Sadece ve sadece bu tip bir transferle ve galibiyetler sonucu edinilmiş özgüvenin üzerine inşa edilecek bir futbol oynama niyetiyle bugünkünden çok daha iyi bir takım haline gelebilirdik. Şu andaki takım ise oyun kalitesi son derece vasat ve ligin en kötü takımları arasında sınıflandırılmaya layık bir performans sergiliyor.

Her sezon tekerrür eden yıldıran ve bezdiren Gençlerbirliği profilindense, küme düşmenin, en azından kümede kalma mücadelesinin uzun vadede daha büyük bir yarar sağlayacağı fikrine daha çok inanır oldum. Kaç yıl geçerse geçsin, ne İlhan Cavcav'ın ne çevresindeki insanların başarıya yönelik tek bir kaygısı olmayacak. Kim bilir, belki takımı 30 yılı aşkın bir süre önce devraldığı yere geri döndürme, dolayısıyla aradaki onca yılı, onca fırsatı bir hiç haline getirme başarısızlığıyla yüzleşmesi büyük bir zihin değişikliğine kapı açar. Gençlerbirliği taraftarlığı işte... Hiçbir şeyin değişmeyeceğini bildiğiniz halde bir şeylerin değişeceğine dair umut besleme hülyası.

Kısa bir not: Önümüzdeki ayları bir öğrenci değişim programı çerçevesinde Polonya'da geçireceğim. Gençlerbirliği maçlarını mümkün mertebe takip etmeye çalışacağım şüphesiz; ancak tahmin ediyorum ki bu süreçte yazı yazma fırsatı bulamayacağım. Bu bilgilendirme notuna bir de teşekkür eklentisi yapayım istedim. Okuyarak emeğime değer katmış; eleştiri ve önerileriyle gelişimime katkıda bulunmuş herkese teşekkür ederim. 

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
ÖZHAN YÜKSEL