Klasspor - Ziya Adnan - Ankaragücü, Kanayan Bir Yara yazısı

Site İçi Arama


ANKARAGÜCÜ, KANAYAN BİR YARA

4667 Okunma


Bundan bir zaman önce, Birgün gazetesinde ‘Cemal Azmi Aydın’ başlıklı bir yazım yayımlandı. Yazıda, 12 senedir başkanlık koltuğunda oturan Cemal Aydın’ın başarısız olduğunu, taraftarın sabrının taştığını, göstermelik kongrelerle bu işin yürümeyeceğini yazmıştım. Görevde bulunduğu süre zarfında, otuza yakın teknik adamla çalıştığını, kulüpten gelip geçen futbolcu sayısını saymanın mümkün olmadığını, kulübün kasasının bağımsız şirketlerce denetlenmediğini, taraftarın kendi kulübüne üye olamadığını, mazisi yüz yıla yaklaşan asırlık çınarın işbilmez ellerde yıkılmak üzere olduğunu yazmıştm. Bir yaz yağmuru kadar kısa süren Ersun Yanal dönemi hariç, Başkent’in köklü kulübünün her sezon küme düşmeme kavgasında yaşadıklarını, uçurumun kenarına bu kadar yaklaşmanın sonucunun uçurumun dibini boylamak olacağını yazmıştım.

Bir zamanlar tıka basa dolu tribünler önünde oynayan Başkent’in sarı laciverdinin, her sezon sayısız futbolcunun ‘geçerken uğradığı’, elden çıkardığı futbolcuların başka takımları sırtlarken, Ankaragücü’nün üçüncü sınıf yabancı futbolcuların sığınağı haline geldigi, kulübün ‘iş ve işçi bulma kurumu’ olarak anıldığı, kasasının bağımsız denetimlerden uzak yönetildigi, çoklarına göre aslında hiç yönetilmediği, bölünmüş, yıpranmış, küçülmüş bir gayya kuyusu haline geldigini anlatmıştım.

Bir kulüp başkanının, başka bir kulübe üye olmasının asla etik olmadığını, başarısız başkanların, yönetimlerin görevde kalmaması gerektiğini, hasta adam görüntüsündeki kulübün giderek komaya girmekte olduğunu, bu işin sonunda birilerinin yaşam destek ünitesinin fişini çekmek zorunda kalacağını vs vs…

Bunca İstanbul gürültüsünde, Ankaragücünde olup bitenin çoklarının umrunda olmadığının farkındayım. Tüm ülke futbolunu üç takımdan ibaret sayan adaletsiz bir düzende, diğerlerinin sesinin duyulmasının güçlüğünü de bilirim. Eğer Ankara’nın sarı laciverdinde yaşananlar, üç İstanbullu’dan birinde yaşanmış olsa, tüm spor medyasının meseleyi didik didik edeceğini, televizyon kanallarında ‘perişan gidişatın’ saatlerce konuşulup tartışılacağını, ve hatta yangını söndürmek için Başbakanın bile devreye gireceğini bilecek kadar deneyimliyim.

Ama konu Ankaragücü olunca, yazdıklarımın, şişeye konulup açık denize bırakılan bir yardım çağrısı gibi olduğu gerçeğinin de farkındayım Bir gün birilerinin o şişeyi bulup, içinde yazılanları okuyacağı umudunu hiç yitirmedim. İşte o umutla, yeniden yazıyorum, Cemal Azmi Aydın vakasını.

Çocukluk yıllarımda beni elimden tutup ilk maçıma götüren, futbol denilen güzelim oyuna ve renklere sevdalanmama vesile olanlar için, artık aramızda olmayan gerçek Ankaragüçlüler adına yazıyorum. Bir zamanlar esmiş, gürlemiş bir takıma ev sahipliği yapmış, her maçında tribünlerini tıka basa dolduran eski Ankara sevdalıları adına yazıyorum. Bir zamanlar o takımın forması içinde, futbol tarihimize isimlerini ‘Ankaragüçlü’ olarak yazdırmışlar adına.

Ertan, Aydın, Erman, Baskın, Köksal, Müjdat, Aliosman ve diğerleri…

Kendi şehrini tribünlerden sevmişler adına yazıyorum.

Amigo Sefa, Turşucu Hurşit, Köfteci Ferit, İsmail Amca, Gökçe, Tarık, Metin …

Eskimiş albüm yapraklarında, sararmış solmuş siyah beyaz fotoğraflarda kalmış sevdamızın şehri, stadımız, o eski takımımız adına yazıyorum...


***


Geçenlerde, üst üste yaşanan hayal kırıklıklarından sonra, kulübün tesislerinin haberi geldi. Tesislere giren kimliği belirlenemeyen kişiler, başkanlık binasının camlarını taşlarla kırmışlar, bunun üzerine kulüpte bulunan yönetici Atilla Bedri silahla havaya ateş açmıştı. Bunun üzerine taraftarlar sırra kadem basmışlardı.

Madalyonun diğer yüzünde, bir futbol kulübünün yöneticisinin silahlı dolaşması meselesi vardı ki, herhalde bu durum ancak bizim topraklarda gerçek olurdu. Sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını sevmekle birlikte, yöneticinin de silahlı olanı makbuldü. Herhalde kulübe girmiş olan taraftar da silahlı olsaydı, ‘Kurtlar Vadisi’ tadında haberler düşerdi gazetelerin spor sayfalarına. Ok yaydan çıkmıştı bir kere, görünen köyün kılavuz istemediği gibi, freni patlamış kamyon görüntüsündeki kulübün tehlikeli görüntüsü de ortadaydı.


***

Daha önce de yazmıştım, bir takıma başkan olmak için, en önce aranan şartın ‘sevda’ olması gerektiğini. Takımların sevdalı ellerde yükseleceğini, başkan dediğinin, sevdası ile gurur duyması gerektiğini, o sevdanın onu eğilmeden taşıyana yakışacağını…

Adınızı taraftarın gönlüne kazımadıktan sonra, takımın tesislerinin üzerine, isminizi neon ışıklı büyük harflerle yazdırmanın nafile olduğunu, günü geldiği zaman sizinle beraber silinip gidecegini.

Sizden geriye kalacak olanın sadece yaptıklarınız ve yapmadıklarınız olacağını.

Tarihin en büyük yargıç olduğunu…

Daha önce de yazmıştım,

takımların, başkanlardan çok daha uzun süreceğini, istifa etmenin de erdem olduğunu...

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
10
ankarali
22 Aralık 200818:09
ben avüstüryada yasayan gercek ankaragüclu ve 89 yilina kadar hicbir macini kacirmamis ankaraliyim yurtdisina cikinca sadece tatillerde gidebildim ben istanbül kululbüne üye bir baskani istemiyorum istanbuldan gelen futbolcuda istemiyorum bizim medyamiz zaten istanbul bagimli avrupada kendi sehrinin haricinde takim tutanini görmedim benim suanda iki cocugum var ikiside ankaragüclu nemutluki bana onlara ankaraliligi ögrettim ama takimin icinde bulundugu kriz beni ve kizimida cok üzüyor biran önce gercek ankaragüclülerin ortaya cikmasini diliyorum.hakan kutlunun takima tekrar dönmesini diliyorum.saygilarimla.ümit avusturya
9
entrikacı
15 Aralık 200821:13
ziya bey bugünlerde küsmek olmaz lütfen ya yazınız ya da sayfadan ismini aldırın,gerçekten yazılarını özledik yapmayın böyle,herkesin elinden geldiği kada caydının rezilliklerini ortaya koyması lazım.
8
güçlügenç
13 Aralık 200815:57
Sevgili Ziya Abi yazılarınız gerçekten güzel.Sizden ricam Ankaragücü'nde Cemal'in tekrar istifası üzerine ortaya çıkan gelişmeler hakkında da görüüşlerinizi paylaşmanız.Büyük Ankaragücü için fikirleriniz önemli.Saygılar
7
ihtiyar06
28 Kasım 200817:56
Cemal Aydını'ı eleştirmekte sonuna kadar haklısın ama şuan kulüpte görev yapan hocaların isimlerini atlamışsın......Bir de melih G. ile Birgün gazetesi arasında yaşananları yazda tüm kamuoyu öğrensin.Bu gazetenin nasıl zor bir şartlarda kurulduğunu ve nasıl yaşatılmaya çalışıldığını biliyorum..... Ankara'da görev yapan ikamet eden bir gazeteci olarak birde zülfiyara dokunun da görelim.M.G Yİ YAZINDA GÖRELİM Cemal' e vurayım derkenbirilerini parlatma istersen.... Bu yüzden senin yazdığın yazılara itibar etmiyorum......
6
orhan.006
24 Kasım 200822:08
Kendi şehrini tribünlerden sevmişler adına yazıyorum. Amigo Sefa, Turşucu Hurşit, Köfteci Ferit, İsmail Amca, Gökçe, Tarık, Metin … Eskimiş albüm yapraklarında, sararmış solmuş siyah beyaz fotoğraflarda kalmış sevdamızın şehri, stadımız, o eski takımımız adına yazıyorum... TEŞEKKÜRLER
5
MAMAKLI
16 Kasım 200800:56
Yazılarını özlemişiz adnan abi.Senin kitabını bir nefeste bazen gülerek bazen göz yaşları dökerek.Okumuştum.İnanırmısın tam 3 saat 10 dakika sürmüştü.Daha önce hiç bir kitabı bu kadar zevkle ve şefkle okumamıştım.Tabi bunun nedenlerinden birinin kitabın konusunun ANKARAGÜCÜ olması diğer bir nedeninde Sizin çok güzel bir şekilde kaleme almanız.Bütün bu sebeplerden dolayı sizin daha sık yazılarınızı bekliyoruz.Cemal AYDIN ANKARAGÜCÜNE huzur ver...
4
caydın
15 Kasım 200811:28
seni aramıza görmekten our duydum ziya bey.Lütfen son olarak şu caydın dan kurtulana kadar herkesin elinden ne yapması gerekiyorsa beraber yapalım.Sonra dinleniriz,hiç bir kurum hiç bir şahıs hiç bir düşman,bu cemalin klübe verdiği zararı veremez.Ziya abi bir de takımı Bursadan getiremedi ve kendisi kayıp acaba psikolojik hasta biri ile mi başedemiyoruz,benim aklım ermadi.
3
faksoy06
15 Kasım 200800:29
Özlemiştim seni ve o güzel yazılarını Ziya Abi. "Ben Ankaragücünü yazmayı bıraktım artık" dediğinde çok üzülmüş, senin gibi yürekten Ankaragüçlü bir büyüğümüzü kaybettiğimiz için kahrolmuştum. Çok şükür döndün. Allah senin gibi gerçek Ankaragüçlüleri başımızdan eksik etmesin. Kayseriden saygılar, selamlar. [email protected]
2
çağrı ünelli
14 Kasım 200813:27
küstürmelerine izin vermeyin lütfen sizin gibi düşünen akıllı ankaragüçlüleri..
1
Diaspora keçisi
14 Kasım 200809:22
Ellerine sağlık Ziya kardeş. Bir kanayan yara daha var. Onada dikkat çekmeni rica ederim. İlhan Cavcav... Ankara futboluna birşey katamayan bu ikilidende kurtulmak lazım. Hazineden kiralanan arsa üzerine yapılan tesisle övündük yıllarca. Oysa, hiçbir zaman burası bir spor tesisi olamadı, başarılı bir ticarethane olmuştu. Oda bitti. Gitme zamanının geldiğini, birilerinin söylemesi gerekiyor.