Renkli hayatı ile efsaneleşmiş; entrikaları ve ihtiraslarıyla ün salmış Hürrem Sultan’ın namını duymayan yoktur. Başbakan tepki gösterdikten sonra Muhteşem Yüzyıl’da namaza başlayan Kanuni Sultan Süleyman’ın zevcesi Hürrem Sultan’ın saraydan üç kere kovulması ise henüz dizilerde konu olmadı. Tarihçilerin söylediğine göre iki kez Sultan Süleyman tarafından bir kez de Valide Sultan tarafından saraydan kovulan Hürrem Sultan bu dönemlerinde de halkı saraya karşı kışkırtmayı ihmal etmemiş. Ne zaman ki saraya geri dönmüş, o zaman halka söylediklerini anında unutup saray entrikalarına devam etmiş.
Hikmet Hancıoğlu’nun yıllardır yaptıklarını hatırladıkça, son günlerde medyaya servis ettiği mektupları okudukça Hürrem Sultan’ın bu hikâyeleri akla geliyor. “Basın Toplantısı düzenleyip her şeyi ortaya dökeceğim” deyip ardından medyaya ancak mektup yazar hale gelen, onda da kendine dair karanlık noktaları açıklamak yerine (zamanında kendi başına gelenleri bu medyanın insani bir durum olduğu için yazmadığını unutup) her insanın başına gelebilecek can sıkıcı bir hukuki durumu aklı sıra gammazlayan Hancıoğlu’nun durumunu artık yazmamak ayıp olurdu.
Atilla Süslü’nün düzenlediği basın toplantısında Hikmet Hancıoğlu’nun 300 bin TL’lik icra dosyasını gördüğümde, kendisi ile ilgili tüm iyi niyetlerimi bir bir sorgulayıp astığımı fark ettim. Artık Hancıoğlu’nun yaptığı işlere iyi niyetle maalesef bakamıyorum. Kusura bakmasın…
Yedek kulübesinden tribünlere gönderen hocanın bile dost sohbetlerinde “Zavallı” diye bahsettiği, iplerini zamanıyla aldığı bir borç nedeni ile Cemal Aydın’a teslim ettiği söylenen Hikmet Hancıoğlu’nun futbol oynadığı dönemleri maalesef ben hatırlamıyorum. O efsane kadroda kaptanlık da yaptığına göre mutlaka iyi işler yapmıştır. Her ne kadar o dönem birlikte forma giydiği arkadaşları kendisi için benim yazdıklarımdan ve söylediklerimden daha ağır ifadeler kullanıyorlarsa da ben emeği için teşekkür etmeyi ihmal etmiyorum. Ancak keşke Hancıoğlu o efsane takımın kaptanı olarak hafızalarda kalabilse ve böyle bir köşe yazısına kendisini malzeme etmeseydi.
Cengiz Topel Yıldırım’ın başkan olduğu dönemde yönetime giren ve o dönemde Cemal Aydın’a sert ifadelerle saldıran, Gökçek yönetiminin gelmesi ile birlikte Cemal Aydın’ın ofisinden önce Cengiz Topel Yıldırım’a, ardından Gökçek’lere saldırıya geçen Hikmet Hancıoğlu’nun Cemal Aydın ile yakınlığına dikkat çekmek için kendisine Ayhan Atalay tarafından “Yalancıoğlu” diye hitap edildiği de olmuştu. Efsane kaptan, Gökçek’lerin kulüpten gitmesinin ardından yine saldırıları sürdürmüş; “Güçlü yönetim, güçlü yönetim!” naraları ata ata getirttiği Sami Altunyuva ve ekibi tarafından “Onursal Başkan” talimatlı Genel Menajerlik koltuğuna oturtulmuştu.
Her muhabbetinin başında “Ben olmasam” diye konuşmaya başlayan, “Sen olmasaydın ne olurdu?” sorusuna ise hiçbir zaman cevap alamadığımız Hikmet Hancıoğlu’nun, Ankaragücü’nün bu hale gelmesinde günahı ne Cemal Aydın’dan ne de Melih Gökçek’ten geri kalmaz. Ankaragücü taraftarının kulübün zor durumunu göstermek için yaptığı açlık grevi için bile radyolarda, “Taraftar Cemal Aydın geri gelsin diye açlık grevi yapıyor” diye söyleyebilen Hancıoğlu’nun şu an itibari ile kulüpten 300 bin TL alacağı bulunuyor.
Fenerbahçe’nin Sportif Direktörlüğü’nden ayrılıp Ankaragücü’ne gelmiş gibi 8 bin 500 TL maaş ile 3 yıllık sözleşmeye imza atan Hikmet Hancıoğlu, yönetimin işine son vermesi ardından “büyük” Ankaragüçlülüğünü gösterip 2013 ve 2014 yıllarından doğacak alacaklarını da istemiş. Atilla Süslü düzenlediği basın toplantısında söylediğine göre Hancıoğlu’nun normalde maaşı 4 bin TL imiş. Bankadan kredi çekeceği için sözleşmesi yüksek yazılmış. Bunu da söyleyen kulübün kara kutusu Mehmet Ural... Sami Altınyuva yönetiminin yetkisiz ama en yetkili yöneticisi... Şaşırtıcı mı? Tabii ki hayır. Yıllarca kulübü kendi bostanları gibi yöneten zihniyetin göreve gelir gelmez böyle bir işlem yapmasından doğal ne var? Doğal olmayan kısım 4 bin TL maaşa anlaşan Hancıoğlu’nun 8 bin 500 TL maaş için ihtar çekmesi... Daha da üzüntü verici kısmı üstelik üç yıllık sözleşmenin tamamını talep etmesi…
Bir şeyi çok merak ediyorum. Hikmet Hancıoğlu son üç yılda hangi görevleri yapmış ve ne kadar bir gelir elde etmiş bir açıklayabilir mi? Hani her gün basın açıklaması, mektup yazdığı, internet sitesi hazırladığı Cemal Aydın’ın ofisinden bir maaş alıyor muydu örneğin? Yoksa o ofiste yaptığı tüm yönetim aleyhindeki çalışmalar bu 300 bin TL alacağa sahip olmak için miydi? O zaman da sormuştum, “Hikmet Hancıoğlu’nun ederi ne kadar?” diye. Rakam bu muymuş?
Hazırlattığı ihtarnamede, “Benim maaşımı sigortaya eksik bildirmişler” yazarken acaba, “O dönemde kulüpte ne başkan ne yönetici vardı. Her şey benim üzerimden dönüyordu. Hata varsa onu da kendim yapmışımdır” diye hiç düşündü mü?
Hikmet Hancıoğlu’na bir tavsiyem olacak. “Ankaragüçlüyüm, Ankaragüçlüyüm” diye diye aldıkların hariç 300 bin TL alacaklı duruma geçtin. Yönetim beni kandırdı muhabbetlerini de bence artık bırak. Seni kandıran yönetim gider, Ankaragücü’nden alacağın baki kalır. Para almadan da çalışırdım hikâyelerinin de inandırıcı olmadığını verdiğin icra gösterdi. Hürrem Sultan gibi, saraydan kovulduktan sonra konuşmayı bence artık bırakmalısın. Konuşacaksan önce şu icra dosyanı bir kulübün üzerinden çekmeli, ondan sonra konuşmalısın. Ya da zaten yıllardır hiç bir şey söylemiyordun. Artık susmaya ne dersin?