Gençlerbirlikliler -daha makro düzeyde "kazanan" bir takım taraftarı olmayanlar- sonuç üzerinden kazanımlar elde etmeyen bir tribünde olmayı en baştan içselleştirmiş, içselleştirebilmişse bu takımın bir takipçisi, izleyicisi, taraftarı olmuş futbolseverler. Dolayısıyla memnuniyeti "anlı şanlı şampiyonluklarda" değil, daha küçük ölçekli tatminkarlıklarda arayan bir güruh. 3'te 2'si dahi dolmamışken maçın 4-0'ı bulması, Gençlerbirliği taraftarlarında bir parça kırgınlık ve kızgınlık yaratsa da, Gençlerbirlilikler o kendilerini doğru yerde hissetmelerini sağlayacak başat etkenlerden biri olan "güzel futbol"u gördükleri için memnun ve umutlu terkediyorlardı Eskişehir'i.
Gençlerbirliği'nin geçtiğimiz sezonun son haftalarında büründüğü minimal futbol anlayışının bir ürünü olan, deplasmanlarda temkinli başlama isteği uğruna topta rakibin hakimiyet kurmasına pek de ses etmeyen anlayışı bu sezon da yerli yerinde durmaya devam ediyor. Gol her ne kadar Hurşut'un fahiş hatasını içerse de, asıl irdelenmesi gereken meselenin bu olduğu aşikar. Burada kritik olan nokta rakibiniz size oyun üstünlüğünü kabul ettirmeden önce, sizin oyun üstünlüğünü koşulsuz bir şekilde rakibinize vermeniz. Daha metaforik bir üsluba girişirsek, size sansür uygulanmadan önce sizin otosansürü devreye sokmanız söz konusu. Fuat Çapa'lı Gençlerbirliği'nin edindiği bir başka alışkanlık da maçlara uyuşuk başlanması ve gol yedikten sonra uyanışa geçilip, farkındalığın o anda sağlanabilmesi. Golün şokunu atlattıktan sonra ikinci golü yiyene kadar sahada olan Gençlerbirliği, taraftarın Ersun Yanal'lı dönemden beri beklediği Gençlerbirliği'ydi. Taraftarlar geçici misafir tribününün tam karşısında yer alan skorboard'a nakşedilecek bir düz çizgiyi beklerken, Gençlerbirliği'nin yapamadığı tek somut hareket olan çizgi değişimini, Eskişehirspor, savunmadaki bir vurdumduymazlık sonucunda gerçekleştirdi. Devre arasında futbol seyyahı Eduardo Galeano'nun "Tanrı rızası için, güzel bir maç" yalvarışı, Gençlerbirliği tribünlerinde "Tanrı rızası için, bir parça adalet" şeklinde tezahür ediyordu.
İkinci yarının ilk bölümünde atılacak bir golle maça geri dönme planları yapılırken, bir Ersun Yanal alamet-i farikası olan kontrataklar sonucu Gençlerbirliği ligdeki ilk mağlubiyetini de büyük ölçüde görmüş oldu. Buna rağmen, Tosic'in harika servisleriyle farkın ikiye indirilmesinin ardından, yine Tosic imzalı bir atakta Zec net pozisyondan yararlanabilse küçük çaplı bir mucizenin gerçekleştirilebilmesi mümkün olabilirdi.
Gençlerbirliği adına günün en iyisi olarak Dusko Tosic'i belirleyebiliriz. Son yıllarda Murat Kalkan ve Ergün Teber gibi vasat oyuncular nedeniyle yaşanılan sol bek karamsarlığı çok kısa bir sürede çözülmüşe benziyor. Tosic, defansif istikrarı ve güvenilirliğinin yanı sıra, hücum gerekliliklerini sağlamada da kusursuz. Gençlerbirliği adına kaydedilen gollerde "Özgür attı" veya "Lekiç attı" ifadelerinin yerine, "Tosic attırdı" ifadesi daha doğru olacaktır.
Hem bu maçın hem de bu sezonun hayalkırıklığı ise şüphesiz Hurşut. Gençlerbirliği'ndeki ilk döneminde kusursuz bir yeteneğe sahip olduğunu kanıtlasa da, bu yeteneğini oyun içine kanalize etmede yetersiz kalıyordu, adeta bu yeteneği ziyan ediyordu Hurşut. Fuat Çapa geldikten sonra ise Hurşut futbol bilgisini geliştirip, oyunu ayaklarından çok aklıyla oynamaya başlayınca kariyerinin en etkileyici sezonunu geçirmiş, ligin de en tehlikeli oyuncularından biri haline gelmişti. Bu sezonsa tekrardan Fuat Çapa öncesi oyun zekası düşük oyuncuya dönüş sinyalleri veriyor. Tribünün en sevilen oyuncusu olan Hurşut'un, oyun alanında takımın önündeki bir engel haline gelmeye başlamadan önce, teknik kadronun bu soruna dair bir çözüm bulması en elzem problemlerden biri şu aşamada.
Gençlerbirliği ilk haftada alınan tek galibiyet ile ikinci haftadaki Akhisar Belediyespor maçlarında kötü oynayıp, taraftarlar arasında huzursuzluğa yol açmıştı. Fakat ardından gelen Orduspor ve Eskişehirspor maçlarından sadece bir puan çıkarılmış olsa da, oynanan oyun neticesinde Gençlerbirlikliler ilk iki haftaya göre daha iyimser bir yaklaşıma sahipler. Takımın zorlu Kayserispor, İstanbul BBSK ve Galatasaray karşılaşmaları öncesi Mersin deplasmanında alacağı bir galibiyet kısa vadede özgüvenin kazanılması ve bu zorlu periyodun kazançlı atlatılması; daha uzun vadede de sezon hedefinin belirlenmesinde çok büyük bir belirleyici olacak.