Nba’de yaşanan lockout sonrası çok yoğun, sıkıştırılmış ve dengelerin değişmeye başladığı bir sezonu geride bıraktık. Ardından gelen Playoff serileri değişen dengeleri somut bir şekilde gözler önüne serdi.
90’lı yıllarda bu oyunu ‘dünya pazarına’ açan ve en çok izlenilen sporlardan biri haline getiren M.Jordan’ın basketbolu bırakmasının ardından yeni hanedanlar, yeni yıldızlar, yeni yüzler arayışı başladı ve bu arayışlar 2000’lerde NBA’e damgasını vuran takımları beraberinde getirdi.
Shaq’lı-Kobe’li Lakers, Ginobili-Duncan-Parker merkezli Spurs, savunma merkezli taş gibi bir takım olan ve dengelerin daha homojen olduğu Pistons, sonraları büyük üçlüyü kuran Boston genelde NBA’i domine eden, ‘patron biziz’ diyen takımlardı.
Arada şampiyon olan veya konferans finallerine çıkan Dallas, Miami, Phoenix(Spurs ve Lakers hep bir çelme taktı), Orlando gibi takımlar zaman zaman kafayı çıkarıp bizde buradayız dediler.
2010’lu yıllara geldiğimizde ise artık başarılı takımların bir veya iki Süperstar değil yıldızları takımlarında üçer üçer görmek istediklerinizi görüyoruz. Bu süreç NBA’de her zaman sevdiğimiz denge unsurunu ortadan kaldırıp, Büyük takımlar-küçük takımlar ayrımını getirecek mi? Endişeyle bekleyip göreceğiz.
2012’ye gelirsek Thunder’ın tamamen üç süper yıldızına bıraktığı hücum ve yanlarında görevlerini yapan kaliteli parçaları her ne kadar alıştığımız bir basketbol anlayışı olmasa da enerjileri ve ‘saf ’ yetenekleri (burada taş, koç Scott Brooks’a gidiyor) sayesinde Batı Konferansının 3 ağır topu Dallas,Lakers ve Spurs ü eleyerek ‘artık sizin devriniz bitti’ mesajını fazlasıyla verdi. Miami cephesi ise Thunder’a kıyasla ilk iki turda çok fazla zorlanmasa da (gerçi Pacers 4. maçı kazansa işler çok karışacaktı) Final Serisinde 2000’lerin ağır toplarından Celtics’i 7. maç da olsa eleyerek ‘yenilenme zamanı beyler’ mesajını fazlasıyla verdi.
Bu mesajları veren iki takımda aslında yeni düzen basketbolunun birer temsilcisi. Açıklamak gerekirse; değişen kurallar gereği artık dışarıdan penetre eden oyuncuya çok daha fazla dokunulmazlık var. Bu durum da potaya giden atletik, enerjik yıldızların tabiî ki işine geliyor. Bunun gibi birkaç faktör sayesinde bu takımlar çağ kapatıp, çağ açıyorlar(M.J gibi Shaq gibi..)
Seri ile ilgili analizleri ve gidişatı ilerleyen yazılarda bulabilirsiniz, şu an amacım hala Final Serisi ‘havasına’ girmemiş birileri varsa onlarıda bu çekişmeye davet etmek.
Yeni rekabetler, yeni hanedanlıklar, yeni yüzler, yeni yıldızlar bizleri bekliyor. Thunder-Heat final serisi de bu yeni çağın ilk perdesi.Keyfini çıkarın,hoşçakalın.