Yaklaşık iki yıldır bu sitede kendi düşüncelerimi hiçbir menfaat gözetmeden ve hiçbir gelir almadan dile getirip yazıyorum. Fikirlerimi hiçbir gurup veya kişi etkisinde kalmadan açıkladım ve yazdım. Sadece yazı yazan biri değil aynı zamanda kırk yıllık çok koyu bir Ankaragüçlü olarak zaman zaman fevri çıkışlarım ve sinirlenip sert üslup kullandığım veya üzüntülerimi, duygularımı saklayamadığım yazılarım olmuştur. Ama ben öncelikle Ankaragüçlüyüm, tarafım, fanatiğim ve bu site de taraflı bir site olduğu için burada yazı yazıyorum. İstanbul takımlarının dışında Ankara takımlarını gündeme getiren ve haberler veren bir sitede yazı yazmak zaten hayalimdi.
Ben sadece kendi görüşlerimi değil, katılmadığım konularda doğru olanları da dile getirip yazdım. Benim Ankaragüçlülüğümü kimse sorgulayamaz ve bu konuda kimseye taviz vermem. Diğer bir konu da beni tanımayan ve kim olduğumu bilmeyen insanların dayanaksız ve mesnetsiz eleştirilerine muhatap olup cevapsız kalamamış olmam… Aslında eleştirilere kapalı değilim ama eleştiri hakaret boyutuna gelirse cevapsız kalamam ve bana kimse de bunun doğru olduğunu anlatamaz.
Öncelikle beni eleştirirken kim olduğumu, ne iş yaptığımı, yaşımı başımı ve kaç yıldır tribünde olduğumu, hangi grup içinde yer aldığımı, şu anki konumumu bilip ona göre seviyeli ve hakaret boyutunda olmayan bir eleştiri getirmeniz gerekir. Ama Hakan Kutlu’dan para almaktan Cemal’in adamı olmaya, Melih düşmanlığından Melih’i kulüp yönetiminden gönderen adam olmaya kadar bir sürü abuk sabuk suçlamaya maruz kaldım. O yüzden şimdi herkesi bilgilendirip bu tatsız tartışmayı bitirmek için bu yazıyı yazıyorum. Yazıyı, yorum yazıp gereksiz polemiğe girmemek için yoruma kapalı tuttum. Ayrıca eleştirinin hepsine varım ama hakaret asla kabul edilemez. Çünkü ben adı sanı, nerede olduğu ve ne iş yaptığı belli olan biri olarak burada yazarken, karşımda ismi bile belli olmayan birinin bana hakaret etmesi açıkçası adil, cesur ve onurlu bir davranış değil.
Ankaragücü tarihin sayfalarında yok olup giderken hâlâ yok bu kimin adamı, yok şu kimin adamı, yok şu tribün daha iyi, yok bu grup daha vefalı, yok biz daha az yalakaydık, yok onlar kulübü sattı gibi gereksiz açıklamalar yaparak tribün ve tribün liderlerini öne çıkaran ve Ankaragücü’nü yok sayan bu zihniyeti her kim olursa olsun kınıyor ve sadece okuyanı bilgi sahibi yapmak için cevap veriyorum;
- ONUN BUNUN ADAMI OLMAM, YILLARDIR BİRİLERİNDEN PARA ALIP GEÇİMİMİ SAĞLAMAM İLE İLGİLİ SUÇLAMA: Ben 46 yaşındayım, Ankaragüçlüyüm ve 6 yaşından beri tribündeyim. Bazıları gibi (buna tribün liderlerinin bazıları da dâhil) başka bir takımım hiç olmadı. Ankara’da, eğitim hastanelerinden birinde uzman doktor olarak çalışıyorum. Allah’a şükür maddi durumum yerinde ve kimsenin parasına ihtiyacım yok. Beni bilen bilir, kimsenin adamı olmadım ve zaten buna kimsenin gücü yetmez.
- CEMAL’İN ADAMI, MELİH DÜŞMANI OLMAM SUÇLAMASI: Bazı zavallı insanlar sırf karalama olsun diye yazı yazarken komik duruma düşüyorlar. Bana bu yazıyı yazan adamların birçoğu tribünde 10 sene önce Cemal yalakalığı yaparken, biz 50–100 kişi istifa diye bağırdığımızda üstümüze yürümüş, bizi dövmeye kalkmışlardı. Ama ben bu duruşumdan asla vazgeçmeden kulübe kadar yürüyen grubun en önündeydim. Melih bey için de eğer Ankaragücü için bir fayda getirecekse dünya görüşlerimiz önemli değil, faydası olur diye yazdım ki hala bu görüşteyim. Futbolda siyaset olmaz; kimin faydalı olacağını düşünürsem onu desteklerim. Yani Cemal’i günahım kadar sevmem ve özel bir Melih düşmanlığım da yoktur.
- “GÖKÇEKLER’İ ALDIRDINIZ DA NE OLDU?” SUÇLAMASI: Son derece saçma sapan bir suçlama… Öncelikle Gökçek ailesi yönetimi devletin mahkemelerinin kararıyla yapmış oldukları usulsüzlükten dolayı görevden uzaklaştırıldı. Göreve gelirken bu açık maddeyi bilmemeleri mümkün değil… Hele Melih Bey gibi akıllı ve zeki bir adamın böyle bir ayrıntıyı atlaması akla uygun düşmez. Her şeye rağmen kendini kanıtlamak için yandaşlarına ve ayak takımına davalar açtırarak kulübün bu duruma gelmesini sağlayan ak saçlı, kara kalpli adamın affedilir bir tarafı yoktur. Eğer Ankaragücü tarihe kara bir lekeyle tarihe karışacaksa bunda en büyük pay ak saçlı, kara kalpli adamdadır. Bunu burada yazıyorum ve her iki şahsiyeti de aynı oranda sevmediğimi açıklıyorum.
- HAKAN KUTLU-ZİYA DOĞAN SUÇLAMALARI: Hakan Kutlu’yu futbolculuğu zamanında Pegasus’un sitesinde en ağır eleştiren biri olarak bu suçlamayı da çok komik buluyorum. Ama Hakan Kutlu’nun Ankaragücü tarihi içinde ne olduğunu bilmeden ya da bildiği halde olayı saptırmak için yazanlar Gençlerbirliği maçının devre arasındaki Hakan Kutlu -Ümit Özat diyalogunu tekrar araştırsın. Ziya Doğan’ın kişiliğine bir laf etmedim ama bazı maçlarda futbolcuların kaçırdığı yüzde yüzlük gollerde, Ziya Doğan’ın 800 bin lira alırken kendilerinin hiç para alamamasının yattığı dedikodusu beni rahatsız etti. Ayrıca ben oynanan korkak ve pasif futbolu eleştirerek, herkesin takımdan ayrıldığı ve A2 takımının sahaya çıkacağı bir ortamda sadece Hakan Kutlu’nun bu görevi alacağını ve bu görevi de seve seve yapacağını söyledim. Aksini söyleyen varsa buna da bir sözüm yok. Çağırsınlar Morinho’yu çalıştırsınlar. Yok Hakan para çalmaya gelmiş, yok ben Hakan’dan besleniyormuşum gibi çirkin ve şerefsizce yazılan yazılara sonuna kadar cevap vereceğim. Ayrıca son 10 yıla bakın, Hakan, takımı 9. yaparken bunu hangi kadro ile yapmış? Bir de gidin bakın, takım, son yüzyılın en iyi kadrosu ile Ümit Özat-Gökçek ekibinin yönetiminde kaçıncı olmuş? O yüzden eleştirinizi karalama değil bilimsel gerçeklere dayanarak yapınız.
- TRİBÜN YALAKALIĞI SUÇLAMASI: Ben Pegasus dışında hiçbir derneğe üye ve sempatizan da olmadım. Ayrıca Pegasus anlayışında ve kalitesinde bir derneğin bir daha geleceğine de inanmıyorum. Bunu buradan son kez açıklıyorum. Gecekonduyu da, Maraton’daki tüm grupları da ve Kapalı’daki bazı grupları da bu duruma gelinmesinde suçlu buluyorum. Arkadaş olmak ayrı, doğruları söylemek ayrı… Ama taraftar gruplarının kendi isimlerini öne çıkararak Ankaragücü ismini geride bırakması ve olayları menfaat olarak görmesi Ankaragücü taraftarının ve kulübünün bu günlere gelmesinin en büyük nedenlerinden biridir ki, buradaki en büyük pay da Cemal Aydın’a aittir. Taraftarı bölme ve kendine taraftar yaratma kültürünü Ankaragücü’ne Cemal Aydın getirmiştir.
Ben bu yazıyı yazmak zorunda kaldığım için kaleme aldım. Bu yazı yazılırken Mersin İdmanyurdu-Ankaragücü maçı iddia ekinden bile çıkarılmış, takım A2 kadrosu ile maça çıkıyor. Başkan ve yönetim kim belli değil… Hakan Kutlu hem özveride bulunuyor, hem suçlanıyor ve takımı bu durumda motive etmek zorunda… (Şükürler olsun ki bu yazının bittiği anlarda, takım bütün zorluklara rağmen Mersin İdmanyurdu’nu deplasmanda 2–1 yenmeyi başardı). Taraftarlar, protesto yürüyüşünde bile Gecekondu veya Anti-x, Gençgüçlüler veya Sincan tayfa vb. isimleri kullanır durumda ama her şeye rağmen birlik beraberlik yapılacak yerde herkes birbirini suçlar pozisyona girmiş. Bu saatten sonra sorumlu Melih mi Cemal mi tartışması bize ne yarar sağlar? Ama illa soracaksanız ikisini de al vur birbirine! İkisi de bence Ankaragücü tarihinde iki kara lekedir. Benim önerim heykellerinin yapılması ve her kuruluş yıldönümümüzde bu heykellerin siyah çelenk konularak bu kişilerin yaptıklarının unutturulmamasıdır.
ANKARA GÜCÜ BİR TARİHTİR, ASLA YOK OLMAZ! KALPLERDE YAŞAR, YİNE KAYBOLMAZ!
AMA ANKARAGÜÇLÜLER VE ANKARA SEVDALILARI, CEMAL AYDIN VE MELİH GÖKÇEK’İ ASLA UNUTMAZ VE UNUTTURMAZ. SİZLER, ANKARA VE ANKARAGÜCÜ TARİHİNDE HIRSLARI VE KİBİRLERİ, MENFAATLERİ UĞRUNA ŞEHİTLERİN TAKIMINI ÖKSÜZ BIRAKAN VİCDANSIZLAR OLARAK ANILACAKSINIZ!