En çok nazar değmesinden korktuğum zaman inanırım nazara. Şimdi de içten içe bir korku yayılıyor içime,ancak diğer yandan kendi kendime kaşlarımı çatıp “hadi canım, nazarla ne ilgisi var, mis gibi oynuyoruz işte…” diyorum. Neyse ki, lig kısa da olsa bir tatile giriyor; gözler üzerimizden çekilir bu vesileyle.
Belki öyle istikrarlı bir pas örgüsü seyrine dalıp gitmiyoruz, belki öyle dillere destan bir oyun da sergilemiyoruz, ama en azından istikrarlı bir şekilde gayret gösteriyoruz bu sene sahada.Hem sahadaki takım, hem kulübedeki yedekler, hem de teknik heyette üst üste bu kadar uzun süre görmeye alışık olmadığımız bir gayrete, inanca tanık oluyoruz. Ve bu inanç artık, alınan galibiyetlerle somutlaşıp bedenleşmiş durumda.Ligin ilk yarısını hedeflendiği gibi beşinci sırada bitirmek de cabası.
Fuat Hoca bu sezon gerçekten zoru başardı. İlhan Cavcav’ın da, transfere bakış açışının da değişmeyeceği zaten ilk günden aşikar. Elinde avucunda olan neyse onunla yetinmek zorundaydı Fuat Hoca. Gerçekçi hedefler belirleyip, kendisinin de dile getirdiği gibi “mucize yaratmaya çalışmadan” bu hedefi gerçekleştirebilmek için elindeki malzemeleri önüne koyup, iyi analiz edip, yavaş yavaş, acele etmeden istediğimizi aldı. (Mahir’in de bir yazısında vurguladığı gibi) Yılların sloganı “sakin ol, şuurlu oyna, yenemeyeceğin takım yoktur” Fuat Hoca’nın oturttuğu sistemle her maçta gözler önünde sahnelenir oldu. Öyle ki, başlarda Gençlerbirliği’nin aldığı galibiyetlerde, başarıyı konuşmak yerine mağlup olan takımın mazeretlerini sıralayan basın bile dilini değiştirip galibiyeti takdir etmesi gerektiğini fark etti. Bu başarı tesadüf değil ne de olsa.
Daha önce de başka mecralarda dile getirdim, ben ilk defa her maçta bir teknik direktör için tezahürat yapıldığını, tribüne davet edildiğini işitiyorum ve hatta dahil oluyorum bu tezahürata bizzat. Adını soyadıyla anarak değil, kendisinden görmüş olduğumuz samimiyetle Fuat Hoca olarak telaffuz etmek de bence sahadaki başarılarımızla paralel bir anlam taşıyor. Galibiyetlere, izlediğimiz iyi oyuna, istikrara, ligde beşinci sırada olmaya en çok da Fuat Hoca ve Fuat Hoca adıyla beraber illa ki andığımız teknik heyet için seviniyorum. Takım güçlensin ki, Fuat Hoca’yı kimse gönderemesin, bir sezon iki sezon değil, uzun yıllar kalsın Fuat Hoca;sadece takım ya da oyun konusunda değil, Hoca ve teknik heyet konusunda da istikrar sağlayalım böylece. Takıma da, oyuncuya da, taraftara da sahip çıkanlar, Gençlerbirliği’ni gerçekten seven insanlar.
Kim bilir, belki de Fuat Hoca’nın başardığı zor olan değildir. Takıma en az taraftar kadar inanan bir Hoca yeterlidir. Sağ ol Fuat Hoca, inandığın için, bunu bize hissettirdiğin için. Ve tüm Gençlerbirliği futbolcuları, teşekkürler;inanmaya, bu inancınızı gayrete dönüştürüp sahaya yansıtmaya dünden hazır olduğunuz için…