Her zaman söylediğim gibi bu defans ile Ankaragücü beraberliğe yattığı her maçı kaybeder. Peki alternatif kadrosu olmayan takım, zayıf kalan forvet hattı ile saldırırsa ne olur? En azından göze hoş gelen ve onurlu bir oyun sergilemiş oluruz. Sağ bek Güven ile yanında ağır ve pozisyon hatası yapan Ediz ve Aydın gibi iki kesici stoper oynadığında siz geri çekilip bir puana yatarsanız mutlaka bir hata yapar ve o maçı kaybedersiniz. Bu yüzden hiç olmazsa kaliteli ve genç oyunculardan oluşan orta saha ile rakibe ikinci bölgede basıp oyun düzenini bozmak ve kazanılan topları üçüncü bölgede Tonia‘nın önüne atarak veya Turgut’un bindirmeleri ile yapılan ortalarda Ergin Keleş ile gol aramak dışında çok fazla alternatif yok. Zaten Ankaragücü geri çekilmeden orta sahada presli ve arzulu oynadığı her maçı başa baş oynadı ve şanssızlığı ya da hakem hatası ile kaybetti.
Fenerbahçe maçında oyuna kontrollü ve rakibi tartarak başladık ve ne yazık ki yine çok ucuz bir gol kaçırdık. Arkasından da mucize 3 golü kalemizde gördük. Zaten bu durumda böyle bir maçta puan almak çok zor olurdu. Tüm sezon içinde sadece bir gol atan Stoch iki inanılmaz gol atarken, yine Baroni ligde ikinci golünü bize attı ve ne yazık ki kaleye çektikleri dört şutun üçü gol oldu. Ankaragücü altı pozisyon bulduğu maçı ancak iki gol atarak tamamladı. Özellikle ikinci devrede yapılan iki ofansif değişiklik ile Fenerbahçe’yi bir ara sahasına kapattık ama bulunan pozisyonlar gol olmayıp kalemize gelen her şut gol olunca da mağlubiyet kaçınılmaz oldu.
Bu kadar eksik ve tecrübesiz genç elemanlardan oluşan ve maddi-manevi anlamda sıkıntıları olan futbolcuları ve hocası ile sahaya çıkarak İstanbul’da Fenerbahçe’ye iki gol atıp en az o kadar da kaçıran ve kalesinde de şanssız goller yiyerek mağlup olan bu takımı alkışlamak gerekir. Ben genel anlamda yanlış bulduğum ve bana göre eksik veya hatalı gördüğüm olayları eleştiriyorum ama bu demek değil ki Ziya hoca ve futbolcuların içinde olduğu durumu bilmiyor ve nankörlük ediyorum. Sonuçta maç içinde yapılan mücadele ve taktik anlamda gördüğümü yazıyorum ama para alamayan, manevi anlamda ruh durumu bozuk olan ve gelecek ile ilgili beklentisi ve umudu olmayan bir futbolcu ve hoca da ne kadar kendini maça verir o da ayrı bir konu…
Sestak, Sapara, Vittek, Senecky, Racnoch ve Bednar‘lı kadro ile İstanbul’da hezimete uğradığımız son maçı düşünürsek bu futbolcuları ve hocalarını kutlamak gerekir.
Ankaragücü, Ankaragücü gibi gururlu, hırslı ve onurlu oynayıp elinden gelen her şeyi sahaya yansıttığında ve pısırık olmadan rakibin üzerine giderek varını yoğunu maça yansıttığında hiçbir gerçek Ankaragüçlü sonuç ne olursa olsun şikâyet etmez. Zaten bu defans ile beraberliğe yatsanız bile puan alamazsınız ve alınacak bir puan bu aşamadan sonra çok da değerli gözükmüyor. Ankaragücü futbolcuları tarihi geçmişlerini düşünerek mazisine yakışan futbolu oynasınlar; şu an tek beklentimiz bu… Zaten takımı içeriden herkes baltalamış ve bizi yalnız bırakmış. Genç çocuklarımız bu bilince varmış gibi gözüküyor ve onlara güveniyoruz. Çıkın Ankaragücü gibi oynayın; gönlümüz sizinle!