- Cemal Aydın 13 yıl süre ile takımın başında kalmasına rağmen yüksek bir hedef koymadığı gibi yükseklere çıkma şansı olduğu durumlarda da çok istekli davranmamıştır.
- Delegeleri kendi yakınlarından seçip kendisinin istemediği kişileri yönetime almamış ve kulübü babasının malı gibi yönetmiştir.
- Ucuz transferleri pahalı şekilde kulübe çakmış ve döneminde hemen hemen bir tane yıldız futbolcu alınmamıştır.
- Bazı tribünleri ve kişileri kendisinin aleyhine tezahürat yapan insanların üstüne karşı yürütmüştür.
- Taraftarın tepkisine dayanamayarak istifa etmek zorunda kalmış ve bunu yaparken de taraftara çapulcu demeyi ihmal etmemiştir.
- İstifa ettikten sonra nasıl bir pazarlık yapıldıysa bilinmez, kulübü Gökçek ailesine vermiştir.
- Takımın iyi gidişatı ve yıldız futbolculara sahip olması üzerine duyduğu kıskançlık kendini rahatsız etmiş ve ıvır zıvır gibi gözüken bir mevzudan Gökçek ailesine dava açmış; fakat sonradan takımın başına geçmeyi düşünmediğini söyleyerek hukuki anlamda haklı olsa bile ahlaki anlamda yerin dibine geçmiştir.
Bu olaylara sanırım kimsenin itirazı olamaz ama olayların bu şekilde olması Sayın Melih Gökçek’in de her şeyi doğru yaptığı anlamına gelmez. Şimdi olaylara tarafsız bir şekilde göz atmaya devam edelim:
- Ankaragücü taraftarının büyük bir kısmı Ankaraspor dönemimde yaşanılan olaylar nedeni ile Melih Bey ve oğluna tepkilidir.
- Melih bey her konuda yakaladığı başarıyı spor anlamında da yakalamak için Ankaragücü taraftarına ihtiyaç duymaktadır ve bunda da haklıdır.
- Cemal bey ile anlaştıktan sonra başkan olarak kulübün başına geçen Ahmet Gökçek’in en büyük hatası Ümit Özat gibi geçmişi Ankaragücü düşmanlığı olan bir hocanın takımın başına getirilmesi olmuştur. Bu konuyu bilmeyenler Özat’ın futbolculuğu döneminde Hakan Kutlu kaptan ile aralarında geçen olayı hatırlasınlar. Bence bu hareket kesinlikle de bilinçsiz değil, Ankaragücü taraftarının bölünmesine yönelik olarak yapılmış ve bunda da başarılı olunmuştur.
- Ümit Özat’ın göreve gelmesiyle beraber tribünlerde kara ördek misali daha çok sevilen ve az sevilen taraftar kitlesi oluşturulmuş, nifak sokulmuş, ayrıca her maç sonrası çaktırmadan Ankaragücü taraftarına ve mazisine de Ümit Özat’ın ağzı ile hakaret ettirilmiştir.
- Her şeye rağmen Sestak, Sapara, Vittek, Rajnoch ve Bednar gibi Ankaragücü’nün tarihinde göremeyeceği futbolcular kadroya alınmıştır. Bu konuda kıyas yapmak kesinlikle mümkün değildir. Ancak bu futbolcuların alacakları yaklaşık bir sene kadar mahkeme bahane edilerek ödenmemiş; her defasında mahkeme kararı ertelendiğinden kaos ve borçlanma artmıştır.
- Mahkeme kararı olduğu için harcama yapmak bana göre de tereddüt edilecek bir durum olmasına rağmen ben Sayın Gökçek’in yapılan ilk kongrede gözünden kaçan imza yeterlilik sayısının kendisine yakışır bir hata olmadığını düşünüyorum. Cemal Aydın için söylediği “bizi oyuna getirdi” sözlerine rağmen hepimiz Sayın Gökçek’in ne kadar akıllı ve zeki olduğunu biliriz.
- Eğer bu mahkeme kararındaki oy yeterlilik sayısı (şu 21 oy olayı) Sayın Gökçek tarafından biliniyorsa -ki durum böyleydi- gideceğini bildiği halde neden kendisi istifa edip, yeni bir kongrenin önünü açarak anlaşma yoluna gitmeden devam kararı alıp hem takımı borçlandırdı hem de futbolcular bedava gittiler.
- İçinde Ankaragücü sevgisi olan bir insan “Bu takım amatöre kadar düşer!” temennisinde bulunur mu?
Bütün bunlar olurken taraftarın hiç mi suçu olmadı? Hadi onu da yazayım:
- Her yönetim döneminde bedava bilet alındı mı? Kaldı ki bileti verenin hiç mi suçu yok?
- Tribünlerde gönülden güçlülerin sayısı azalırken menfaat bekleyenlerin sayısı artmadı mı?
- Yenilgi sonrası maç çıkışı ağlayan Ankaragüçlülerin yerini bugün biletten iyi vurduk deyip gülerek çıkan bir takım kişilerin sayısı artmadı mı?
- Tribünlerde kardeşlik türküleri söyleyen taraftarlar birbirine ana avrat sövmeye başlamadı mı?
İşin özeti, Ankaragücü bu hale geldi ise Cemal Aydın başta olmak üzere taraftarın da ve Melih Gökçek’in de hatası vardır. Yok efendim, dava açılmasa imiş yönetim de devam etse imiş! Keşke devam etseydi ama adam davayı açmış. Öbür taraf, “Keşke yönetmeliği iyi okusalar da oyuna gelmeseler imiş!” demez mi veya “Durumu biliyordunuz da neden istifa etmediniz?” diye sormaz mı? Bu konu artık benim için bu şekilde bitti.
Samsun maçına gelince… Takım her zamanki gibi maça çok tutuk ve acemi başladı. İkinci yarı ise Ankaragücü kimliğini maça yansıtarak maçı alacak noktaya geldi. Bence Ziya hoca takımı çok defansif oynatarak hata yapıyor. Bu takımda iyi defans yapacak elemanlar yok,. Ne kadar geri yaslanırsak o kadar hata yaparız. Bu yüzden takımın taktiği daha çok kontratak olmalı ve burada da Tisdell’i daha çok kullanmalıyız. Ayrıca Umut Sözen her maç ilk 11’de oynamalı ve Güven belli süre dinlendirilmeli diye düşünüyorum.
İçim buruk bile olsa yine de bayrama bir puan ile girmek sevindirici. Tüm Ankaragüçlü kardeşlerimin bayramını kutlarım.