19 Mayıs Stadı’nın yolunu tutarken biraz endişeli ancak çokça umutluyduk. Endişemiz, Ankaragücü kadrosunda yer alan futbolcuların “sezon başı” dönemini “verimsiz” geçirmeleri, futbol dışında sıkıntılarla boğuşmaları nedeniyleydi. Sezon başı kamp ve hazırlık dönemini iyi değerlendiremeyen futbolcular, 90 dakikanın 10-15 dakikalık döneminde fırtına gibi eserler, sonra yavaş yavaş tempoları düşer, son 30 dakikada falan yürümeye başlarlar. Kadro kalitesi olarak bir sıkıntı yoktu ancak “güç” olarak Ankaragücü”ünün sıkıntı yaşayacağı aşikardı.
Umudumuz ise yeni bir heyecan yaratılmasından, oynama fırsatı bulan futbolcuların yaratacağı sinerji ve konuk ekiptendi. Mersin İdman Yurdu’nu, Ankara’da oynanan turnuvada izlemiş ve “takım değil” sonucuna varmıştık. Bu nedenle, Ankaragücü’nün maçı rahat kazanacağını ummuştum.
Yeni bir heyecan vardı, futbolcular ellerinden geleni yaptılar ancak sezon başı güçsüzlüğü maçın sonucunu belirledi. Ankaragücü takımı, 2. yarının başındaki 10 dakikalık “uyku” halinin faturasını yenilgi ile ödedi. Yine de tüm futbolcular iyi niyetli çabalarından dolayı alkışı hak ettiler.
ALKIŞLAR GECEKONDUYA
Ankaragücü’nün simge taraftar grubu “Gecekondu”, bir süredir hepimize “adamlık” dersi veriyor. Zamanında (henüz tribünlerin üzeri kapatılmadan) bizim de sabahın köründe girip de akşama kadar güneş yediğimiz Gecekondu’da yer alan taraftarlar, hiç eğilip bükülmeden, para karşılığı değil, Ankaragücü sevgisiyle, takımlarını desteklediler. Maç boyunca tek dertleri Ankaragücü takımını coşturmaktı. Ne kimseye sövdüler ne de kimseyi övdüler. Sadece takımlarına tezahürat yaptılar. Maç sonunda, futbolcuları tribüne çağırıp, bağırlarına basmaları anlamlıydı. “Bu da geçer sabret Ankara” tezahüratları anlamlıydı. 5 lira bilet parası ödeyerek, Gecekondu’yu dolduran fedakar taraftarlar, duruşlarıyla alkışın kralını hak ettiler.
BİRADER HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Maç kazanılır, kaybedilir. Ancak bazı ayrıntılar geleceğe yönelik ipuçları verir. Ankaragücü takımı birkaç haftaya kadar toparlanır.
Eğer…
Eğer, “Birader” Ziya hoca, kendi gerilimine son verirse.
Birader Ziya hocanın, maçtaki görüntüsü bende hayal kırıklığı yarattı. Ziya Doğan, sanki zorla getirilmiş, zorla görev yapıyor gibi davranıyor. Yüzündeki ifadeye bakıldığında, sanki vücudunun bir yerinde derin bir ağrı varmış da, ıstırap çekiyormuş gibi görüntü veriyor. Istırabını yedek kulübesine ve sahaya yansıtıyor. Maçın son düdüğü çalar çalmaz oyun alanını ilk terk eden olması doğru değil.
BUNLAR SÖYLENECEK SÖZ DEĞİL
Soyunma odasında oyuncalarına ne dedi bilmem ancak maç sonu demecinde söyledikleri külliyen yanlıştı. Ben beklerdim ki, Ankaragücü’nün hocası çıksın, “Futbolcularımız aslanlar gibi mücadele etti. Gelecek haftalarda çok daha iyi olacağız” desin. Futbolcusuna sahip çıksın, camiaya moral versin.
Şartlardan dem vurmak, “Kulüpte yaşananlar nedeniyle bir çoğu idmanları bırakmış, bir çoğu kulüpten ayrılmış, kalanlarla da biz çok kısa sürede yaptığımız çalışmayla ancak bu kadarını başardık. Özellikle 2. yarıda oyuna aldığım Serdar Özkan 3-4 günlük antrenmanla çıktı maça” demek aczin işaretidir.
İKİNCİ YARIYA BEKLEME, HEMEN AYRIL
Ziya hoca, “Ligin ilk yarısını en az kayıpla atlatmak zorundayız. İdman eksikliği olan futbolcuları hazır hale getirmek için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Sıkıntılarımız bir süre daha devam edecek. 2. devrede toparlanıp, 102 yıllık bir tarihi olan Ankaragücü’ne yakışır bir futbol oynamaya çalışacağız” demiş.
Buyur buradan yak. “Sıkıntılarımız bir süre daha devam edecek?” ne demek? İlk yarıyı göden çıkarmak ne anlama geliyor? Bir maç kaybedildi diye dünyanın sonu mu geldi, sezon bitti, Ankaragücü küme mi düştü? Sanki sezonun son 3-5 maçı oynanıyor, Ankaragücü ümitsiz vaka, son düdük çalana kadar mücadeleye devam edecek. Eğer şimdiden “mücadele” havasına girilirse, Ankaragücü sezonu 3-5 puanla tamamlar.
Ziya birader, şimdi futbolculara güven verme zamanı. “İlk yarının sonunda transfer dönemi geldiğinde bazılarınız ile yollarımız ayrılacak” mesajı vermek yerine, “Biz, sezonu sizinle birlikte tamamlayacağız. Başarı sizin, başarısızlık benim olacak” deme zamanı.
Eğer böyle düşünmeye, bahaneler üretmeye, futbolcuları “Aferinlerle” motive etmek yerine olumsuz saçma mesajlarla etkilemeye devam edeceksen, bugünden tezi yok bırak Ankaragücü’nü.
Ankaragücü, şanıyla, şerefiyle ligden düşsün. Biz yine sarı-lacivertli renklerin peşine gideriz.
Yeter ki, himmetle değil şerefle olsun.