Öyle oldu böyle oldu, Ankaragücü’nde sular duruldu. Gidenler gitti, kalan sağlarla yola devam edilecek. O nedenle diyorum ki, şimdi destek zamanı. 2 yıl önce kulüp Ali-Cengiz (anladınız siz kimler olduğunu) oyunu ile el değiştirirken, bu işte en günahsız kişi dönemin başkanı Cengiz Topel Yıldırım’dı. Yıldırım, bana göre, “Bu takım düşer. Hiç olmazsa ben düşürmemiş olayım” düşüncesiyle kucağına bırakılan Ankaragücü’nde, çok kısa sürede önemli işler yaptı. Yıldırım, o dönemde takımı “heyecanlı” Hikmet Karaman’a emanet etti ve “Düşer” denilen takım sezonun bitmesine haftalar kala ligde kalmayı başardı.
Başkan Yıldırım’ın kalbinin temizliğine inananlardanım. Bu nedenle, Ankaragücü döndü dolaştı yine ona geldi. O da bir başka “heyecanlı” Ziya Doğan’a emanet etti.
Ziya Doğan, sadece işini iyi yapmaya çalışır. Bu uğurda, en başta kendisiyle, yönetimle, futbolcuyla, hakemlerle kavgadan da çekinmez. Aslında “isyan” sözcüğü bu ruh halini tanımlamak için daha uygun. İşini iyi yapar ancak haksızlığa karşı da hiç düşünmeden isyan eder.
1980’li yıllarda formasını giydiği Beşiktaş’ta çok kritik gollere imza atıp, Kara Kartal’ın şampiyonluklarında önemli rol oynamıştı. Ancak isyankar tavrı nedeniyle o dönemki takım kaptanı başta olmak üzere bazı futbolcular tarafından takımda istenmeyen adam ilan edildi.
DENİZLİ’DE ATTIĞI GOL HAFIZALARDA
Ankaragücü’nün formasını da 1987-1990 arasında 3 sezon giydi. 1988’de Denizli’de attığı golle Ankaragücü’nün ligde kalmasını sağladı. Belki de Ankaragücü bugün Süper Lig’te olmasını Ziya Doğan’a borçlu.
Aynı dönemde biz de henüz bıyıkları yeni terleyen bir spor muhabiri idik. Çankaya Oyak Sitesi’ndeki evinde, eşiyle birlikte ilk röportajı ben yapmıştım. Aradan geçti 20 yıldan fazla süre. Ankaragücü, Tandoğan’daki binadan önce Beştepe’ye sonra da Saray Tesisleri’ne taşındı. 20 yılda belki 20 tane teknik direktör geldi geçti. Bir kısmı iyi de hocalık yaptı. Ziya Doğan da, sonunda Ankaragücü takımının başına geçti. Canı gönülden isterim ki, başarılı olsun.
Yazılarımı takip edenler bilirler, bir kulübün teknik direktörünün yeteneği, ufku ve yöneticiliği kadar başarılı olacağını savunurum. Bu tür buhranlı dönemler hiç umulmadık başarı öykülerini ortaya çıkartabilir. Yeter ki, teknik ekibe ve futbolculara rahat bir çalışma ortamı hazırlansın. Bu ortamın Saray tesisleri olmayacağı açık. Öncelikle yapılması gereken futbolcuların Saray tesislerinden ve yaratılan psikolojik ortamdan çıkartılmasıdır. Sonrası zaten kolaydır. Başkan Yıldırım’ın dediği gibi, Ankaragücü forması 34 puanı getirecektir. Yabancıların gitmesiyle, safraların atıldığına ve Ankaragücü’nde “gururluyuz, güçlüyüz” ruhunun yeniden diriltilmesi için fırsat doğduğuna inanıyorum. Biz de tribünden bu amaçla elimizden gelen desteği verelim.
Ziya Doğan, yakınındaki erkeklere “biraderim” diye hitap ederdi. 20 yıl aradan sonra biz de diyoruz ki, “Hoş geldin birader. Başarı seni ve Ankaragücü’nü bekliyor.”