Yıllardır dilden dile dolaşan şike ve teşvik primi söylentileri, görevi üstlenenler tarafından araştırılmadı, üzerine gidilmedi.
TFF’nin göstermelik icraatı, gariban Malatyaspor’a uygulandı. Birde “gelecekte şikeye karışabilir” ihtimaline dayalı olarak Ankaraspor’a...
Oysa esas söylentiler şampiyonluk mücadelelerine aitti.
Emniyet ve adli merciler baktılar ki; TFF’nin ‘kanaat’e dayalı böyle bir girişimi olmayacak, önüne çuval çuval belgeyi koydular. Ama şimdi de “ipe un serme” vakti geldi.
Artık İstanbul kulüplerinin borazanı olan medya görüşleri üzerinde durmuyoruz.
TFF kurullarında görev yapmış Ankaralı bir hukukçu “dava sonuçlanmadan küme düşürme kararı verilemez” buyurmuş. Peki arkadaş senin şehrinin takımı sadece bir ihtimale dayalı olarak düşürüldüğünde sen neredeydin ?
Demekki ilgili disiplin talimatı adli soruşturmadan ayrı ve bağımsız yürüyebiliyormuş.
Avrupada verilen benzer kararlar için mahkeme sonuçları beklenmiş mi ?
Bu işlerin nasıl yürüdüğünü kulüp başkanları da, hukukçular da, federasyon yetkilileri de gayet iyi bilirler. Ancak üstlendikleri görev, güya futbolun ekonomik değerini korumakmış.
Oysa bilmiyorlar ki; tiyatro gibi yapılan danışıklı ‘Amerikan güreşi’ benzeri futbol, tribünlerin boşalmasını sağlayacaktır.
Fatih Altaylı “Etik Kurulu’ndan ihsası rey” başlıklı yazısında, bir Etik Kurulu üyesinin “Bu dosyalarla küme düşürme olmaz” diye açıklama yaptığından bahsetmektedir.
Pes be. Pişkinliğe bakarmısınız ? Kamuoyuna yansıyan görüşme kayıtları bile yeterlidir. “Alalım, verelim” gibi niyet belli eden kayıtlardan bolca var.
Hani sadece ‘niyet’ bile yeterliydi ?
Hani ‘kuvvetli kanaat’ bu ahlaksızlığı çözerdi ?
Site İçi Arama
