İstanbul kulüpleri ve İstanbul medyası, her vesile ile Sayın İlhan Cavcav’ı övmeye devam etmektedirler. İltifatların ucu bucağı yoktur.
Sebep çok açıktır. Kendisi bir Ankara kulübünün başındadır ama İstanbul’un hizmetindedir. Bunu ben değil, kendisi söylüyor : “ Türk futboluna futbolcu ve hoca yetiştiriyorum” diye.
O zaman bende buradan soruyorum; Peki esas sorumlu olduğunuz Gençlerbirliği taraftarı için ne gibi bir icraat yapmaktasınız ?
Cevap: Son 4 sezonun hediyesi iki adet 14. lük, bir adet 15.lik dir.
O zaman siz İstanbul’un duayenisiniz. Ankaraya ise stres yüklemektesiniz.
Akla hemen bu 33 yıllık kötü istikrarın içinde saman alevi gibi yer alan 2000-2004 yılları arasındaki lig üçüncülüğü, kazanılan Türkiye kupası ve Avrupadaki başarılı sonuçlar gelebilir.
Bu başarılarda Sayın Başkan’ın zerre kadar payı yoktur. Başta Atilla Aytek ve Zeki Ünaldı gibi gerçek Gençlerbirliği taraftarı olan yöneticilerin büyük baskısıyla korunabilen kadroların performansı vardır o başarılarda. Bu günkü yönetim iş başında olsaydı, takımın yarısı satılacak ve o sıçramada asla yaşanmayacaktı.
Gelelim İstanbul medyasının “işbilir tüccar” ilan ettiği (genelde Anadolu’da kandırılan tüccara böyle yaparlar) Sayın Başkan’ın ne kadar tüccar olabildiğine...
Gençlerbirliğinde beğenilmeyip Karabük’e gönderilen Emenike’nin 9 milyon avro ettiği piyasada, Mustafa Pektemek ve Orhan Şam için toplam 7.5 milyon avroya razı olarak başarısız bir ticaret yapmış, sevilmekte ne kadar haklı olduğunu göstermiştir !
Ligi zoraki 14. sırada tamamlayan Başkan, en iyi iki oyuncusunu da gönderdikten sonra gelecek sezonun hedefini açıklıyor:” ilk beş sıra için oynayacağız”
Bende buradan iddia ediyorum. İnanmayan bu yazıyı kesip saklayabilir. Son beş sırada başlanıp, son beş sırada sezon bitirilecektir.
Elbette bu bir dilek değildir, biz taraftarları kandırmaya çalışanların en önemli gerçeğidir.
Başkan bu arada taraftarı da unutmamış:”taraftarımızla muhatap olmak mecburiyetindeyiz” diyor. Birincisi, bu güne kadar muhatap olmadığını itiraf etmiş. İkincisi, mademki böyle bir arzusu var; birileri taraftar sitelerindeki düşünceleri kendisine aktarsınlar.
Böyle başkan İstanbul Kulüplerinin başına !
O zaman gerçek duayen mi, sanal duayen mi daha iyi anlayacaklardır.
