Klasspor - Selim Eren - Babasını da sevmezdim... yazısı

Site İçi Arama


BABASINI DA SEVMEZDİM...

4755 Okunma


Bazı problemler vardır, çözümü çok zor görünür ama öyle bir yerden yakalarsınız ki gerisi çorap söküğü gibi gelir. İşte burada o anahtarı bulmak yetenek işidir ve özel çaba ister. Fenerbahçe maçında da Ankaragücü ilk yirmi dakikada oynadığı futbol ile Fenerbahçe için çok zor problem olduğunu gösterdi. Fener bir türlü o anahtarı bulamadı, hatta kalesinde de sıkıntılar yaşadı. Tribünde Fenerli taraftarların bile sesi soluğu kesilmeye başlamış ve herkes acaba bu maçı nasıl alacağız diye düşünüyordu ki bu maçın anahtarlığını yapma görevi, sahada oynayan 22 futbolcudan değil, maçı yöneten ya da yönettiği varsayılan ve Türkiye’nin en iyi hakemi diye adlandırılan, babası gibi kendi de hakem olan Cüneyt Çakır’dan geldi. Klasik Alex penaltılarından birini izledik. Oynanan eski maçların videolarına bakıp, Alex’in yaptırdığı penaltılar veya kale önlerindeki faulleri bir inceleyin. En az ama en az yarısı haksız verilmiş kararlardır. Türkiye’de Fenerliler dışında herkes Alex topu ayağına aldığında penaltıya veya faule gittiğini bilirken, her nedense Türk hakemleri bunu göremez olmuşlardır. Bu konuda son derece iddialıyım. Yıllardır Alex’i izliyorum ve tespit ettim ki kazanılan faullerin neredeyse üçte ikisi yutturmaca ve çok artistik düşüşler. Bunların faul olarak değerlendirilmesinin diğer ayrı bir önemi ise Fenerbahçe’nin gollerinin çoğunu duran toplar sayesinde atıyor olmasıdır. Eğer Alex gibi topu iyi kesen bir futbolcunuz varsa kale sahasına yakın kazanılan her faul gol tehlikesi yaratmaktadır ki, Fenerbahçe bir çok maçı bu sayede kazanmıştır.

Şimdi kalkıp da hiç kimse bana 6–0 bitmiş maçın neyini savunuyorsun demesin. Evde defalarca ağır çekim izledim ve kesinlikle gördüm ki daha Rajnoch ayağını uzatmadan Alex dizlerini kırarak kendini atmaya başlamış ve sonunda da Rajnoch’un dizlerine çarparak kendini yere atmış. Alex bunu hep yapıyor ve hep yutturuyor. Merak ediyorum, acaba Alex Ankaragücü’nde oynasaydı, bu pozisyonların kaçında penaltı kazanırdı. Siz karşı takımın moralini ve iyi giden oyununu haksız bir penaltı ile bozarsınız, hemen sonrasında da kalecisinin moral bozukluğu içinde yapmış olduğu hata ile ikinci penaltı ve haksız bir kırmızı kart ile o takımı çökertirseniz, maç 6–0 da olur, 10–0 da olur. Televizyon kanallarında, yerlerinden olma korkusu içinde olan veya Fenerbahçe’nin paralı askerleri haline gelmiş ve amigoluk yapan gazeteci, eski hakem ve eski futbolcu yorumcularından geçilmiyor. Bu da yetmiyormuş gibi Almanya’dan hakem yorumcusu getirip, onun yorumlarını dinleyip doğrusunu bulmaya çalışıyoruz. Bu, ancak geri kalmış ülkelerde olacak bir olaydır. Sayın Marcus Merk de nabza göre şerbet verip, hakemleri ve İstanbul takımlarını pohpohlayıp bizimle hem dalgasını geçiyor hem de para kazanıyor. Şimdi buradan kendisine soruyorum, ilk pozisyonu bir kez daha ağır çekim seyretsin: Alex’in ne zaman düşmeye başladığını görsün ve sonra yorum yapsın. Ne yazık ki Erman Toroğlu dışında kimse bu delikanlılığı gösterememiştir.

Bizim üzülecek fazla bir şeyimiz yok. Ama Cüneyt Çakır Trabzonspor’un hakkını yemiştir. Biz Anadolu takımları olarak zaten bu tür haksız kararlara alışığız. Daha üç sezon önce İstanbul’daki maçta maçın son dakikasında durum 3–2 aleyhimize iken son dakikada attığımız nizami golü kalenin bir metre içinden Özer elle çıkarmış ve hakem de devam demişti. Cüneyt Çakır’ın babası Serdar Çakır da zamanında aleyhimize birçok karar vermiş, penaltılar uydurmuş ve takımımıza hep önyargılı ve soğuk davranmıştır. Zaten maç oynanmadan önce ben oğluma dedim ki: “Bak oğlum, hakem Cüneyt Çakır’mış. Eğer maç lehimize giderse hakem kesin Fener’e bir-iki penaltı verir. Sen bilmezsin, zaten bunun babası da hakemdi ve ben onu da sevmezdim!”

Artık lig bittiğine göre, Ankaragücü gelecek sezonun hesaplarını bir an önce yapmalı ve transferde geç kalmamalıdır. Fenerbahçe maçında da birçok eksiğimizi tekrar gördük. Ankaragücü’nün acilen iki stoper, bir sol açık, kaleci ve orta saha elemanı ihtiyacı var. Gabriç ile Sestak takımda kalmayacaksa onların yerine iki açık ve ayrıca çok iyi bir santrfor alınması gerekiyor. Çünkü ileride Fatih Tekke yeterli olmayabilir. Bednar da kalmayacaksa bu bölgede sıkıntı yaşarız. Ayrıca başka takımlarda kiralık olan Hürriyet ve Theo’nun dönmesi ile de kadro zenginliği artacaktır. Bana göre Serdar Kulbilge yerli olması açısından kale için uygun gibi gözüküyor. Ayrıca Kasımpaşa’da oynayan Keller de defansa düşünülebilir.

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
SELİM EREN



Yazarın Diğer Yazıları