Mesut Bakkal yönetiminde coşan Ankaragücü, hem oynadığı futbolla hem de aldığı sonuçlarla taraftarlarına büyük keyif veriyor. Bunun yanı sıra Mesut hoca, taraftar-futbolcu sıcaklığını ve kulüp içi huzuru da geri getirerek gelecek sezonun alt yapısını da sağlamlaştırmış oldu. Böyle bir huzur ortamı içinde takımdaki futbolcular da gelecek sezon takımda kalmak isteyeceklerdir.
Yıllardır İstanbul takımlarına karşı oynadığımız maçlarda sahayı hep başımız önde terk ettik ve bu acıyı hep içimize gömdük. Çocuklarımıza cevap veremediğimiz sorulara muhatap kaldık: Niye Ankaragücü’nü tutuyoruz da bir İstanbul takımı tutmuyorduk? Üstelik bir başarımız da olmamasına rağmen. Bu sezon lig tarihimizin en kaliteli kadrolarından birini kurmamıza rağmen yanlış hoca seçimi nedeniyle çok kötü sonuçlara imza attık. Ama gerek futbolcuların büyük maçları daha çok önemsemesi, gerekse hocanın bu maçlarda kendini daha çok gösterme isteği olması nedeniyle gerçekten çocuklarımıza övünerek anlatacağımız sonuçlar aldık. Galatasaray’ı iki maçta da, hem de toplam yedi gol atarak yendik. Fenerbahçe’yi biri kupa ve biri de lig maçı olmak üzere her iki maçta da toplam altı gol atarak yendik. Beşiktaş’ı Ankara’da yenerek üç puan aldık ve Trabzonspor’la en iyi zamanında hem de Trabzon’da berabere kaldık. Fenerbahçe ile oynanmayan bir maç daha olmasına rağmen İstanbul takımlarından şu ana kadar toplam on iki puan alarak ligde üç büyükler denilen takımlardan en çok puanı alan takım olduk.
Bu hafta da birçok takımın belalısı olan İstanbul B.B.’yi sahasında dört gol atarak iki mislini de kaçırarak tarihi bir farkla yendik. Zaten hafızam beni yanıltmıyor ise İ.B.B takımına lig maçlarında yenilgimiz yok. Bu maça da on eksik ile çıktık ama o kadar geniş ve kaliteli bir kadro olunca takım hiç sırıtmadı. Sakin ve ne istediğini bilen, ayağa top yapan ve kendine güvenerek sahaya çıktığı her hali ile belli olan Ankaragücü golü de erken buldu. İkinci golden sonra İ.B.B iyice dağıldı ve tarihi fark olacak bir skor kaçmış oldu. İnanın maç 10–1 falan bitebilirdi. Bu maçta Turgut çok öne çıktı. Ben daha alındığı zaman Samsunlu dostlarıma sorduğumda, “Forlan gibi çocuk, stili ona çok benziyor ve bileklerine çok hâkim” cevabı almış ve bunu yazılarımda da dile getirmiştim. Bence gerçekten de Turgut kendini biraz daha geliştirdiğinde sanırım milli takımın da vazgeçilmez bir elemanı olacaktır. Bu maçta Bednar’ı da çok beğendim. Hava topu var, sürat var, teknik var, şut var, kondisyon ve güç var, mücadele ve azim var. Yani bir futbolcuda olabilecek her özelliğe sahip. Bu nedenle Turgut kesinlikle takımda kalmalı diye düşünüyorum. Gabriç son haftaların en formda ve yırtıcı ismi… Ümit Özat gittiğinden beri harika top oynuyor, gol atıyor ve attırıyor. Keşke Trabzonspor’dan alınabilse ve takımda kalabilse... Rajnoch, Sapara, Vittek ve Sestak zaten vazgeçilmezlerimiz... Ben bu Slovak-Çek-Hırvat birliğine bayıldım. Bundan sonra takım yabancı futbolcu hakkını bence hep bu bölgenin adamlarından kullanmalıdır.
Fatih Sultan Mehmet, zamanında İstanbul’u fethederek bir çağı kapatıp yeni bir çağın açılmasına önayak olmuştu. Yıllardır süper ligin şampiyonluğunu elinde tutarak adeta Türk futbolunda yeni bir Bizans İmparatorluğu oluşturan İstanbul takımlarından bu şampiyonluğu alabilecek bir takım olabileceğimizi herkese hissettirdik ve bunu da bu sene aldığımız sonuçlar ile gösterdik. İnanıyorum ki Ankaragücü için İstanbul’un fethi çok yakın tarihte gerçekleşecek ve İstanbul sokaklarında Ankaragücü bayrağı sallanacaktır. Herkese iyi haftalar dilerim. Sevgi ile kalın.