Bir sezonu daha sayenizde boşa geçirdik. Amaçsız değildik, ligde kalmayı garantiledik.
Sizi bu kadar uzun süre sportif mücadele ile uğraştıran bu düzeni kınıyoruz !
İşte istediğiniz an geldi. Takımın yarısını satabilirsiniz. Daha sonrada bedavaya yakın fiyata bulduğunuz ümit vadeden gençlerle pazarı yeniden canlandırabilirsiniz.
Büyük maçlarda sadece kendileri için oynayan, diğer maçlarda yatan futbolculara kızmıyoruz. Çünkü sizin arzularınıza paralel bir hareket tarzını benimsemişler. Malum siz hedefe gideni değil para eden futbolcuyu seversiniz. Onlarda hangi vitrinin önü kalabalıksa ona göre sunum yapmaktalar.
Üstelik finale çıkma karşılığında kazanacağınız paranın üçte birini bile prim olarak vermiyorsunuz. Bu durum, sizin tüccarlığınıza da puan kaybettiriyor.
Elbette sizin için kazanılan bir kupanın önemi yoktur. Son kazandığımız kupa sonrasında bendenize kızmıştınız da “Salı günü primleri ben ödeyeceğim, sen bunamı seviniyorsun ?” diye kızmıştınız. O gün anladım ki; taraftar olarak devam etmek sıkıntı getirsede, sizinle aynı yönetimde devam etmek ‘taraftarla göz göze gelememek’ demekti.
Sizde bunu hissettiniz ki; yönetimde Gençlerbirliği taraftarı bırakmadınız. Takım, Fenerbahçeden gol yediğinde, Fenerbahçe yöneticileriyle ‘çak’ yapan Başkanvekili ile uyum içinde devam ettiniz.
Sayın Cavcav siz bizim büyüğümüzsünüz. Hiçbir şey yapmadan geçirdiğiniz 33 yıla yazık değilmi ? İki üç kuşak bu dünyadan başarıya hasret gidecek. Hiç olmazsa yirmili yaşlardaki taraftarlarımıza bir ışık yakın. Alışkanlıklarınızdan vazgeçemeyeceğinizi biliyorum.
Biraz kenara çekilip bizlere sevinç yaşatacak yarışmacı yöneticilere imkan verin.
Bu şekilde, sizde belki sağlığınızda bazı başarıları görme şansı yakalayabilirsiniz.
Belkide bu sefer dua alma ihtimaliniz bile olabilir.
