Aylardır yazılan çizilen ve başarı için yapılması gereken çok basit hamleleri Mesut hocam tecrübesi, karizması ve futbol zekâsı ile erkenden kavrayarak iki hafta içinde beklenen başarıyı sağladı. Ümit Özat’ın sadece kendi başarısı sandığı ve yeteneği olarak gördüğü üç büyükleri yenme meziyetinin de takımın iyi kadrosuna bağlı olduğu gerçeğinin de açığa çıkması bu tezi çürüttü. Bunun yanı sıra taraftar hakkındaki çirkin demeçlerin de ne kadar asılsız olduğu ve Ankaragücü taraftarının ne kadar vefakâr, cefakâr ve fedakâr olduğu, takımın maç içinde mağlup iken bile futbolcusundan ve hocasından desteğini çekmemesinden anlaşıldı. Böylece Özat’ın bir tezinin daha hayal ürünü olduğu ortaya çıktı.
Maç öncesi camianın havası son derece yerinde ve motivasyonu tamdı. Taraftarlar antrenmana gitmiş, sıcak bir ortam sağlanmış, hoca, taraftar ve futbolcu tam bir dayanışma içine girmiş durumdaydı. Bu sıcak ortam maç öncesi de devam etti ve takım yenik durumdayken bile hiçbir olumsuz tezahürat yapılmadı. Sonuçta takımına inanan taraftar futbolcusunu da ateşleyerek galibiyette büyük katkı sahibi oldu.
Maç denk kuvvetlerin mücadelesi şeklinde başladı. Daha maçın başındaki oyun anlayışı ile Ankaragücü’nün en azından bir beraberlik alacağını hissetmiştim ve maçı izlerken arkadaşlarıma eğer hakem saçmalamazsa bu maçı kaybetmeyiz, takımın havası çok iyi dedim. Ki hakem lafı ağzımdan aldı ve bariz ofsayttan golü verdi. İkinci yarıya iyi başlayıp golü bulduk ama bu seferde Pino’nun kendisinin bile inanmadığı mucize golü ile yine geriye düştük. Fakat takımın oyun anlayışına bakılınca yine maça ortak olacağımız belliydi ki zaten takım da önce beraberliğe sonra da galibiyete ulaştı. Mesut hoca takımı oldukça iyi hazırlamıştı; motivasyon ve fizik kondisyon açısından Galatasaray’dan çok daha iyiydik. Özat gibi Sestak ve Sapara’yı 55. dakikada oyundan almayarak oyunda tutması galibiyeti hazırladı. Bu maçta Fatih Tekke’yi ve Serdar’ı hazır bulmadım. Uğur’u istikrarsız gördüm ve Roman’ı çok beğendim. Bence eğer Vittek kalmayacaksa ilk 11’de mutlaka Roman ile başlanmalıdır. Bana göre Fatih ve Serdar oyunda yok gibiydiler ve uzun bir süre eksik oynadık. Güven’in dönmesi, Cerny’nin takıma monte edilmesi ve Vittek ile Roman’ın beraber olması ile bu takım çok can yakar. Haftaya Bursa maçında Uğur cezalı ve yerine yedek oyuncumuz yok. İşte bizim en kötü yerimiz defans ki bunun sorumlusu da El Yasa, Broggi, Koray gibi adamları yollayan Özat efendidir. Seneye defansın da güçlendirilmesi ile ilk 5’e oynayacak bir kadro oluşturulabilir diye düşünüyorum.
Artık taraftar da kendisine çeki düzen verip, tek ses ve tek yürek olup, biletmiş, paraymış başka bir şey düşünmeden tribünde yerini almalı ve tam destek vermelidir. Ama Galatasaray maçından önce yine gişelerde bilet bitti, yine bazı gurupların ellerinde biletler görüldü ve karaborsa satış yapıldı, birçok insan mağdur edildi. Ama bu biletlerin bazı gruplara verildiği, bazı gruplara verilmediği ve yönetimin kendine yeni taraftar profili yaratmaya çalıştığı söylentisi var ki bu gerçekten yeni kavgalara yol açar. Bu yüzden Sayın Gökçek’in de başarı için klasik Ankaragücü taraftarına alışması, güdümlü bir yeni taraftar grubu veya ayrıcalıklı taraftar kitlesi yapmadan her tribüne eşit seviyede yaklaşması gereklidir. Ankaragücü’nün basit oyunlarla kaybedilecek zamanı yoktur. Hazır barış ortamı sağlanmışken yeniden kavgaya da gerek yoktur diye düşünüyorum.
Son iki hafta başarının çok zor olmadığını ve formülünün çok kolay olduğunu da gösterdi bize… T2F11 yani taraftar-teknik direktör-11 tane aslan gibi futbolcu yan yana geldiğinde olay tamam…
