Türkiye’de hiçbir takım bu kadar sıkıntı çekmemiştir…
Yönetici kavgaları, tribün kavgaları, teknik direktör kavgaları, para kavgaları, vs vs…
Hani bir şarkı sözü vardır ya ;
“Hiç bahar yaşamadım” der…
Aynısı işte…
Ankaragücü bu sezon da hiç bahar yaşamadı, hep kış, hep kış !
Kavgalar hiç bitmedi…
Ne yöneticiler rahat çalışabildi, ne teknik direktörler, ne de futbolcular…
Taraftarlar da şöyle rahat bir maç izleyemedi…
Belki de lig sonuna kadar “Hop oturup, hop kalkacaklar” kim bilir ?
İşte bu ortamda bir “Taze kana” ihtiyaç vardı…
Ankaragücü’nü yöneticisinden, taraftarına, futbolcusundan, camiasına kadar “Mesut” edecek birine…
Adı gibi “Mesut” edecek birine…
Mesut Bakkal’a…
Hiç tereddüt etmedi, gelmek için…
Belki de hiç düşünmedi…
Çünkü Ankara’yı biliyordu, Ankaragücü’nü de…
Hedefi bir büyük takımdı, yani Ankaragücü gibi bir büyük…
Hedefine, o gurura ulaştı…
Geriye bir tek şey kaldı…
Camiayı adı gibi “Mesut” etmek…
İşi kolay mı ?
Asla…
Ama inanmak önemli ve inandırmak…
Haydi o zaman Mesut Bakkal…
Toparla şu takımı…
Mutlu et, güldür şu yüzleri…