Artık bu futbolcunun saha içinde yaptıklarını, ağzından çıkanları, yanında olmaya gerek duymadan ekranlardan izliyoruz.
Ey hakemler neden korkuyorsunuz ?
Size bu kişinin dokunulmaz olduğunu telkin edenler mi var ?
Aziz Yıldırım, “sert giren rakip” ten şikayetçi. Hakemler o sert girenide cezalandırsın.
Kendimize karşı işlenen her suçun cezasını ferdi olarak kendimiz kesmeye başlarsak o toplumda düzen kalırmı ?
Hani, hakemlerin hoşgörü standardı bu olsa, Emre adını ağzımıza almayalım ve genel bir düzeltme isteyelim. Durum böyle değilki.
Her futbolcuya rahatça çıkartılan kartlar bu futbolcu için bir türlü cepten çıkmıyor. Sonrada “hakem hata yapar ama kötü niyet yok” tekerlemesi ağızlarda. Peki iyi niyet bunun neresinde ?
Hakem isteyerek hata yaparmı ? Bal gibi yapar. Gençlerbirliği ve İstanbul Belediyespor gibi sesi çıkmayan takımların aleyhine, büyütülmüş kalabalık kulüplerin lehine yapılan hataların kötü bir bedeli olamayacağı gibi sempati toplama avantajı bile mümkündür.
Kendisini kontrol edemeyen sporcuyu birde takımın lideri yapmak ve ona kaptanlık vermekte bize özgü bir olaydır. Guss Hiddink, yardımcısı Oğuz Çetin’in yanlış yönlendirmesi ile Emre’yi kaptan yaptığına bin pişman. Hatta bundan sonra takıma alacağı bile şüpheli.
İşte hocanın Emre için söyledikleri: “Çok iyi futbolcu olabilirsiniz ama eğer hırs, his ve öfke duygularınıza hakim olamıyorsanız o zaman sizin çok iyi futbolculuğunuz bir işe yaramaz. Her defasında hakeme itiraz edilmez !”
Süper ligde her doksan dakikayı tamamlayan bu futbolcu yabancı hakemle ilk devreyi bile tamamlıyamıyor.
Buda bize gösteriyorki; önce bizim hakemlerin kendilerini sorgulaması, sonrada onlara not veren, futbolumuzu yönetenlerin iyi düşünmesi gerekmektedir.