Ümit Ö. Ankaragücü camiası için bir kanser vakası olmuştur ve gitgide de tedavisi olmayacak hale gelip, metastaz yaparak bu bedeni öldürecek hal içindedir. Öyle bir felakettir ki bu başka örneği ve benzeri dünya literatüründe görülmemiştir. Kendi bünyesine bu kadar zarar veren ve kendini kontrolsüz büyüten ve bu kadar saçma sapan yerlere yayılan habis bir tümörden bahsediyoruz. Futbol literatüründe kötü bir örnek olarak yayınlanabilecek bir olgudur, bir sapkın sendromdur Ümit Ö. Tedavi edilebilir ve önlenebilir bir durumda iken önlem alınmadığından veya alınamadığından, tedavi edilmediğinden ya da bünyeden kesilip atılamadığından, bu duruma sessiz kalan ve sadece durumu izleyip suçu taraftara yükleyen yönetim de en az Ümit Ö. kadar suçlu ve sorumludur. Olaylar daha hiç başlamadan, belki de adı ilk defa Ankaragücü ile anıldığında sonumuz felaket olur diye bas bas bağırmamıza rağmen 35 senesini tribüne veren bizler hiç ciddiye alınmadık.
Anadolu’ da, “Daha ötesi yok, bunu da yaptın!”anlamına gelen bir söz vardır; “Artık soğan evleğine s.…n!” derler. Şimdi tek tek sayalım: Daha takımın başına gelir gelmez “Ben bu taraftarı muhatap almam!” dedin. “Beni buradan bir tek Gökçekler gönderir, onlarla geldim onlarla giderim!” dedin. Taraftarın ne insanlığı, ne haysiyeti kaldı; maymun dedin, çapulcu dedin, taraftarın sevdiği ve Ankaragücü ruhu olan, maçı hırs ile oynayıp, maç sonunda da tribünlere gelip, “SARI-LACİVERT, EN BÜYÜK ANKARA!” tezahüratını taraftarlarla yapabilecek bütün futbolcuları gereksiz yere yolladın. Bu da yetmezmiş gibi, yeni gelen futbolculara ve özellikle de yabancılara Ankaragücü taraftarı için bir korku imparatorluğu kurdun. Taraftarları böldün. Gecekondu tribününü bitirmek için oyunlar yaptın. Yönetimi üstümüze kışkırttın. Maçlarda taraftarları tahrik ettin. Hem de o kadar ileri gittin ki gencecik, pırıl pırıl bir üniversite öğrencisi (iki gün önce beraberdik) artık kendini tutamayıp, bu kadar aşağılanmaya dayanamayıp, belki de okulundan olma pahasına kendisini yeşil sahanın içinde buldu. Bence de Ankaragücü için bir Hasan Tahsin olmuştur. Yani sen olayları buralara kadar getirdin Sayın Ümit Ö. Lütfen kimse bana, “Yok artık, sahaya inip hocaya saldırmanın savunulacak biryanı yok!” demesin. O zaman şu soruyu sorarım: Her maç ikinci yarıda Sestak ve Sapara’yı oyundan almak iyi niyetli bir davranış mıdır? Bu takımda Adem, Mehmet Çoğum, Metin Akan oynarken, sen bu ikiliyi oyundan alıyorsan ben bunda art niyet ararım. Özgür Çek’i Sapara’nın yerine alıp 10 dakika sonra çıkarmak nasıl bir anlayıştır? Kaldı ki daha önce de bu futbolcu ile ilgili böyle 3–4 değişiklik oldu. Her hafta en az 7 sakat nasıl olur? Kaç takım maça dördüncü kalecisi ile çıkmıştır? Theo’nun gönderilme sebebi ve gerekçesi nedir? Bu kadar ciğeri, hırsı ve temposu güçlü olan bir futbolcu Rizespor’a niye gönderilir? Sestak ve Sapara’nın ikinci yarı oyundan alındığı her maçı kaybetmiş olmamıza rağmen dün aynı şeyi bir kez daha niye yaptın? Özgür Çek’i madem 10 dakika oynatacaktın, niye yerine başkasını almadın ve değişiklik hakkımızı boşa harcadın? Yoksa bizim bilmediğimiz başka hesaplar mı var? Bu sezon kaleye şut atmadan bitirdiğimiz 4–5 maç var, bunun da mı suçlusu taraftar? Dünkü maçta da kaleye şut çekmedik; hatta bir ara Fatih sağ bek, Serdar stoper oynuyordu.
Sayın Ümit Ö. dünkü maçı Sapara ve Sestak değişimleri ile resmen rakip takıma verdin; oyun içinde değişimler yaparak da buna yardımcı oldun. Bir ara Aydın sağ bekti, ama maçın başında sol bekte görmüştüm kendisini. Ayrıca Özgür Çek’i genç milli sol bek diye bilirim, ama bizde yedek! Sanıyorum sen diyorsun ki, “Ben paramı almazsam takımı bu hale getirir, kötü oynatır ve rezil durumlara sokarım!” Sen sanıyorsun ki, o kazandığımız Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş maçlarını sen aldın. O maçları kendilerine piyasa bulmaya çalışan futbolcular aldı, ama bu maçlar, ne yazık ki sen kötü maniple ettiğin için bu şekilde bitti. Öyle olmasaydı, dün Sapara, “Ümit Özat sorunu bizi etkiliyor!” demezdi. Herkes her şeyin farkında ama başımızdaki yönetim maşallah hiç mi hiç oralı değil. Artık senin bu camia için bir felaket olduğunu, art niyet taşıdığını anlamamak mümkün değil. Her şey ortada… İstediğin zaman, istediğin hamleleri yapıp takımı mağlubiyete veya galibiyete taşıyor ve buradan kendine pay çıkarıyorsun. Bu, bir futbol suçudur! Bu, futbol etiğine uygun olmayan bir davranıştır. Bu, yüz yıllık bir camia ile dalga geçmektir. Sonra da çıkıp pişkin pişkin her maç küfür yediğini söylemen, taraftara küfürden daha aşağılayıcı hakaretlerde bulunman da bir tıbbi sendromdur.
Yönetime ve taraftarlara buradan bir mesajım olacak: Sayın başkan ve yöneticiler, Ümit Özat’ı hala bu görevde tutarsanız, Ankaragücü daha da kötüye gidecektir. Çünkü artık olayda kasıt vardır ve bu camiaya kötülük edilmek istenmektedir. Güzide Ankaragücü kulübü kendi hocası tarafından küme düşürülme aşamasına gelmiştir. Eğer paranız olmadığı için bu adamı gönderemiyorsanız, biz taraftarlar olarak bir hesap açalım; adı da “Ümit Ö. İstifa!” hesabı olsun ve buraya gönüllü olarak para yatırıp size destek olalım. İnanın, kıt kanaat geçindiğimiz maaşlarımızdan, bu hesaba epey para yağacaktır. Ben gerekirse bir ay aç gezecek birçok Ankaragüçlü tanıyorum.
Camiamızın üzerine tam anlamı ile bir karabasan gibi çöken, konuşması, hareketleri ve duruşu ile son derece antipatik bir görünüm sergileyen, içinde bir parça Ankaragücü sevgisi taşımadığı yüzünden belli olan ve artık bu camiadan intikam almak için burada olduğuna inandığımız bu milli felaketi ne olur artık bir an önce parası neyse verin ve gönderin! Yok, siz veremiyorsanız biz para toplayıp gönderelim. Bu Ankara felaketinden, Ümit Ö.’den kurtulalım. Ama hemen!