“Adnan Polat, şimdi bildiğimiz Adnan Polat haline geldi. Hakemin düdüğüne parmağını bastı ve çalmasını engelledi” dedi beğendiğimiz ve hergün NTV Spordan izlediğimiz spor yazarı.
Gaziantepspor’un yüzde yüz penaltısının verilmediği kupa maçında, net skorla galibiyetinin hakem tarafından engellendiği maçtan sonra...
Üstelik maç bitiminde hakemden zarar gören ev sahibi konuşacağına, yine Adnan Polat konuştu ve hakemi beğenmediğini söyledi.
İçinde azıcık adalet kırıntısı kalmış olan medya mensubu bu durumda ne yapar ?
Başarılı bir Anadolu takımının savunmasını üstlenir değilmi ?
Gaziantepspor’un hakkının yendiğinden, Futbol Federasyonu’nun Polat iftiralarına karşı kayıtsız kaldığından, hakemin basiretinin bağlandığından filan bahseder mesela.
Hayır. Adnan Polat’ı alkışlamaktadır Sayın Demirkol.
Maçların devre arasında, koridorlarda hakemlere göz dağı veren Sayın Aziz Yıldırım’ada herhangibir eleştiri getirememektedir aynı yazar.
Sonrada “İstanbul medyası” diye ayırım yapılınca, sanki ırkçılık yapılıyormuş gibi isyan etmektedirler.
Başı kuma gömerek görev yapmak bizde çok alışılmış, verimli bir çalışma sistemidir.
Galatasaray kulübünün başkanı; “ligde birinciyi ve ikinciyi hakemler belirliyor” diyor.
Federasyon suskun. Demekki bu başkan büyük bir ihtimalle haklı !
Peki 50 senedir bu takım devamlı olarak ilk iki içinde yer almıyormu ?
O zaman bu ifade bir suçlamamıdır, yoksa itirafmıdır ?
Kendi şampiyonlukları hakedilmiş, rakiplerinki ise piyangodan çıkmış !
Yıllardır İstanbul takımlarının ev sahibi sıfatıyla nasıl koruma altında oldukları, her maçta sadece hakeme yapılan sert itirazlarda bile gösterilmeyen kartlarla nasıl avantaj sağladıkları gözler önünde cereyan etmektedir.
Üç büyütülmüş kulüp bunun farkındadır ama daha fazlasını istemektedirler.
Bu çifte standart çok az kişi tarafından seslendirilebilmektedir.
İstanbul medyasıda her üçüne birden mavi boncuk dağıtma peşindedir.
Allah İstanbul dışından bu yarışa katılanlara yardım etsin.
Ne kadar kalabalık bir rakibe karşı mücadele vermek zorunda oldukları için...