“Ya ben, ya hiç” diyen eskiler ve yeniler...
Ankaragücü yararına çalışan tek kişi bile yok aralarında.
O bakımdan taraftarın boşu boşuna bölünmesine ve taraf olmasına gerek yoktur. Varsa yoksa egoların tatmin edilmesini ilk planda tutan gruplar vardır karşımızda.
İktidardaki “ben gidersem, futbolcular serbest kalır, takımda küme düşer” tahmin ve temennisini seslendirmekte, muhalifler ise “bunlara kalacağına her türlü rezillik yaşansın” peşinde.
“Melih Gökçek geliyor” dendiğinde bizde aldandık herkes gibi.
11 aydır futbolculara para vermediği gibi 33.7 milyon tl temlik koyduruyor kulübe. Yani bir bakıma esir alıyor bütün camiayı. Ya paşa paşa tekrar seçtireceksin mahdum beyi veya Ankaragücü küme düşecek.
Ama hakkını yemeyelim, bir üçüncü şartı daha var Sayın Başkanın; “Pazartesiye kadar 33.7 milyon tl yi getirin kulübü size vereyim” şeklinde...
Yahu başkan sokakta köfte ekmek yediğin zaman bile önüne hesap getiriyorlar. Özelleştirme yaptığın zaman bile üç gün içinde tahsilatı yapamıyorsun.
Görüldüğü gibi maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.
Dolayısıyla Başkanın belediyeciliğine sözümüz yok ama Ankaragücüne bakışı için söyleyeceğimiz çok şey olacak.
Eskiler kulubü mali çıkmaza sokup enkaz bırakıp gitmiş. Yeniler ise enkaz aldıklarını bile bile hiçbirşey yapmadan bu güne kadar beklemiş, iftihar ettikleri gibi (!) Ankaragücünü küme düşecek noktaya getirmişlerdir. Yani bu film bir ortak yapımdır.
Ankaralı ağlarken Gökçek ailesinde üzüntüden eser yoktur. Diğerleri ise zaten kazandıkları zaferi kutlamaktadırlar.
Bu saatten sonra denenmişleri tekrar denemenin faydası yoktur. Bir kurtarıcı çıkmalı ve üç gün içinde tahsilat yapmak isteyen başkanda alacağını üç yıla yayarak almaya razı olmalıdır.
Devlete düşende; bu güne kadar sadece maaşıyla geçinmeye çalışan genç bir kulüp çalışanının 1.7 milyon tl. yi kulübe nasıl borç verdiğini araştırmaktır. Kenarda en az 10 milyon tl.si olmayan bir kişinin bu bonkörlüğü yapamayacağı kesin olduğuna göre vergi araştırması boyutuda önem kazanmıyormu ?