MHK işini biliyor. Üç büyütülmüşler ne zaman hakemlerden şikayetçi olsa, ortaya bir acemi hakem atarlar, kim etki altına alırsa maçıda alır götürür. Son Beşiktaş maçında olduğu gibi.
İkili mücadelenin dayanıksız adamı Tabata, tam hocasından fırça yemek üzereyken acemi hakem tarafından ödüllendirildi. Bedavadan kazanılan penaltı ilede takımı dirildi.
Sportif başarı ile hiç işi olmayan Sayın Cavcav, zaten müşteri gibi gördüğü üç büyütülmüşler karşısında ‘el pençe divan’ vaziyetinde olduğu için onları kızdıracak girişimlerde bulunamaz.
Usulen maçlardan sonra sitemde bulunup rakibi kutlamayıda ihmal etmez.
Kendi stadındaki görevliler bile misafir takımın emrine giriverir. Top toplayıcı çocukları rakip takımlar idare eder. Anonsçular ev sahibi takımın futbolcularını tanımaz, onları tanıtmak içinde gayret sarfedilmez.
Pankart yasağı sadece Gençlerbirliği taraftarı için geçerlidir. Bu satırların yazarı, yöneticiliği zamanında bir Galatasaray pankartını saatli kale arkasından çıkartmaya çalışmıştı ama Sayın İlhan Cavcav’ı aşamamıştı.
Şimdi kimse bu kişinin Gençlerbirliği haklarını savunmasını beklemesin. Bunu Futbol Federasyonuda, MHK de biliyor. Bizim maçlarımıza Bank Asya maçları kadar önem verilmeyeceğini bilelim ve enerjimizi boşuna harcamayalım.
Erman Toroğlu ne güzel yazmış: “Birilerinin arkasına geçip ‘en büyük sensin’ dersen söyleyecek bir şeyin kalmaz” diyor Sayın Cavcav’a.
‘Kulüpler Birliği’ ni ele geçiren büyütülmüş kulüplerin, Anadoludaki şakşakcıları azalmadığı müddetce Anadolu devrimi olmaz. Ancak 50 senede bir defa Bursaspor mucizesi yaşarız.
Kulüpler Birliği bu dengeyi sağlamak üzere Ankara Kulüpleri liderliğinde kurulmuştu. Çokda faydalı olmuştu. Ama zaman geçtikçe “ müşteri memnuniyeti” amacıyla aynı şahıslar eliyle İstanbul’a teslim edilmiştir. Gerçek aynen böyledir.
Sadece Ankarada değil, bütün Anadolu şehirlerinde, aslen ‘İstanbul Kulübü taraftarı’ olan bu emanetçilerden kurtulmanın yolları aranmalıdır. Yoksa bir 50 sene daha boşa gider.
