Klasspor - Selim Eren - Kim gitsin? yazısı

Site İçi Arama


KİM GİTSİN?

5108 Okunma


Birkaç yıl önce televizyonda bir yarışma programı vardı. Her turun sonunda bir kişi ekipten gönderiliyor ve kalan yarışmacılarla oyuna devam ediliyordu. Hani soruyorlardı yarışmacılara, “Sizce en zayıf halka kim?” diye ve o yarışmacı diskalifiye ediliyordu. Yaşı 40 civarı olanların hatırlayacağı bir yarışma programında ise üç ünlü tiyatrocu bir kelimenin anlamını savunuyor ve hepsi de kendisinin doğru söylediğini iddia ediyor, yarışmacı da gerçeği söyleyen tiyatrocuyu bulmaya çalışıyordu. Ama karşıdaki tiyatrocu olunca yalan mı, gerçek mi, anlamak mümkün olmuyordu.

Eğer çok eskilere giderseniz çadır tiyatrosu, Hacivat ile Karagöz, Pişekâr, dalkavuk vb. oyunlar da tarihimizde seyri hoş eğlenceli bir yer tutar. Ama sanıyorum ki son zamanlarda Ankara’da oynanan tiyatro gibisine rastlamak çok ama çok zor.

Ankara’daki tiyatroda da kim gerçek, kim yalan söylüyor belli değil… Herkes rolünü iyi oynuyor ve oyuncular çok güçlü… Oyunda ana karakter sayısı çok olduğundan seyri ve devamlılığı da o derece tempolu oluyor. Neredeyse hemen hemen hiç sahne değişmeden yeni bir olay çıkıyor ve daha bu olay bitmeden bir başkası başlıyor. Yani anlayacağınız cin gibi bir seyirci kitlesi lazım! Eğer kafası cinliğe (!) çalışmayan bir seyirci grubu varsa olayları anlaması da mümkün olmuyor.

“Ankaragücü Çadır Tiyatrosu!” diyorum ben bu komedi sanatı yapılan mekâna. Daha önce uzun yıllar süren ve Cemal Aydın’ın başrolünü üstlendiği bir meddah oyunu sergilendi ve seyirci dayanamayıp isyan edince oyun gösterimden kaldırıldı. Arkasından kısa süre devam eden bir dönemden sonra adeta bir “çadır tiyatrosu” kuruldu. Herkes birbirine oynuyor, herkes birbirine atıp tutuyor, herkes birbirini suçluyor derken oyun raydan çıktı ve seyirci sonunda isyan etti. Artık şehrimizi terk edip gidin mesajını verdi: Ankara’yı, Ankaragücü’nü artık rahat bırakın; ikircikli sahte oyunlarınızı başka yerde oynayın!

Antep maçını konuşmaya bile değmez. Kaleye bir kez olsun gitmeyi düşünmeyen veya öyle komut alan ve sanırım idman yapmadığı için girdiği her pozisyonda sakatlanan futbolcuları mı, takımı 7 defans elemanı ile çıkaran ve santrforunu bile orta sahada tutan hocayı mı konuşalım?

Konuşulması gereken şunlar: Teknik ekip ve futbolcular 11 aydır para aldı mı almadı mı? Ödeme yapıldı ise bunların ispatı var mı yok mu? Ümit Özat’ın kardeşi takım kaptanını dövdü mü dövmedi mi? Ayhan Atalay doğrucu mu, değil mi? Kulüp başkanı Ahmet Gökçek neyin gerçek olduğuna inanıyor? Bu takımı yönetebilecek mi ve Özat’ın açıklamalarından sonra tavrı ne olacak? Bu kulüpte birileri birilerinden korkuyor mu? Ve bu yüzden mi kimse kimseye karşı gelemiyor veya tavır koyamıyor? Yani herkes birbirine gebe mi?

Sayın başkan taraftara bir son şans verdiğini söylemişti. Bence bu son şansı kendisine vererek önce futbolculara ödemeleri yapmalı, sonra Ümit Özat ile Ayhan Atalay’ın görevine son vermeli ve arkasından taraftarlarla barışarak yoluna devam etmelidir. Bu kendisi için son şanstır ve kullanması gerekir. Geri kalan maçlara da Mesut Bakkal veya Yılmaz Vural ile devam edilebilir.

İşin özetine gelirsek, eski yarışma programındaki gibi sormak lazım şimdi: “Ankaragücü’nün mutluluğu, huzuru ve başarısı için kim gitsin? Ümit Özat mı? Ayhan Atalay mı? Gökçek mi? Yoksa komple Ankaragücü mü? Kararınızı verin Sayın Başkan!

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
SELİM EREN



Yazarın Diğer Yazıları