“Düşünmeden konuşmanın cezası sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır.” (GIBBON)
Akıl insanın en önemli melekesidir. Bu yüzden aklı iyi kullanmak gerekir. Dil ise aklın düşündüğünü ileten bir organımızdır. Dolayısıyla onu da aynı ölçüde güzel kullanmak gerekir. Her ağzınıza geleni düşünmeden konuşursanız daha sonra telafisi olmayan hatalar yaparsınız. İnsanoğlu doğal olarak bazı durumlarda hata yapabilir. Her ne kadar düşünerek konuşmak gerekse de bazen sinirden, öfkeden ve heyecandan çok da tasvip etmediği cümleleri sarf edebilir. Bu yüzden özür en büyük erdemlerden biridir. Aklınız başınıza geldiğinde, dileyeceğiniz bir özür ile bütün kırgınlıkları bitirebilirsiniz. Akıllı, entelektüel ve ince ruhlu insanlar özür dileyerek pek çok başarıya imza atmışlardır. Yapılan hata nedeniyle özür dilememek cahilliktir, geri kalmışlıktır ve karşındakine saygısızlıktır. İşin en kötü ve anlaşılması en zor olan kısmı ise hata yapanın arkasında durup bir de hatalarını savunmak olsa gerek! Bu ise cahillikten de öte art niyet ve yıkıcı bir zihniyetle örtüşür. Tarih hatalarını görmeyen ve hatalarında ısrar eden insanların başarısızlıkları ve yok oluşlarına pek çok kez şahit olmuştur. Özetle aklını ve dilini iyi kullanamıyorsan en azından özür dilemeyi bileceksin.
Konyaspor maçın sonrasında Ankaragücü başkanının yapmış olduğu açıklamaları daha önemli gördüğüm için maçı değerlendirmek yerine, Sayın başkanın açıklamalarına değinmekte fayda var. Geçen hafta teknik direktör bu hafta da kulübün başkanı çıkıp diyor ki, “Taraftar umurumuzda değil ve Ankaragücü’nde taraftarın söz sahibi olduğu dönem artık bitmiştir, Bu bağırıp çağıranlar da menfaatçi, rantçı 2–3 kişinin lafını dinleyen bazı çapulculardır. Bu yüzden siz ne yaparsanız yapın şu felsefedeyiz: it ürür, kervan yürür!” Açıkçası yüz yıllık kulüp, maalesef içler acısı hale gelme durumundadır.
Spor müsabakaları seyir amaçlı yapılır ve besinini taraftardan alır. Modern teknolojinin gelişmesi ve milenyum çağının içinde olmanın etkisiyle taraftarı daha çok olan sporlar daha çok seyredilir ve bu yüzden daha maddi ve manevi destek alır. Bununla ilintili olarak da seyircisi ve taraftarı daha çok ve daha ateşli olan takımlar daha başarılı olurlar. Türkiye için futbol en önemli spor dalı olup, Ankaragücü seyircisi de sayı ve ateşlilik konusunda Türkiye’de damgasını vurmuştur.
Şimdi soruyorum;
* Siz Türkiye’nin en vefalı seyirci gurubuna mı çapulcu dediniz?
* Statta en az 5000 kişi istifa diye bağırırken siz bunu 2–3 kişi olarak mı gördünüz?
* Bu taraftar Ersun Yanal yedi maç üst üste kaybettiğinde bir kez olsun istifa diye bağırdı mı?
* Bu güne kadar hangi hoca taraftarı için umursamıyorum diye demeç verdi?
* Yüzüncü yılda şampiyonluğa oynayan kadro sözünü kim verdi?
* Yaptığınız kadro iyi olabilir ama şampiyonluğa oynayabilecek bir kadro mudur?
* Şampiyonluğa oynayan kadro için Ümit Özat yeterli midir?
* “Ümit Özat ile en iyi başlangıçlardan birini yaptık” diyorsunuz, küme düşme adayı olan Manisa, Kasımpaşa ve Konya’yı yenip Beşiktaş, Trabzon ve Gençlerbirliği’ne gol atamadan yenilmek ve şans eseri bir Kayseri’den beraberlik almak başarı mıdır? Şampiyonluğa oynayan bir takım sözü verdiniz; o zaman Kasımpaşa’yı yenmek başarı mıdır? Karabükspor bizden daha başarılı değil midir?
* Artık Ankaragücü’nde taraftarın devri kapandı diyorsunuz. Sorması ayıp, siz kaç senedir Ankaragüçlüsünüz? Gerçekten Ankaragüçlü müsünüz? Babanız siyaset ile uğraşırken ve siz ilkokulda ödev yaparken biz tribünde “Gururluyuz Güçlüyüz Ankaragüçlüyüz!” diye bağırıyorduk bunu biliyor musunuz?
* Hocanız bizim için, çapulcular umurumda değil demiş. Sayın Ümit Özat Gençlerbirliği’nde ve Fenerbahçe’de oynarken, biz tribünlerde Ankaragücü için bağırıyorduk. Ümit Özat Gençlerbirliği’nde iken, devre arasında Ankaragücü oyuncularına “Ligden düşün, umurumda değil!” diyordu. Bizim, Ümit Özat’ın hiçbir zaman umurunda olmadığımızı bildiğimizi biliyor muydunuz?
* Şimdi niye Ümit Özat istifa diye bağırdığımızı anladınız mı?
* Senelerdir hiçbir başarı görmediğimiz halde tribünleri dolduran, yağmur çamur demeden deplasmana giden ve sevmediği Cemal Aydın’a İzmir’ de saldırıldığında o makama olan saygısından dolayı canı pahasına olaya müdahale eden bir taraftar gurubu olduğumuzu biliyor muydunuz? Çapulcu muyuz, yoksa onurlu muyuz; bunu anlayabildiniz mi?
* Yüzüncü yılında şampiyon yapacağınız takımın yüzüncü yılını kutlamadığınızı biliyor musunuz?
* Bu makama, Cemal Aydın’ı inanılmaz ısrarlı tepkileri ile görevinden istifa etmek zorunda bırakan bu çapulcu dediğiniz taraftar sayesinde geldiğinizi biliyor musunuz?
* Ankaragücü taraftarının hayatta en önemli şeyinin Ankaragücü olduğunu, gerekirse canını bile verebileceğini bilir misiniz?
* Türkiye de birçok hoca böyle bir taraftarı olmasını isterken, siz niye bu taraftarı birbirine kırdırmak istersiniz? Bu durumda yandaş taraftar edinerek siz rantçı olmuyor musunuz?
* Babanız Sayın Melih Gökçek Ankaraspor onursal başkanıyken ve siz de yanındayken dört sene önce Yenikent’te oynadığımız maçta Ankaragücü’ne gol attığınızda tribünlerimize el ve kol hareketleri yaptığınızı gördüğümüzü biliyor musunuz?
* Bütün bunlara rağmen Cemal Aydın’dan kurtulup, hiçbir beklentimiz ve art niyetimiz olmadan sizin gelmenize destek verdiğimizi biliyor muydunuz?
* İçimizde sadece Ankaragücü sevdası olduğunu ve bu sevdaya her kim destek verirse onun yanında olduğumuzu biliyor musunuz?
* Taraftar ile bütünleşme olmadan başarı gelmez. Bunu biliyor musunuz?
* Yanlışın arkasında durmak yanlışla aynı derecede suçtur. Bunu biliyor musunuz?
* Özür dilemek erdemdir. Bunu biliyor musunuz?
Sorulacak sorular ve cevaplar o kadar çok ki saymakla bitmez. Olayın aslı şu: Eldeki kadro oldukça iyi bir kadro ama hocası yetersiz... Bu, yönetimin tercihi olup biz de eleştirebiliriz. Ama bir takımın hocası olmak o insana terbiyesizlik yapma hakkı vermez. Biz bu adam Almanya’da kalpten ölüm döşeğine yattığında sevmediğimiz halde onu umursamış ve üzülmüştük Kendisi ise ekmeğini yediği bir takımın taraftarını umursamadığını söylüyor ve üstüne özür bile dilemiyor. Sayın Ahmet Gökçek de olayı tamamen çarptırarak, istifa seslerini, huzursuzluk isteyen birkaç çapulcuya bağlıyor. Sayın başkan, olay Ümit Özat’ın yetersizliği değildir (kaldı ki bence yetersiz ve bu camiayı sevmiyor); vermiş olduğu demecin seviyesizliğidir. Biz, kendisinden en azından bir özür beklerken, bir de siz çıkıp, “Ankaragücü’nde taraftar devri kapandı. Hocamızın yanındayız. Biz o 1–2 kişiyi biliyoruz” dediniz. Yani hatayı üstlenip bir hata da siz yaptınız. Hocanıza, “Bir basın toplantısı yap ve maç sonrasında gerginlikle maksadımı aşan kelimler söyledim; taraftardan özür dilerim de!” demek dururken ateşe körükle gittiniz.
Açıkça söyleyin o 1–2 kişi dediğiniz kimler?
Gecekondu taraftarına bir soğukluğunuz var mı?
Ankaragücü’nü ve taraftarını seviyor ve başarı için çalışıyorsanız niçin taraftar liderlerini çağırıp, bir araya toplayıp, en azından saha içi bir barış sağlamıyorsunuz?
Bilmediğimiz bir şey varsa ne diye açıklamıyorsunuz?
Hocanız geldiği günden beri ne diye taraftarı sürekli aşağılamaya çalışmaktadır? Alıp veremediği nedir? Taraftar için bir tek güzel ve içten gelen demeci var mıdır?
Bu vefakâr, cefakâr ve başarıya aç büyük taraftara bir özürü çok gördünüz. Allah yolunuzu açık etsin! Bizim yolumuz sizinle kesişmez ve bu şekilde bu kavga bitmez.
NOT: Şu an hiçbir gruba ve derneğe karşı olmadığım gibi Ankaragücü için çalışan her dernek ve grubun da destekçisiyim. Ayrıca Ankaragücü için başarı getirebilecek ve Ankaragücü’ne yakışan her başkan ve hocaya da hiçbir önyargım yoktur.