Ankaragücü eski başkanları sayın Cemal Aydın ile sayın Cengiz Topel Yıldırım, yeniden gün yüzüne çıkmışlar. “Kulüpte işlerin iyi gitmediği” iddiasıyla yönetime yeniden sahip olmak ister gibi görünerek, açıklamalar yapmışlar.
Kulüpte işlerin iyi gitmediğini biz de söylüyoruz. Ancak saha sonuçlarından çok yönetim tarzını ve insani ilişkilerin zayıflığını, Ankara ile kulübünün bağının kopartılmasını, yönetim ile camia arasındaki diyalog eksikliğini vurgulamaya çalışıyoruz. Bu eleştirileri de, kulübün daha iyi olması için yapıyoruz.
Sayın Aydın ve sayın Yıldırım, bu yönetime gölge etmemelidir. Sayın Ahmet Gökçek ve ekibi de başka ihsan istememektedir. Hoş, gölge etseler de, alacakları bir şey, yiyecekleri ekmek kalmadı Ankaragücü’nden.
AYDIN’IN SÖYLEYECEK SÖZÜ OLABİLİR Mİ?
Sayın Aydın’a bir hatırlatma yapmak gerekirse, tam bir yıl önce bu zamanlar kulübü Gökçek ailesine veren ben miydim? “Verdim, vazgeçtim” oyunları nedeniyle adınız CAYDIN’a çıkmadı mı?
Arkasından söylemedik söz bırakmadığınız sayın Melih Gökçek ile bir araya gelip, o sırada yönetiminde bile bulunmadığınız kulübü, bir mal gibi hem de babanızın malıymış gibi sayın Gökçek’e vermediniz mi? Siz vermeseydiniz, kulübü, o günkü üye yapısıyla sizden normal kongrelerde alabilecek Allah’ın bir kulu var mıydı? Bir yıl önce kulübü vermek için elinden geleni yapan sayın Aydın’ın şimdi söyleyecek sözü olabilir mi?
Tüzük değişikliği yaptırarak, kendisini “Onursal başkan” ilan ettirip, görünürde kulüpteki iş ve işlemlerle ilgili hiçbir sorumluluğu bulunmayan ancak “istediği zaman genel kurulu toplama ve kulübe el koyma” yetkisini eline alan sayın Aydın, şimdi çıkmış, oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi ağlıyor! Ancak ne fayda, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti, mal batıya kaydı.
YILDIRIM EMANETÇİ DEĞİL MİYDİ?
Sayın Yıldırım’ın da söyleyecek fazla bir sözü olmasa gerek. Hafızamızı biraz yoklayalım, sayın Yıldırım, 1.5 yıl önce, kulüp başkanlığına, sayın Cemal Aydın tarafından emanetçi olarak getirilmedi mi? “Takım süper ligten düşerse sorumlusu ben olmayayım” düşüncesinin ürünü değil midir sayın Yıldırım’ın başkanlığı?
ALTINPARK’TA NEDEN İTİRAZ ETMEDİNİZ?
Sheraton Oteli’nde yapılan Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu sırasında sayın Aydın’ın sayın Yıldırım’a attığı fırça gün gibi aklımızda.
Sayın Gökçek ile sayın Aydın’ın, “Ankaragücü’nün el değiştirmesine” yönelik anlaşmayı yapıp, el sıkıştıkları günleri de hatırlayalım. Yine çok değil, bir yıl önceydi.
Sayın Gökçek ile sayın Aydın, Altınpark’taki Belediye Evi’nde yapılan görüşmenin ardından anlaşmışlar, gazetecileri de fotoğraf çektirmek ve açıklama yapmak için davet etmişlerdi. Sayın Aydın, kulübü vermişti ancak bu kulübün bir de yönetimi vardı. Eksik olan Ankaragücü yönetimi adına Başkan Yıldırım’ı da çağırdı sayın Aydın. “Mutlaka bekliyorum, sen hele bir gel” denilen sayın Yıldırım, neden çağırıldığını bilmeden Altınpark’a gittiğinde ve ortaya çıkan tabloyu gördüğünde yüzü buruşmuş ancak “Bir dakika, bu kulübün başkanı benim. Kimin malını kime satıyorsunuz?” Buyurun genel kurula” diyememiş, ses çıkartamamıştı. Gönülsüz de olsa, elele fotoğraf çektirmişti. Ogün ses çıkartamayan, karşılaştığı tabloya itiraz edemeyen sayın Yıldırım, bugün “Ankaragücü sahipsiz değil” diye açıklamalar yapıyor.
“ANKARAGÜCÜ SAHİPSİZ DEĞİL”
Evet, Ankaragücü sahipsiz değil. Ankaragücü, bir yıldır Gökçek
ailesinin “babasının malı.” Gökçeklerin, istediklerini yapacak, tapu gibi, 400 kurşun asker üyeleri var. Artık “Onursal başkan” da değişti.
Bir yıl öncesine kadar sayın Cemal Aydın’dan bu kulübü alabilecek kimse yoktu, artık Gökçek ailesinden alabilecek kimse yok.
Sayın Aydın ve sayın Yıldırım da bu gerçeği biliyorlar. “Elimizde süper bir oyuncak vardı. Kendi kendimize yaptığımız hatalarla bu oyuncağı başkasına kaptırdık” diye hayıflandıkları için arada sırada suyu bulandırmaya çalışıyorlar. Ancak bu açıklamaları “hikaye-gazel”den öteye gitmiyor.