Ankaragücü taraftarının başarı için umutla beklediği 100. yılın 2. yarısına da sorunlu girdi.
Gökçek ailesinin yönetimindeki 1 yıla yakın sürede sadece borç ödemeye motive olan ya da öyle görünen Ankaragücü dünkü Trabzonspor maçında 2010-11 sezonunun da sıkıntılı geçeceği sinyallerini verdi.
Tamam son yıllarda Ankaragücü kötü kadrolarla son haftalarda ligde kalmayı başardı.
Ama o yıllarda takım, yönetim, taraftar ve medya birlikteliği ile zorluklar aşıldı. Para, kaliteli futbolcu yoktu. Ama takım ruhu vardı.
Taraftar maç seyircisiz olsa da stadın çevresini doldurup takıma dışarıdan da olsa destek verirdi. Takım otobüsünü karşılar futbolculara moral verirdi.
Trabzonspor maçında ne takımın başında hoca, ne dışarıdan da olsa taraftar desteği ne de moral vardı.
TSYD Kupası'nda görüldü ki Ankaragücü'nde taraftar ikiye bölünmüş... Yönetim de kendisini destekleyen bir gruba desteğini el altında da olsa vermekte sorun görmemişti.
Tamam şimdi ceza nedeniyle taraftar dışarıda... Peki daha sonra neler olacak? Kimse bilmiyor. Eğer birileri çıkıp taraftar arasındaki yönetime destek olma nedeniyle çıkan bölünmeyi önlemez ve yönetim de her gruba eşit yaklaşmazsa Ankaragücü'nün asıl güçlerinin başında gelen taraftardan gerekli desteği alamadığı gibi köstek olmasının da önüne geçemez.
Maça gelirse... "Ankaragücü Trabzonspor'un pas yapmasını seyretti" diyebiliriz. Çünkü Trabzonspor topu, Ankaragücü ise ayaklarını koşturdu.
Yattara ve Umut'un girmesi ile de maç çözüldü.
İlk yarıda doğru dürüst pozisyon bulumayan bordo mavililer Yattara ile oyunu rakip sahaya yıkıp istediğini çok rahat aldı.
Ankaragücü ise uzaktan şutla rakip kaleyi yokladı ama top bir türlü hedefi bulmadı. Meye ile yakalanan iki pozisyon ise maçın kırılma noktası oldu.
Tamam Ankaragücü'nün eksikleri mazeret olabilir... Ama önce takım olmak ve Ankaragücü taraftarının desteği şart.