Klasspor - Ziya Adnan - Anlattıkça gerçek olmaz masallar... yazısı

Site İçi Arama


ANLATTIKÇA GERÇEK OLMAZ MASALLAR...

6444 Okunma


Uzaklardan...

“Anlattıkça gerçek olmaz masallar, siz ne kadar inanmış olsanız da...”

Geçen hafta oynanan Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında, İsviçre’nin bebeleri “Young Boys” karşısında darmadağın Fenerbahçe’yi izlerken bir kez daha düşündüm Murathan Mungan’ın o müthiş cümlesinin hatırlattığı o eski masalı.

“Kimileri de yüklenemeyecekleri ya da sürdüremeyecekleri masalları yaşamaya kalkışır...”

Hani şu Young Boys’un inanmadığı Türk masalı... Kendimi bildim bileli, Edirne’den Van’a yurdun dört bir yanında anlatılan, anlatıldıkça gerçek olacağına inandırıldığımız bu masalla büyüdü ülkem çocukları. O masal ta başından futbol nesillerini esir aldı ama asla gerçek olmadı. Tıpkı Kaf Dağının ardındaki “Anka Kuşu” misali… Olsa olsa, Türk’ün Türk’e propagandasıydı! En fazlasından, hükmü yalnızca bayrağımızın dalgalandığı topraklar üzerinde geçen, paranoyak bir aşk masalı…

Ama anlattıkça gerçek olmaz masallar, siz ne kadar inanmış olsanız da...

***

O maçtan sonra Aykut Kocaman’ı dinliyorum, “Fenerbahçe mutlaka değişecek!” diyor. Oysa değişmesi gereken, ülkenin futbola bakış açısı, topyekûn… Koca bir ülkeyi, tek şehirden ibaret sayan hastalıklı bakış açısı, değişmesi gereken. Futbolu yönetenler, takımları yönetemeyenler, başkanlar, spor medyası, televizyon kanalları, naklen yayın hakları, havuz, üç büyükler yalanı, figüranlar, boş statlar, velhasıl futbola dair tutunduğumuz herşey değişmesi gereken.

Sadece Fenerbahçe’yi değiştirmek yetmez!

Nicedir futbolun beşiğinde, küçük büyük ayrımı gözetmeden her takımın trıbünlerinin tıka basa dolduğuna şahit olmuş bir futbolsever olarak nacizane gözlemim budur. Başarının yolu rekabetten geçer. Başarının yolu güçlü bir ligden, tıka basa dolu statlardan, güçlü Anadolu’dan geçer.

Daha önce de yazmıştım: Onca fakirliğin, onca kabullenmişliğin, onca ezilmişliğin, onca küçük olmayı hepten kabul etmişlerin arasında kolaydır “büyük” olmak! Mesele büyük olduğuna inanmayanları büyüklüğüne ikna etmektir. Edirne’den ötede ayakta kalmaktır. Mesele “Young Boys”lar karşısında çuvallamamaktır.

Üç büyükler (!) vasat ligimizde genelde iyi de oynasalar kazanırlar, kötü de... Yenseler de yenilseler de hep onlar manşetlerdedir, diğerleri yokmuşcasına. Önemli olan gazetelerin daha çok satması, spor sayfalarının daha çok okunması, bol “geyikli” futbol programlarının daha çok izlenmesidir. Bu uğurda her masal mübahtır, kandırılmış futbol çocuklarına...

Hani o meşhur Kemal Sunal filmindeki gibi… Cılız ve zayıf birinin, güçlü, kuvvetli, yumruklarını değil ülkede, Avrupa’da sayacak hiç kimsenin olmadığına, onların bir vuruşta dağları deviren bir babayiğit olduğuna inanmıştır futbolsever. Muhtemel en büyük Türk yalanı!

Ama anlattıkça gerçek olmaz masallar, siz ne kadar inanmış olsanız da...

***

Velhasıl kendi çöplüklerinde genelde tıkırında gider, mutlu mesut oynarlar üzerlerine yapıştırılmış “büyük” rolünü… Ancak işin başka bir boyutu vardır, her hikâyede olduğu gibi…

Küçüklerin içinde büyük olmak kolaydır ama gerçek büyüklerin içinde her an mümkündür belalı bir gecenin çıkıp gelivermesi... İşin bir de Avrupa boyutu vardır; o arenalarda belalı geceler denk gelir bizim büyüklerimize. Ah o belalı geceler!

O belalı gecelerde, tıpkı geçen akşam olduğu gibi sonuç genelde hüsran olur bizimkilere. Hep erken turlarda havlu atarlar büyükler arenasına, büyük olmayanlara karşı bile. Ne harcadıkları milyonlarca dolarlar, ne gazetelere sezon başı verdikleri iddialı demeçler, ne de yaşı kemale ermiş, Avrupa futbolunda “son kullanım tarihini” çoktan geçmiş Avrupa patentli oyuncular yetmez onları üst turlara taşımaya. Kendi liginde şampiyonluğu kıl payı kaçırmış bir takımın, ilk ön elemede toz duman olması ligimizin kalitesini gösterir. İşte orada biter yalan, her ne kadar görmek istemeseniz de...

Ahlar, vahlar, şanssızlık nidaları ile geçer tatsız zamanlar. Ama geçer. Sonra... Sonra tekrar döneriz kendi yalanımıza. Bıraktığımız yerden devam ederiz her belalı gecenin sabahında.

Nasılsa az bir zaman sonra kendi ligimiz başlayacaktır, adının başına dandikten bir “Süper” sıfatını eklediğimiz. Şimdi kendi çöplüğümüzde ötecektir borumuz. Gazeteler üç büyüklerimizi yazacaktır sayfa sayfa. Spor programlarının baş tacı, ekranların kralı olacaktır, ayda bilmem kaç liraya…

Nasılsa “Büyükler” masalına alışmıştır futbolsever!

Nasılsa Türk futbolunda aslolan İstanbul masalıdır!

Kısa bir zamanda unutulur hezimetler ve bir daha ki tekinsiz geceye kadar yaşarız masalımızı.

O maçtan sonra Aykut Kocaman’ı dinliyorum, “Fenerbahçe mutlaka değişecek!” diyor. Oysa değişmesi gereken, ülkenin futbola bakış açısıdır, topyekûn.

Zira anlattıkça gerçek olmaz masallar, siz ne kadar inanmış olsanız da...

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.