Hentbol Federasyonu eski yönetiminin aldığı kararla 19 Nisan 2010’da yapılan Olağanüstü Genel Kurul ile değişen Federasyon Başkanı’nın ardından Hentbol Federasyonuna ait kirli dosyalar bir bir gazete manşetlerini süslemeye başladı.
İlk olarak seçim sürecine hile karıştırılması, evrakta sahtecilikle toplanan başkan adaylık imzalarının çürütülmesi, Federasyon memurlarının Adana’da yapılan Avrupa Şampiyonası Grup Eleme Müsabakaları esnasında sabaha kadar yaptığı seks partisinin ortaya çıkması, bir yönetim yönetim kurulu üyesinin kendi kredi kartı ile kendisinin yönetici olduğu maçlarda yüksek meblağlarda bilerek ve isteyerek bahis oynayarak iddia oyunlarında şike yapması, memurlar hakkında hırsızlık, darp ve benzeri gibi ceza davası ve soruşturmalarının birbiri ardına patlak vermesi Hentbol Federasyonu’nda yaşananları gözler önüne serdi.
İşin ilginç olan tarafı ise ne savcılık ne de bakanlık tarafından bu şahısların hakkında işlem yapılmamış, dosyaları paspas altı edilmiş, memurlar ne seçim sürecinde ne de sonrasında görevden uzaklaştırılmamış, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu’na yapılan hırsızlık ihbarlarına rağmen memurların görevlerine devam etmesine izin verilmiştir..
Bundan 15 gün önce, Yüzme Federasyonu Başkanı Ahmet Mahzar BOZDOĞAN’IN daha göreve gelir gelmez adının karıştığı rüşvet olayının gazetelere tam sayfa manşet olduğunu ve rüşveti veren firmanın adı ve detaylarını yazmıştım. Haberin üzerine gidilmemiş, her zaman ki gibi paspas altı edilmiş, ne firma ne de başkan hakkında bir satır yazı yazılmamıştır.
Şimdi olayın patlak verdiği yer yine Hentbol.. Hentbol Federasyonu Eski Başkanı Tarık Cengiz, meşhur 14’lü yönetim kurulunun bir takım işlerine taş koymuş, 31 Temmuz 2010 tarihli Milliyet Gazetesi’nde Cemal Ersen’in yazısında bahsettiği şike olayına adı karışan yöneticinin gitmesini onaylamış, ancak Tarık Cengiz 14 imzalı demokratik savaşı “Demokratik olmayan yollardan” kaybetmiş ve başkanlık koltuğunu Bilal Eyüboğlu’na devretmiştir.
Önce Yüzme Federasyonu ile başlayıp Hentbol Federasyonu ile devam eden bu kirlilik abidesi işlerin henüz ne kadarı açıklandı yada hangi federasyonun “Kirli” dosyaları açıklandı bilinmez. Ancak bu kadar suç, bu kadar delil ortada iken neden bu devletin bir tane savcısı gazeteleri okuyup ta soruşturma açmaz, neden Sn. Faruk Özak o bakan koltuğunda oturur ya da neden spor bu kadar “Kirli” iken;
Boğazımıza kadar pisliğe batmışken şarkı söylemeye çalışıyoruz anlamış değilim..
Yorum sizlerin..
