Klasspor - Ziya Adnan - İki Şehirden Futbol Manzaraları yazısı

Site İçi Arama


İKİ ŞEHİRDEN FUTBOL MANZARALARI

5761 Okunma


İngiliz yazar Samuel Johnson, “Londra’dan sıkılan biri hayattan sıkılmış demektir,” cümlesiye anlatır, bir zamanlar sömürgelerine ithafen üzerinde güneşin batmadığı imparatorluğun görkemli başkentini. 2007 sayımında sekiz milyona yaklaşan nüfusu ile Avrupa’nın en kalabalık, en kozmopolit şehirlerindendir. Dört mevsimin birbirine karıştığı iklimi, tarihi dokusu, mimarisi, köprüleri, parkları, müzeleri, katedralleri, tiyatroları, pubları, eğlence merkezleri, kırmızı otobüsleri, siyah taksileri, dünyanın en eski metrosu, buram buram tarih kokan daracık sokakları, ortasından geçen Thames nehri ile büyüleyen şehirdir. Güneşli bir günde Hyde Park’ın yeşilidir, senenin en son ve güzel gülüşüdür hüzünlü sonbaharı. Tıpkı güzel bir kadına nafile bir tutkuyla aşık olmak gibidir Londra, bir kez sevdiniz mi büyüsü esir alır, uzaklaşınca özlersiniz.

Futbolseverler için ayrı bir mabettir Londra. Geçtiğimiz sezon, dünya futbolunun vitrini Premier Ligde, beş takımla temsil edilmiştir. Bu sezon ligi ilk dört arasında bitiren takımlardan üçünün Londra takımları arasından çıkması ve gelecek sezon Şampiyonlar Liginde bu takımların boy gösterecek olması, başkentin Avrupa futbolundaki yerini gösterir.

Londra’nın en eski profesyonel futbol kulübü olmasına rağmen, diğerlerine göre daha mütevazı duran Fulham FC’nin köklü tarihinde ilk kez bu sezon UEFA Kupası finalinde yer alması da yabana atılmamalıdır. 25700 kapasiteli Craven Cottage Stadı’nı her maçta doldurur Fulham sevdalıları, kapı komşuları “Zenginler Kulübü” Chelsea’ye inatla.

Sezonu şampiyon olarak kapatan Chelsea, oynadığı hücum futbolu ile ayrı bir keyif verdi taraftarlarına. Sezon boyunca 103 gol atarak yeni bir rekora imza atan Batı Londra takımı, maçlarını 41872 kapasiteli Stamford Bridge Stadı’nda oynarken, bu sezon evinde oynadığı maçlardaki taraftar ortalaması 41423…

Bu sezon Arsenal’ın evinde oynadığı maçlarda, 60000 kapasiteli Emirates Stadı 1.7 milyon taraftara ev sahipliği yaptı. Premier Ligi üçüncü sırada bitiren Kuzey Londra takımı 2005 senesinden beri kupa kazanamamış olsa da, takımın sevdalıları her maçta doldurdu tribünleri. Arsene Wenger’in gençlerini izlemek bir sezon daha keyif verdi futbol sevdalılarına. 44000 kombine biletli taraftara sahip kulübün kombine biletine sahip olabilmek için yaklaşık sekiz sene kadar beklemek gerektiği gerçeği, takıma duyulan sevgiyi anlatır.

Premier Ligin kuruluşundan bu yana Arsenal’ın gölgesinde kalmış diğer bir Kuzey Londra takımı Tottenham, bir sezon daha ligi Arsenal’ın altında bitirimiş olsa da, gelecek sezon tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligine katilacak olması renk kattı Ada futboluna.

West Ham United, İngiltere futbolunun akademisi… Rio Ferdinand, Frank Lampard, Joe Cole, Michael Carrick, Glen Johnson… Onların ortak özelliği futbola Doğu Londra takımında başlamış olmaları… Geçtiğimiz sezon küme düşmektan son haftalarda kurtulan “Hammers” (Çekiçler) maçlarını 35303 kapasiteli Upton Park Stadı’nda oynamaktadır.

İzlenme oranı bizim “Kurşunlu” Süper Ligimize fark atan Premier Ligin bir alt ligi “Championship”de geçtiğimiz sezon iki takımla temsil edildi Londra futbolu. Maddi sorunları yüzünden sezon ortasında on puanı silinen Crystal Palace küme düşmekten son maçta kurtulurken, kuruluşu 1882 senesine dayanan Queens Park Rangers (QPR) orta sıralarda tamamladı sezonu. Her maçta, 19100 kapasiteli Loftus Road Stadı’nı dolduran Batı Londra takımı sevdalıları bir sezon daha uzak kalacaklar Premier Ligden ama mutlaka yine dolduracaklar tribünleri...

***

Ve diğer bir Başkent: Ankara…

Doğup, büyüdüğüm, okullarında okuduğum, sokaklarını arşınladığım, nice dostlukları eskittiğim bahtsız şehrim… Gereksiz alt-üst geçitleri, sakil bir Arap şehrini andıran yapay fıskiyeleri, şehrin ortasından geçen otobanı, mantar misali biten birbirinin kopyası ruhsuz alışveriş merkezleri ile geçmişine ağıt yakan unutulmuş şehrim… Şimdi eski günlerinden geriye kalan sadece “Gökçek enkazı”! Artık ne Akün Sineması, ne Çağdaş Sahne, ne Kuğulu Park, ne de bir zamanlar alımlı bayanların, şık beylerin yürüdüğü Atatürk Bulvarı!

Şimdi sadece eskinin kırıntıları... Şairin mısralarında ki gibi..

“O iyi insanlar, o güzel atlara binip gitmişlerdi çoktan...

Şimdi biz hatırladığımız baharlardan solmuş çiçekler toplayacaktık ömrümüze.”

Ankara, Avrupa futbolunda birinci liginden şampiyon çıkartamamış tek Başkent...

Geçtiğimiz sezon “Kurşunlu” Süper Ligimizde iki “buçuk” takımla temsil edildi Ankara. Sonu başlangıcı kadar hızlı takımı, haris bir belediye başkanının ellerinde silinip gitti, tıpkı kaybedilmiş bir kimlik gibi. Unutuldu, sanki hiç yokmuş gibi, hiç olmamış gibi.

Adını şehrinden alan en eski takımının mazisi yüz yıllık… Her ne kadar kötü yönetilmeye bağlı olarak son sezonlarda sürekli küme düşme kâbusu yaşasa da, geçmişte esmiş kükremiş, iki kez Türkiye Kupasını kazanmış, Türk futbolunu Avrupa’da temsil etmiş, nice yıldızları ülke futboluna kazandırmış köklü, ulu bir çınar... Nice Ankaralının çocukluk, gençlik yılları onun gölgesinde geçmiş, Kızılay’dan, Ulus’a, Cebeci’den, Tunalı’ya renkleri evlerimizi süslemiş, nice Ankaralı onu kendi şehrinin takımı olduğu için sevmiş. Bir kupa finalini izlemek için Ankara’dan, Bolu’ya konvoy olmuş insanlar. O, sahaya çıkınca yer gök inlermiş. Şehir dediğin tribünden sevilirmiş.

Sonra...

Sonra her şey gibi o da geldiğimiz çağın pespaye görüntüsünde zamana ve paraya yenik düştü. Canı sıkılmasın diye biricik oğluna “Championship Manager” oyununu alan paralı bir babayı hatırlatan hazin hikayesinden geriye, sadece adı, renkleri ve ruhunu yitirmiş toplama bir takım kaldı.

Diğer Ankara takımı Cumhuriyet ile yaşıt… Türk futbolunun fabrikası… Yakın geçmişte adını futbolun beşiği İngiltere’den, Portekiz’e kadar tüm Avrupa’ya duyurdu. Gün geldi, Türk futbolunun haramilerine kafa tuttu, gün geldi zirveye oynadı. Daha âdil bir düzende şampiyon olması işten bile değildi ama olmadı. Şimdilerde çok yaşlanmış, başarıyı sadece “dolu kasa” olarak yorumlayan, şampiyonluğa asla inanmamış, “Padişah” sıfatlı tacir bir başkanın dar çerçevesinde, neredeyse boş tribünler önünde.

***

Kaderleri farklı iki şehir bilirim, iki başkent… Birinin statları dolar taşar maç günleri. Babalarının ellerinden tutmuş küçük çocukların gülümseyen yüzleri yansır ekranlara. Kombine biletlerine sahip olabilmek için senelerce beklemek gerekir. Statları ev sahipliği yapar futbol şölenlerine. Futbola dair güzel hikayeler yazılır.

Diğerine bakarken uzaklardan, içiniz acır. Zira yeniktir zamana...

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.