2009-2010 sezonuna ait bütün maçlar futbolseverlerin gözleri önünde oynandı ve bitti.
Bursaspor’un açık ara haftalar önce şampiyonluğunu ilan etmesi gerekirdi.
Hakem eyyamlarından Bursaspor puanları kaybetti. Kaleci talihsizliklerinden (!) rakibi puanları topladı.
Diyarbakırspor- Bursaspor maçını, yan hakemin yaralanması ile tatil edebilen hakem otoritesi,
Fenerbahçe- Galatasaray maçından önceki aynı eyleme kayıtsız kaldı. Oysa maçın başlatılmaması ve ev sahibinin hükmen yenik sayılması genel kuraldı.
Fenerbahçenin Ankaragücünü 3-2 yendiği maçta; 90. dakikada Özer Hurmacı’nın kalenin içinden çıkardığı nizami golü yan hakem göremedi. Oysa Hurmacı zaten kalenin içindeydi ve yan hakeme bile ihtiyaç yoktu pozisyonu görmek için...
İşte bu sebeplerden dolayı, son maçlardan sonra ortaya çıkan sonuç, ‘ilahi adalet’ olarak açıklanabilir.
Trabzonspor’un delikanlı gibi mücadele ortaya koyması ve sağlam durup talihsizliğe (!) kurban gitmemesi övgüye değerdi.
Ertuğrul Sağlam işini iyi yaparken, kendisinden 4-5 kat daha fazla bütçelerle takımlarını süründüren hocalarada ders vermiştir.
Maç oynanmadan kazanılamayacağı halde, Bağdat caddesindeki kutlamalar öğle saatlerinde başlamıştı.
İstanbulun malum üçlüsü ile oynadığı 6 maçtan 13 puan çıkartmakla, başarısının hiçde tesadüfi olmadığını göstermiştir Bursaspor...
Ankaragücü yönetiminin bu öyküden dersler çıkartıp, devam eden 100.yılı iyi programlamaları gerekir.
Sayın İlhan Cavcav’a söz işlemediği için o yine ticarete devam edecek. En büyük dileğimiz ondan sonraki döneme Gençlerbirliğinin sağ salim erişmesine duacı olmaktır.
Demekki iyi bir hoca seçip, işinede karışmayınca mütevazi sayılabilecek kadrolarla iş yapılabiliyormuş.
Bursaspora kutlu olsun, taraftarı bıktıran duayenlerede kapak olsun.
Site İçi Arama
