Oynayan bilir, büyük hatalara çok açık bir oyun futbol... Leo Franco'nun Fenerbahçe maçında yediği hatalı gol sonrası, Galatasaray tribünleri tarafından ıslıklanması ve protesto edilmesi bu haftanın en üzücü görüntüleriydi şüphesiz... Sahaya çıkanların yapamadıklarında ya da yanlış yaptıklarında bir tribünde tepkisi vermek, yuhalamak, oyuncuları böylesine utandırmak, çok büyük bir saygısızlık... Son zamanlarda bizim statlarımızda iyice sıklaşan bu hastalıklı tribün tepkisi, yalnızca yapılan fahiş hatalarda değil, istenen oyun ortaya konulmadığında bile hortlayabiliyor. Franco’nun yediği hatalı golü atan Fernebahçeli Selçuk da, defalarca kendi tribünleri tarafından aynı muameleye maruz kalmıştı.
“Oyuncu yuhalama” biraz da endüstriyel futbolun sonucu… Artık sahada camialarla özdeşlemiş oyucuların yerine, profesyonel futbolcular var. Futbolcu “profesyonelleştikçe” yani kazandığı para arttıkça, tribünlerde de “o kadar para alıyorsun, oynasana lan!!!” diye haykıran, oyuncunun aldığı para karşılığında hata yapmaması gerektiğini ya da bulduğu pozisyonu atması gerektiğini düşünen taraftar sayısı artıyor. Taraftarlar ile oyuncular arasında duygusal bağ kurulamaz oldu. Onlar için hemen hepsi “paralı asker”… Aldıkları para artınca, insanlıktan çıktıkları, “hata yapamaz” oldukları hastalıklı düşüncesi, taraftarları daha fazla sarıyor. Dönemin futbolcuları da buna çabuk ayak uydurdu, durumu onlar da kabullenmiş durumda. Onlar da aynı kültürü sahiplenmişler. Bizim daha küçük olduğumuz yaşlarda, futbolcular takımları simgelerdi. Önce bir futbolcuyu sevip, onun oynadığı takımı tutmaya başlayan nice tanıdığım vardır. Küçüklüğümde Ulvili, Gökhanlı, Recepli, Kadirli Beşiktaş savunmasının en az 4-5 sene hiç bozulmadan beraber oynadığını hatırlıyorum. O zamanlar bu kadronun oyuncularından bir tanesi, çok çok büyük bir hata yapsa dahi, tribünlerce ıslıklan(a)mazdı. Gerçek emekçi, takım gönüllüsü olarak görülürlerdi… Recep’in Malmö maçında Rövaşata ile kendi kalesine attığı gol ve buna benzer bir dolu sakarlığı yirmi yıldır konuşulur, ama sorun tek bir “Recep sevmeyen” Beşiktaşlı bulamazsınız. Bu türün son örneklerinden Bülent Korkmaz, 2000 UEFA Kupası Yarı Finali’nde İstanbul’da oynanan Leeds maçında, ayağının altından top kaçırıp Galatasaray kalesinde pozisyon oluşmasına neden olmuştu. Maçı beraber izlediğim Galatasaraylı arkadaşımın kızgın bir şekilde söylediği “Bülent olmasa çok küfür ederdim” sözleri, endüstriyel futbola geçiş dönemini açıklıyor olmalı…
Premier Lig’de çok para alan futbolcu ile taraftar arasındaki gerilim çok daha yumuşak bir geçişle aşılıyor. İngiltere’de futbolcular daha büyük paralar kazanıyorlar ama İngilizlerin bu oyuna karşı duydukları hayranlık uyandırıcı saygı, futbolculara da saygı duymayı gerektiriyor. Ada’da da futbolcular medya, ve taraftar forumları tarafından sert biçimde eleştiriyorlar ama, tribünler hala son derece sağduyulu. Yıllardır ligden düşen takımların, kendi taraftarlarınca nasıl uğurlandığı örneklerini izliyoruz. Bu hafta yediği hatalı gol ile Franco’nun durumunda olan bir kaleci daha vardı, Arsenalli Almunia… Galatarasay – Fenerbahçe derbisinin hemen bir gün öncesinde, Premier Lig’de Arsenal, güçlü Birmingham deplasmanındaydı. Arsenal şampiyonluk yolundaki rakipleri Manchester'ın 2, Chelsea'nin 1 puan gerisinde çıktı mücadeleye… Ligin bitmesine yedi hafta kala, hataya ve puan kaybına hiç tahammülü yoktu Londra temsilcisinin, mutlaka kazanmalılardı. Tahmin edildiği gibi çok zor geçen maçın 81. dakikasında Nasri’nin golüyle öne de geçmişler, galibiyete bir hayli yaklaşmışlardı. En son Eylül ayında kendi sahasında kaybeden Birmingham City’i, deplasmanda yenmek üzerelerdi… Maçta 90+1 oynanırken, hatanın telafisinin olamayacağı bir anda, Birmingham’ın ceza sahasına doldurduğu topu uzaklaştırmak isteyen Arsenalli Bacary Sagna’nın vuruşunda, top Kevin Phillips’e çarptı ve Arsenal kalesine yöneldi. Arsenal kalecisi Almunia süzülerek gelen topu, inanılmaz bir hatayla kendi kalesine tokatladı ve takımı adına hayati öneme sahip iki puanın Birmingham deplasmanında yitirilmesine neden oldu. O dakikaya kadar Franco ile aynı kaderi paylaşan Almunia, büyük hatasına rağmen, tribündeki On bin kadar Arsenalli tarafından yuhalanmadı ve utandırılmadı.
Futbol sevmek biraz da sahada bu oyunu oynayanları sevmekle, kendinizi onların yerine koyabilmekle ilgilidir. Rakip futbolcu yuhalamak taktiksel bir tribün hareketidir ve oyunun içinde vardır, olmalıdır. Ama siz siz olun, yaptığı hata ile zaten takım arkadaşlarına karşı mahcup olmuş futbolcunuzu yuhalamayın… Kızın, bağırın, çağırın ama, bunu toplu bir hareket dönüştürüp duyurmaya ve O’nu daha fazla utandırmaya kalkışmayın. Kendi oyuncunuza bu saygısızlığı yapmayın, yaptırmayın!!!