Basketboldan çok anlamam, futbol kadar da sevmem. Ama Türk Telekomspor’u severim. Ankara takımı olduğu için severim, İstanbul oligarşisine son yıllarda yapılan en büyük baş kaldırının öncüsü olduğu için severim. Futbol tribünlerinde artık göremediğim Amigo Hüsnü’yü bana basketbol tribünlerinde gösterdiği için severim. Ankaragüçlüsünü, Gençlerbirliklisini bir araya getirip omur omuza bağırttığı için severim. Bizim yıllardır Gençlerbirliği yöneticilerinden beklediğimiz Ankara vurgusunu tam kafamızdan geçtiği gibi yaptıkları için severim.
Türk Telekomu severim. Ankara’da alışveriş merkezlerinde geçen sosyal hayatı spor salonlarına taşımayı başardığı, 5000 kişiye maçı seyrettirebilirken 5000 kişiyi de en azından oraya kadar getirttiği için severim.
Ama şu an Türk Telekomspor yönetimine kızgınım. İlerleyen haftalarda Türk Telekomspor’un yönetim tarzını araştırıp bak bu şehrin bir parçası olduğunu insanlara gösterdiğin zaman Ankara’lı seni yalnız bırakmaz demek istiyordum Gençlerbirliği yöneticilerine. Hiç Ankara’lı maça gelmiyor diye ağlamayın bakın Türk Telekomspor nasıl insanları maça getiriyor demek istiyordum. Ama duygusal davranmışım. Yanılmışım. Şu saate kadar Galatasaray ile birleşme dedikodularına bir cevap gelmediğine göre Türk Telekomspor yöneticilerinin yaptıkları açıklamalar duygusal değil tamamen profesyonel demeçlermiş. Amacı Ankara’lı sporseverleri maçlara çekebilmek için planlanmış açıklamalarmış. Şampiyonluk Kupasını kazanmak Türk Telekom A.Ş için değerli imiş. Ankara’ya şampiyonluğu getirmenin hiçbir önemi yokmuş. Son 1 yılda Türk Telekomspor yöneticilerinin açıklamalarını hafızamdan geçirirken bir taraftan da bir şarkı mırıldanıyorum. Hani verdiğin sözler hani yeminler nerde ezgileri içinde….
Ankara’nın nesi meşhur’du Ersin abi……..