Ankaragücü-Galatasaray maçını izlerken Diyarbakır, Manisa, Antalya, Gençlerbirliği, Bursaspor, İstanbul Belediye maçlarının hepsini üst üste koydum ve aynı şablon çıktı. Orta sahayı geçmeyen bir takım... Yan pas ve geri pas yapan, galibiyete inanmamış, maç bitse de gitsek diyen insanlar topluluğu… Son dört maçta kaleye çekilen şut yok sayılır. Takımda belli bir oyun düzeni ve kurgu deseniz o da yok. Hocaların arasında uyum ve oyuna müdahale zaten neredeyse sıfır… Yönetim, takım, taraftar arasında iletişim o da sıfıra yakın... Takımın başında bulunan Ümit Özat zaten hocalık kariyeri olmadan gelen bir insan… Her şeye rağmen diyoruz ki belki sahaya sürülen ilk 11 normal düzende çıkarılır mı acaba? O da hayal kırıklığı... Her maç 11 benzemez ile oynarsanız, 11 maçın da her biri birbirine benzer. Yani hiçbir şey oynayamazsınız.
Merak ediyorum; acaba bu takımın yönetiminde, teknik heyetinde acaba hiç mi futboldan anlayan adam yok? Hadi Ümit Özat bu işi bilmiyor; Lemerre de pasifize edilmiş diyelim. Ama bu yönetimde futboldan anlayan bir kişi de mi yok? Sayın Melih Gökçek, oğlu Ahmet Gökçek bildiğim kadarı ile futbolu bilirler. Nasıl olur da bu takımda sağ bek El yasa ve sol bek Broggi oynamaz? Buna nasıl müdahale edilmez? Bunu görmek için futbol bilmeye gerek bile yok. Broggi’nin kariyeri bellidir. Arjantin 1. liginde sol tarafı iyi kullanan bir futbolcu olduğu her sitede yazıyor zaten. Ayrıca sağ ayaklı bir adamdan niye sol bek yaratılmak ve Cihan’dan yine ilk kez niye sol bek yapılmak istenir? Bakın şimdi: Özgür Çek, Broggi, Umut Sözkesen, Aydın, Murat Duruer, İlkem... Bunların hepsi sol bek... Bizim maçlara bakın; Cihan, El Yasa ve Koray solda deneniyor. Komik değil mi, 6 tane mevkisinin adamı varken mevkisi olmayan adamları denemek? Geremi bu takımda ne oynadı? Sadece orta saha ile kale çizgisi arasında yan pas ve geri pas yaptı ve Galatasaray maçında da rakibin golünü hazırladı. Bu adamı her maç 90 dakika oynatmak cinayettir. Sayın Ümit Özat ile arkadaşlık ilişkisi olabilir belki ama burası okey masası değil Ankaragücü Kulübü! Eğer birbirlerini seviyorlarsa dışarıda buluşur, hasret giderirler.
Bu takım Ceyhun’un Kasımpaşa maçında kadro dışı bırakıldığı maçtan beri göze hoş gelen futbol oynamıyor. Bu takım Barbaroslar, Semaviler, Emre Aygünler olmadığından beri rakibi ısırmıyor. Bu takım El Yasa ve Serkan kaptanlık pazubandı takmadığı müddetçe Ankaragücü’nü temsil etmiyor. En önemlisi Asaş stadında oynadığından beri Ankaragücü taraftarını da yansıtmıyor. Yani lafın özeti, bu takım içi boşaltılmış bir Ankaragücü olup, sarı-lacivert forma giydirilmiş bir Ankaraspor olma yolundadır. Ayrıca Ümit Özat’ın demeç verirkenki tavrı, konuşma biçimi ve taraftar ile alay etmesi bu camianın daha önce başına hiç gelmemiş bir olaydır. Son derece laubali, alaycı ve kaba tavırlar içindedir. Bir an önce taraftardan özür dilemelidir.
Son olarak “Bu takımın ideal kadrosu ve oyun düzeni ne olmalı?” sorusunun cevabını vermek gerekirse:
Serkan- El Yasa- Hanefi- Raynoh- Broggi- Sapara- Hürriyet- Rothen- Vassell ve Vittek.
Ankaragücü, bundan sonraki maçlarda beraberlik için değil, galibiyet için saldıran bir takım olarak oynamalıdır. Ama her maç ideal kadro ile oynayarak istikrar sağlamalıdır. Asla 11 benzemez ile değil!