Galatasaray, bu sezon, Süper Lig’te 25 maç oynadı. Birçoğunu ben de televizyondan izledim. Hiçbir maçta, rakip takımın, Ankaragücü kadar aciz kaldığını görmedim. Bir takım, Galatasaray ile oynarken bir tek pozisyona giremez mi? Ya da rakip kaleye bir tek şut atmaz mı? Maalesef, Ankaragücü bir tek pozisyona giremedi, bir tek şut atamadı. Yarım bir pozisyon var, o da kovulmak istenen Vassel’in büyük çabası sayesinde.
Henüz 4. dakikada Jo, golü attığında, Ankaragücü kale sahasının (ceza sahası değil) 7 futbolcu var. Hepsi seyrediyor, Jo aradan gelip topa vuruyor. 37. dakikada, Keita, yıka yıka gidiyor, golü atıyor. Fiili teknik direktör sayın Ümit Özat’a sormak lazım, “Gol yememeyi öğrendi dediğiniz takım, bu golleri yer mi?” Ankaragücü futbolcuları, ne sahaya yerleşmeyi biliyor ne de adam tutmayı.
EĞER ONURSAL BAŞKANI DOĞRU ANLADIYSAM
LİG TV yayında, maçın 93. dakikasında, protokol tribününde oturan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Ankaragücü Onursal Başkanı sayın Melih Gökçek ile oğlu, Ankaragücü Başkanı sayın Ahmet Gökçek’i gösterdi. Her ikisi de maç bitse de gitsek havasında.
Baba Gökçek, oturduğu yerde, elini, aşağıdan yukarı doğru öylesine sallıyor. Ben niyet okuyucu değilim ancak sayın Gökçek’i tanıyanlar, bu hareketin, “Kov gitsin”, “Yolla gitsin” anlamına geldiğini iyi bilir.
Kim için yaptığını bilmiyorum ancak birilerinin kulüpten kovulma zamanı geldi demektir. İnşallah, bu teknik kadroyu getiren ve yabancı futbolcuları transfer edenler yollanır kulüpten. “Bu kadar parayı Mamak çöplüğüne gömmemize neden oldunuz. Bizi rezil ettiniz” diyerek, bir daha da kulübün kapısından girmemek üzere yollanır inşallah transferleri gerçekleştirenler. Ancak, bu transferleri bizzat gerçekleştiren Ahmet Başkan ise ne yapmalı? O zaman, “Ben başkanlığını yap. Kulübü yönet, transfer işlerine karışma” diye kulağı çekilmeli.
BENCE DE BİRAN ÖNCE KOVUN, GİTSİN
Evet, sayın Onursal Başkan, bence de bunları kovun, gitsin. Ankaragücü’nde büyük çaplı bir temizliğe ihtiyaç var. İşe de, kulüpte görev yapan idari kadrodan başlamalı, teknik kadro ve yabancı futbolcularla devam etmeli.
Nasılsa, Ankaraspor’dan sonra Diyarbakırspor da ligten düşürülüyor. Eh, Denizli’nin kurtarması da zor. Kalan maçların tamamına yerli futbolcularla çıkılsa bile elbette birkaç puan daha alınır. Yani bu yıl ligte kaldı gibi görülüyor Ankaragücü.
“100. YILDA ŞAMPİYONLUK” YALAN OLDU
O nedenle kovun gitsin. Kovun ama nasılsa ligte kaldık diye de boş oturmayın. Gelecek yılın takımını oluşturmak için işe şimdiden başlayın.
Başlayın ki, “100. yılda şampiyonluk” söylemi nasılsa büyük bir yalandan öteye geçmeyecek, Sivas’ın geçen yıl, Bursaspor’un bu yıl yaşattığı heyecanlardan vazgeçtim, Kayseri, Eskişehir, Antalya, İstanbul Büyükşehir, hiç olmazsa Kasımpaşa kadar iyi futbol oynayan, sonuç alan bir takım olalım. Olalım ki, gelecek yıl da “Ligte nasıl kalırız?” diye kurdeşen dökmeyelim.
BUNLAR FUTBOLA “YABANCILAR”
Ara transfer döneminde yapılan ve 20 milyon Euro’ya yakın para harcanan transferleri eleştirmiştim. Ankaragücü yönetiminin yaptığı transferlere karşı benim yorumumu içeren, 30 Ocak tarihli yazımda, “Bunlar mı ‘Büyük’ Ankaragücü’nün Dünya çapında yıldızları” diye sormuştum.
Transferlerin “Gereksiz” olduğunu iddia etmiştim. Ben bu iddiayı ortaya koyarken, “uyum lazım” falan diyenler vardı. Futbolcu dediğiniz sahadaki duruşundan, yürüyüşünden ve koşusundan belli olur. Galatasaray maçında bir kez daha görüldü ki, Ankaragücü’nün transferleri, ikinci lig falan ayarında, futbola “yabancı” futbolcular.
Uzun söze gerek yok; çok para harcamak doğru transfer ve başarı anlamına gelmiyor. Hatta çok para, çoğunlukla yanlış transfer sonucunu doğuruyor. Parası az ama dayanışması fazla “takımlar” başarıya daha yakın duruyor.
