Artık birilerinin İlhan Cavcav'a sahip çıkma devri geldi de geçiyor...
Gençlerbirliği'nden umudu kestik. Bari Türkiye'nin en çok başkanlık yapan ve kulübe heykeli dikilen İlhan Cavcav'ın kurtarılması gerekiyor.
Nerden çıktı demeyin..
Çünkü İlhan Cavcav yangında kurtarılacaklar listesinini başında yer alıyor...
Alın size nedenler...
Kulübün menajeri Berzilya'ya gidiyor. Takımı 1.5 milyon dolar zarara sokarken (!) yakalıyor. Ancak Cavcav yıllardır yine onunla çalışmak zorunda kalıyor.
Altyapı takımı olarak kurulun Hacettepe Süper Lig'e çıkıyor. Herkesin gıpta ettiği kulüp 2 sezon sonra düşüyor. Cavcav suçu basına atıyor. "Basın yüzünden hocayı değiştiremedik" ondan düştük diyor.
Cavcav, "Yedi oyuncu transfer ettik. Yedisinin de menajeri aynı. Başarısızlığı bu getirdi" dedi ama hala aynı menajerler kulüpte cirit atıyor. Cem Onuk'un odasından çıkmıyorlar.
Kurt başkan "En güvendiğim insan kulübün 650 bin lirasını götürmüş" dedi ama ortada ne suç duyurusu var ne de paranın ödendiğine dair açıklama... Sanki Gençlerbirliği'nin kasası babasından kendisine miras kaldı. Eğer bir savcı çıkıp bu lafın peşine düşerse hem Cavcav yanar hem de o yönetici... Çünkü Gençlerbirliği kamu yararına bir dernek...
O zaman ne yapmak gerek İlhan Cavcav'a sahip çıkmak gerek...
Yoksa düzgün bir savcıya rastlarsa başına iş açacak.
Gençlerbirliği sahipsiz
Gençlerbirliği'nin sahipsiz olduğu Trabzonspor maçında bir kez daha ortaya çıktı. Lehine verilmeyen penaltı, ofsayttan yenen gol (Atılan gol de ofsayt)... Maç sonrasında kimsenin sesi çıkmıyor.
Ne ortada yönetici var ne de menajer... Zaten kulübün menajeri sadece transferlerde var. 8 ay ya futbolcu bakmak için gezi de ya da başka işler peşinde... Takımın hakkı yenmiş kimin umurunda.
Sanal Basın Sözcüsü salı günü bir açıklama yapar... O da bir internet sitesine servis edilir. Orada da izlemediği maçın teknik yorumu vardır. Ne diyelim, birileri İlhan Cavcav'a sahip çıkarken birileri de Gençlerbirliği'ne sahip çıksa bari...
Ankaragücü ruhu
Ankaragücü'nde işlerin doğru gitmediği her geçen gün su yüzüne çıkıyor.
Ahmet Gökçek yönetimi ile ruhunu kaybeden ve Yenikent'e gitmesi ile gücünü kaybedip Ankaraspor olan Ankaragücü'nde taraftarlar arasındaki çatlak ta her geçen gün büyüyor.
Ankaragücü'nün en etkili grupları maç sonunda "Ankaragücü ruhunu geri istiyoruz" diye bağırıyor.
Geçen hafta "Burası evimiz Yenikent'e gitmeyiz" seslenişine kulak tıkayan Ahmet Gökçek, maç sonunda taraftarlarla tartışmaya başlıyor.
Sonra lafı bazı isimlerin Ankaragüçlü olmadığından dem vuruyor.
Yani taraftarın bazı merkezlerden kışkırtıldığından dem vuruyor.
Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım... Silahla yaşayan silahla ölür.
Biraz hafızamızı yoklayalım. Cemal Aydın da taraftar aleyhinde bağırınca taraftarın bazı merkezlerden kışkırtıldığını söylüyordu.
Ne diyelim bu duruş Ankaragücü ruhu olsa gerek...
Ama Ankaragücü ruhu protokol tribünün değil sahaya lazım.
Tribündeki ruh inşallah bir gün sahaya iner de biz de izleriz...
Son sözümüz... 19 Mayıs Stadı hem Ankaragücü'nün hem de Gençlerbirliği'nin evidir... Çünkü en büyük başarılarını burada yaşamıştır.
Yenikent ise... Hani kiralık ev arayan ve ev kiralarının pahalılığından şikayet eden birine arkadaşı "Çok ucuza bir ev var. Sana tutalım" der. Ev arayanın yüzü gülmeye başlar... Hem de 3 oda bir salon üstüne kombili, jakuzili... Üstüne üstlük kendi aradığının 4'te bir fiyatına...
Ama biraz sonra küfürler havada uçuşur. Çünkü ev Erzurum'da ya da o na yakın bir yerdedir.... İşte o ev Yenikent ASAŞ Stadı'dır.
