Futbolda zaman hırsızlığı yapmanın en kolay yolu: sakatlık numarası ile oyunun kesmek. İşin raconu gereği, bir futbolcu yerdeyken top dışarı atılır. Bu kural kesindir. Zaman zaman yerde yatan futbolcunun samimiyetine inanmayıp, topu dışarı atmamakta direten futbolcular çıkabilir, onlar da genelde saha içinde oluşan mahalle baskısına karşı çok direnemezler. Hemen her futbolcunun yeri geldiğinde tempoyu düşürmek ya da zamandan çalmak için başvurduğu bir hinliktir sakatlık numarası. Sağlık görevlilerin sahaya gelişi, acılar içinde kıvranan(!) oyuncunun sedye ile kenara götürülmesi, atışın kullanılması, topun iadesi derken, hem süreden hatırı sayılır bir zaman çalınmış, hem de baskı kurmuş rakibin dikkati dağıtılmış olur. Vakitten çalmak isteyen taraf biraz da yüzsüzse eğer, yaşanılan sakatlıklar son bulmaz. Oyunculardan biri kalkar diğeri yatar… Ayağına kramp girenler, bileğini burkanlar, adalesi atanlar bitmez. Futbolun yerini tiyatro alır. Hele bir de acılar içinde sedye üzerinde çıkan futbolcunun, anında iyileşip ok gibi sahaya dönüşü yok mudur? En hoşgörülü taraftarı bile çileden çıkarır, hatta gaddarlaştırır…
İngiltere’de “Fair Play”in hor kullanılmaması için alınmış örnek bir karar var. Futbolcu, her ne sebepten yerde yatarsa yatsın, oyunu durdurmak tamamen hakemin takdirine kalmış… Hakem yerdeki oyuncunun sakatlığını acilen müdahale edilmesi gerekecek kadar ciddi görüyorsa, oyunu durdurabiliyor. Aksi durumda yerdeki futbolcu oyunun durmasını bekliyor. Oyun hakem tarafından durdurulmadığı halde, topu dışarı atmanın cezası da sarı kart. Tartışmasız haklı bir kural ama geçtiğimiz cumartesi günü oynanan, hafta sonunun tek Premier Ligi maçı Manchester United – Hull City mücadelesinde, hakem Steve Bennett, kalecisi Myhill ile çarpışarak kale önünde yerde kalan ve bu nedenle ofsaydı da bozan Dawson’a aldırış etmeyince, izleyenlerin canını sıkan bir gol ortaya çıktı. Manchester’ın Hull City karşısında aldığı 4-0lık galibiyetin bütün gollerini atan Rooney, takımı 1-0 üstünken unutulmaz bir “fair play” dersi vermek yerine, yerdeki oyuncunun ofsaydı bozmasından da yararlanarak golü atınca futbolseverin “ahını aldı”. Rooney bu pozisyondan sonra birbirinden güzel iki gol daha atsa da, maçın tadını kaçırmıştı bir kere…
Premier Lig’de geçtiğimiz Çarşamba ise iki maç oynandı. Arsenal ile Bolton bir hafta içinde ikinci kez karşılaştılar. Bu kez iyi başlayan Bolton iki farklı öne geçmesine rağmen, Arsenal’in temposuna ayak uyduramayıp dört yedi. Diğer maçta ise Liverpool geride kalan kabus haftanın acısını Tottenham’dan çıkardı. Dirk Kuyt ile gelen iki gol ile Londra ekibini 2-0 yendiler. Dirk Kuyt’ın ilk golünde Aquilani’nin sakatlık pahasına yaptığı servis görülmeye değerdi. Zor topu bin bir fedakârlıkla önüne indirdikten sonra, verdiği basit pas ile Tottenham savunmasının ters yakalanmasını sağladı. Kuyt’ın bitirici vuruşu ise “akıl dolu plase” cinsindendi.
Premier Lig’de puan durumu kafa karıştırıyor. Yoğun programa, FA Cup ve kar tatilleri nedeniyle oynanmayan maçlar da eklenince, ligde lider de sonuncu da tam olarak belli değil… Lider Manchester 23 maçta 50, ikinci Arsenal 22 maçta 48, üçüncü Chelsea 21 maçta 48 puan toplamış durumdalar. Puan durumu bilmece gibi, kim daha avantajlı anlamak güç… Bir tarafta toplanmış puanlar, öte yanda oynanmamış maçlar var. Alt taraf da aynı dertten muzdarip… Son iki sıradaki Portsmouth ve Bolton rakiplerinden en az bir maç eksik oynamışlar. Eksik maçla altta olanlar puan durumunun “puan” sütununa, fazla maçla üstte olanlar ise “maç sayısı” sütununa bakıp hayıflanıyor. Kimsenin önünü net olarak göremediği bir kriz ortamı bu… Böyle durumlarda en iyisi hesabı kitabı bir yana bırakıp, puanları toplamaya bakmak.
İngiltere’de hafta sonu FA Cup heyecanı ile geçti. Manchester ve Liverpool’dan sonra Arsenal de Stoke City’e yenilip kupa dışında kaldı… Birinci Lig ekibi Leeds zor rakiplere rağmen kupa inadını sürdürüyor. Manchester’ı eledikten sonra, Tottenham’a karşı deplasmanda 2-2’lik beraberlik alarak mücadeleyi Elland Road’a taşımayı başardılar. 90. Dakikada attıkları penaltı golü sonrası, penaltının atıldığı kalenin arkasındaki taraftarlarının sevinci görülmeye değerdi. Alt liglerde oynayan takımların Premier Lig ekiplerini eleyerek sürpriz yapması bir FA Cup geleneğidir. Bu sene bu geleneği Leeds ve Reading başarıyla sürdürüyor. Reading hafta sonu Burnley’i eledi ve kupa yolunda ikinci kez Premier Lig ekibini eledi. Önceki kurbanları güçlü Liverpool’du.
Alt liglerden çıkan ekiplerin kupada başarılı olması, bir zamanlar bizde de görülürdü. “Kupa Beyi Ankaragücü” zamanında ikinci ligden kupaya uzanmayı başarmıştı. Kupayı kazanamasa da, 1999-2000 sezonunda Fenerbahçe’yi eleyen Pendikspor ise şüphesiz bu branşın en havalısı… Kupa heyecanı para karşılığı satılıp, statü bol maçlı bir hale dönüştürülünce, sürprizler de sona erdi. Artık güçlü takımlara servis edilen, 2 maç eleminasyonlu, güçlülerin öylesine oynadığı saçma sapan ligli bir kupamız var. Hayrını görelim!