Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav zaman zaman öyle itiraflarda bulunuyor ki herkesin ağzı açık kalıyor.
İtiraflar beynin kontrolünden geçmeyince kurt başkan hep zor durumda kalıyor.
Son yaptığı itiraf da yılların başkanını zor duruma düşürmesi gerekiyordu ama kimseden ses çıkmayınca iş kaynayıp gitti.
Türkiye Cumhuriyeti'nin savcıları işi atlayıp gitti.
Ne demişti İlhan Cavcav?
Aynen şöyle:
Ama öyle bir zamandayız ki; kime güveneceğini şaşırıyorsun. İsmi lazım değil, 20 yıllık can ciğer bir dostum. Kulübün bir işini vermişiz. Bir zaman sonra 'getir hesapları' dedim. 'Bana güvenmiyor musun' dedi. 'Getir dedim' güvenmesem, iş vermem. Bir baktım 650 milyar götürmüş.
Peki sonrası ne olmuş...
Bilen bilir... Gençlerbirliği bir çok kulüp gibi Bakanlar Kurulu kararı ile kamu yararına dernekler arasındadır. Dernek ile kamu yararına dernek arasında çok fark vardır. Kamu yararına derneklerin bazı ayrıcalıkları vardır. Ama bunun karşılığında dernek ile ilgili kanun ve yönetmelikler de çok sıkıdır.
Cavcav 650 milyarın biri tarafından götürüldüğünü söylüyor. Peki Cavcav bu parayı tahsil edip yerine koymuş mu? Yoksa cebinden ödemiş mi? Her ikisi de olmadıysa savcılığa suç duyurusunda bulunmuş mu?
Sanmıyorum...
Cavcav'ın verdiği ismi ben çok iyi tahmin ediyorum. Ama İlhan Cavcav o ismi açıklamadığı sürece ben de o ismi yazmam..
Ama şunu biliyorum. O kişiyi o işin başına getirirken kulübe yıllarını vermiş eski bir yöneticinin kızı orada çalışıyordu. İşin başında niyeti anlayınca gidip İlhan Cavcav'a her şeyi anlattı. Ama İlhan Cavcav ona inanmadı ve başına bu işler geldi. 3-4 yıl önceden olayların buraya geleceğini gören o çalışan o gün bastı istifayı gitti. Pisliğe bulaşmak istemedi.
O kişi tarafından dolandırılan bir şahıs Cavcav'a mektup yazıp Gençlerbirliği'nin adını kullanıp kendisini dolandırdığını yazmıştı. Cavca'ın cavabı ise "Sizin ticari işinize karışmam" olmuştu.
Şimdi Cavcav dizini dövüyor ama iş işten geçtikten sonra...
Sonra da herkesi güvenilmez ilan ediyor...
Bilmiyorum onlar ne düşünüyor ama ben Gençlerbirliği yönetim kuruluna üzülüyorum...
Böyle hakareti biri bana yapsa kavga çıkarırım sanırım...
KYS (Klasspor'u yalanlama sorumlusu)
Son aylarda derdimiz büyük. Biz yazıyoruz. birleri yalanlıyor. Ama haberlerin çoğu doğru çıkıyor. KYS ise yalanlamak için yeni haberler yazmamızı bekliyor.
Tabi Ankaragücü'nün bu bulanık ortamında doğru habere ulaşmak oldukça zor.
Halbu ki tam 3 tane basın sözcüleri var. Avni Kavlak, Faruk Mangırcı ve Hüseyin Kocabıyık gibi usta gazeteciler bu işi üstlenmiş. Ama bilgi kirliliği sürüyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Birinin 'ak' dediğine biri 'kara' diyor...
Açıklamaları bir satırını değiştirmeden koyup "Kim yalan söylüyor?" diyoruz.
Sonra ortalık karışıyor.
Taraftarlığı bırakıp gazeteciliğe soyunanlar bizi saygısızlıkla şuçluyor.
Bizim işimiz gazetecilik... Saygıyı da saygısızlığı da iyi biliriz.
Bize saygı öğretmeye çalışanlar mensup oldukları camianın başkanına ana avrat küfür edilirken neredeydi acaba... Yoksa kendileri de mi küfür ediyordu?
Cemal Aydın iyidir, kötüdür... Kaldı ki medya içinde Cemal Aydın'a daha başkan olmadan muhalefet eden ve aynı kararlılığı yıllarca sürdüren biriyim. Ama " Mezarda annemin kemikleri sızlıyor" sözünü söylemesinin nedeni ben değilim...
Bilmem anlatabildim mi?