Klasspor - - Hatalardan ders çıkarmak.. yazısı

Site İçi Arama


HATALARDAN DERS ÇIKARMAK..

1645 Okunma

2007-2008 sezonu, Türk Telekom tarihinin en başarılı sezonu oldu dersek yanlış söylemiş olmayız sanırım. Türkiye Kupası'nı 36 yıl aradan sonra Ankara'ya getirmek, şampiyonlukta iddialı Galatasaray CafeCrwon ve Beşiktaş ColaTurka'yı eleyerek gelen bir play-off finali.. Avrupa'da ise şanssız bir eşleşme sonucu kaybedilen Son 8 şansı.. Hele hele bunları, sene başında takımın üzerine kurulması planlanan yıldız oyuncu Micheal Wright'ın sezon boyu süren sakatlığına rağmen yapmış olmak, daha büyük alkışı hakeden bir başarı.

Gelin hep beraber geçtiğimiz sezon takımda yapılan yanlışları ortaya koymaya çalışalım ve gelecek sezon için yapılması gerekenleri bu eksiler üzerinden konuşalım

Sezon başında aslında kadroya bakıldığında her pozisyonda bir kadro çeşitliliği görülüyordu. Tutku ve El-Amin kaliteli ama farklı özelliklerde oyun kuruculardı. Bekir, Haluk, Muratcan, Barış ve Mutlu forvet pozisyonunda ortalamanın üzerinde isimlerdi. Bunların yanına ise önceki sezon takımı her kulvarda sırtlayan Dudley'nin yanına transfer edilen Micheal Wright, Christopher Williams ve Adem Ören ile beraber, Telekom sezon öncesi en iddialı takımlar listesinde zirveye oturmuştu. Fakat Wright'ın beklenmeyen sakatlığı her şeyi altüst etti. Yenilen basketten sonra bile Wright ile zorlanan hızlı hücumlar, yerini hücumda daha az alternatife ve savunmada pota altı sertliği konusunda bir düşüşe yol açtı. Burada belki eleştirilecek ilk nokta, bu sakatlık sonrası ilk tercih olarak emektar Jurkovic'in getirilmesi oldu. Telekom ile geçmişte oldukça başarılı maçlar çıkaran Jurkovic hem yaşının getirdiği zorluklar hem de uzun zamandır sahalardan uzak olması sebebiyle takıma çok fazla katkı sağlayamadı ve içeriden değil de dışarıdan oynamayı seven karakterde bir oyuncu olması sebebiyle, pota altı savunma sertliğine de fazla katkı veremedi. Bu yüzden Lang gibi bir transferin daha erken yapılması, hem onun Rusya'daki maçlara daha hazır olarak çıkmasına ve dolayısıyla Son 8 hedefinin yakalanmasına, hem de belki de normal sezon liderliğine yardımcı olurdu. Tabi sezon ortasında kaliteli transfer yapmanın ne kadar zor olduğunu düşünürsek, imkanlar dahilinde eleştirmek ve bu konuda çok fazla acımasız olmamak gerekiyor.

İkinci eleştiri ise eldeki geniş kadro derinliğini uygun rotasyon ile kullanamama sorunu. Aslında bu sorun, elinde El-Amin gibi bir yıldıza sahip olan her takımın ortak sorunu niteliğinde. Fakat ne yazık ki, Chris ve Dudley hariç istikrarlı bir ekstra skorer çıkaramamak özellikle pota altı savunması kuvvetli olan takımlara karşı büyük sorun yarattı. Bunun en önemli örneğini ise final serisinde Fenerbahçe Ülker'e karşı yaşadı Telekom. Sezon içerisinde bu tamamlayıcı oyunculara fazla şans ve insiyatif vermemek, belki de şampiyonluğu kaybettirdi. Sürekli bir oyuncunun üzerinden oynamak hem rakip savunmanın işini kolaylaştırdı, hem de oyun içinde diğer oyuncularda kopmalar yaşanmasına sebep oldu. Örneğin Muratcan'ın final serisinin 3. maçında Solomon'a yaptığı savunma ya da Barış'ın İstanbul'daki Galatasaray maçında gösterdiği üstün performans, belki de o maçların kazanılmasında El-Amin'in katkılarından daha önemliydi.

Bununla beraber takımın diğer önemli yapısal problemi ise kendini savunmada gösterdi. Ne yazık ki sezon boyunca, çok nadir maçlar haricinde, Telekom savunması yeterli sertlik seviyesine ulaşamadı. Halbuki Telekom gibi hızlı hücumu seven bir takım için savunmada sert ve aktif olmak, hücumdaki işleri de aynı oranda kolaylaştıracaktı. Ne yazık ki sene boyunca bir savunma kimliği kazandırılamadı takıma. Hücumda kötü olunan günlerde, maçların savunmada kazanılabileceğini gösteremedi Telekom bu sezon. Özellikle pota altında yeterli sertliğin olmaması ve fizik olarak da yetersiz kalınması, önemli maçlarda hep sorun oldu.

Bu eleştiriler, sezonun kötü geçtiği anlamına gelmemeli. Fakat eğer Telekom, TBL ve Avrupa'da istikrarlı şekilde zirveye oynayan bir takım olmak istiyorsa, hem rotasyona katabileceği yerli oyuncularla geniş bir kadro kurmalı hem de savunma konstrasyonunu takımın öncelikli kimliklerinden biri haline getirmeli. Efes Pilsen'in yıllar boyu Avrupa'da savunması ile varolduğunu, bu sene ise savunmayı sevmeyen yabancı oyuncularla beraber nasıl bir çöküş yaşadığını hepimiz gördük. Eğer kıvılcım gibi başarılar yerine, Ankara'nın adını istikrarlı şekilde duyurmaya kararlıysa Telekom teknik ve idari yönetimi, hem kadro yapısı hem de takım kimliği olarak savaşçı ve savunmacı bir takım oluşturmalılar. Ve Telekom taraftarları da unutmamalı ki zirveye ulaşmak bir gelenk işidir. İstikrarlı şekilde yatırım yapmayı, mücadele etmeyi ve tek kişilik bir takım olmaktansa gerçekten "takım" olabilmeyi gerektirir. Bu yüzden kaçan şampiyonluğa Ukrayna'ya geri dönen El-Amin'e üzülmemeliler. Zaten Telekom yönetimi de Serkan Erdoğan ve Asım Pars transferleri ile doğru yolda olduklarını gösterdiler.
Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
6
Kumanturk
17 Haziran 200802:47
İnşallah Telekom basketten elini çekmez çünkü telekom çekilirse Ankara da basketbol maçlarına seyirci gitmez....
5
delicevat
13 Haziran 200801:54
ya allah bismillah bye bye el amin
4
nephila
13 Haziran 200801:41
aslında ben de her ne kadar el-amini izlemekten keyif alsam da, takımın geri kalanını oynatamadığı için ona kızanlardandım. zaten savunması da bir hayli yumuşak kalıyor. bence zirvede oynamayı öğrendikten sonra telekom 1-2 sene içinde daha büyük başarılar gelecek..
3
caner
13 Haziran 200800:34
bu ülkede kimse haddini bilmiyor. Kupa kazanmış, takımı final oynamış bir ekipte en çok süreyle onayan basketbolcuyu eleştirmek ancak böyle kişilerin işi olabilir. O nedenle düşünerek eleştiri yapılmalı ve herkes haddini bilmeli.
2
anti tutku
12 Haziran 200810:45
bırakın başarıyı falan adam kandırmayın fb seride dalga geçti ya hele şu tutku denen vatandaş nasıl oynuyo nasıl sporcu bunun oynadığı basketbolu çocuk oynar be o laubali pas atmalar falan bide milli takımmış çağırılmamış gülüyorum be ercümen hoca sana
1
serdar uluer
12 Haziran 200810:14
Teşekkürler Erdem. Ellerine sağlık. Sizleri yanımızda görmek ve önerilerinizi öğrenmek, bizlere ışık tutacak.