Klasspor - - En büyük A.Güçlü Veli baba mekanın cennet olsun yazısı

Site İçi Arama


EN BÜYÜK A.GÜÇLÜ VELİ BABA MEKANIN CENNET OLSUN

2559 Okunma


Geçen hafta, “Veli baba, haydi maça gidelim” başlıklı bir yazı hazırlamış ve “Veli Baba, biran önce sağlığına kavuşup, ayağa kalksan da, birlikte Ankaragücü maçına gitsek” diye bitirmiştim. Ancak, Ankaragücü ile ilgili “nefes aldırmayan” gelişmeler nedeniyle yazıyı tamamlayamamıştım. Cumartesi günü TSYD’den cep telefonuma gelen, “Veli Necdet Arığ’ı kaybettik” mesajı ile biran için nutkum tutuldu. Aynı acıyı, babamı, Ankaragücü’nün eski yöneticilerinden ve muhasebecisi İsmail Tunca’yı, TSYD Ankara Şubesi’nin Başkanı Erol Yaşar Türkalp’i ve eski başkanlardan Vedit Arığ’ı kaybettiğimizde de yaşamıştım. Ankaragücü sevdalısı bu isimleri tanıyanlar “amca” derken, ben “baba” demeyi tercih etmiştim. Öz babamı elbette çok seviyordum. Ancak İsmail Tunca, Erol Yaşar, Vedit Arığ ve Veli Necdet Arığ da, benim için birer “baba”ydılar.

Veli baba, devlet dairesinde çalışırken nasıl spor yazarlığı yaptığı anlatırdı. Türkiye’nin belki en iyi hakemlerindendi ama O en büyük Ankaragüçlülerden biriydi aynı zamanda. Hatta benim tanıdığım en büyük Ankaragüçlü idi. İlerlemiş yaşına ve sağlık durumuna bakmadan maçlara gelirdi. Maçlar neyse de genel kurullara gelir, ilk sözü ve alır ve laf aramızda saatlerce “bayıltana” kadar konuşurdu.

“OTURULARAK GAZETECİLİK YAPILMAZ”

İlk gördüğümde, 1987 yılıydı. Hürriyet gazetesinde çalışan genç bir spor muhabiri olarak 19 Mayıs Dış Sahalar’da amatör küme maçlarını izliyordum. Soğuk bir kış günü, o zaman iki sahanın ortalarında yer alan yedek kulübesinde büzülmüş, soğuktan korunarak maçları takip etmeye çalışıyorduk. Başında kalpağı ile gelen bir kişi, “Böyle oturularak gazetecilik yapılmaz, çık bakayım dışarı” demişti. Tanımadığım bir kişi, doğru söylediği ve yaşına da hürmet ederek yerimden kalkmıştım. Sonradan kim olduğunu öğrendim. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi hakemlerinden birisi, o dönemin Ankara İl Hakem Komitesi üyesi ve spor yazarı Veli Necdet Arığ idi.

SANTRAFOR OĞLUMUN HİKAYESİ

12 Ekim 2002’de evlenmiştik.

2002-2003 futbol sezonunun son maçlarından birisi MKE Ankaragücü ile Denizlispor arasında 31 Mayıs 2003’te oynanıyordu. 1-1 biten maçın son dakikalarında Veli Necdet Arığ, “Takımın santrafora ihtiyacı var, görmüyor musun? Elini çabut tut. Bir santrafor yapın” demişti. 25 gün sonra, 24 Haziran’da eşimin hamile olduğunu öğrenmiştik.
Oğlum Çınar’a uzun süre “santrafor” diye hitap ettik. Çınar, ele avuca gelince de TSYD Ankara Şubesi’ne götürüp, “Deden” diyerek Veli Baba ile tanıştırmıştım.

Ne zaman görüşsek, “Var mı bir problem? Gazetede her şey yolunda mı? Santrafor iyi mi?” diye sorardı.

“ŞAMPİYONLUK HEDİYE EDECEĞİZ”

Eşi öldükten sonra çok üzülmüştü. Bu üzüntüsünü Ankaragücü sevdasıyla azaltmıştı. Karşıyaka Mezarlığı’ndaki cenaze namazı ve defin sırasında Ankaragücü camiasının vefası da bu sevdanın tek taraflı olmadığını gösterdi. Onursal Başkan Melih Gökçek, “İnşallah, Ankaragücü’nün 100. yılında şampiyon olarak, Veli Amca’ya en büyük hediyeyi vereceğiz” dedi. Biz de, “İnşallah” diyoruz.

Kimseyi kırmayan Veli babanın mekanı inanıyoruz ki cennet olacaktır. Allah gani gani rahmet eylesin, başta oğlu İsmet abi olmak üzere ailesine ve tüm sevenlerine sabırlar versin.

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.