Dünyanın en büyüklerinden biri olmasa da, lokal rekabeti hasıl eden en önemli unsur olan Ankara derbisini yerinde takip etmek için 19 Mayıs gişelerinin önüne geldiğimde Mahdum Gökçek’in Ankaragücü’nün başkanı olduğu gerçeği bir kez daha tüm saflığıyla karşıma dikildi. Mahdum, Ankaraspor’da başlattığı 1 (yazıyla bir) liraya süper lig maçı izletme geleneğini Yenikent’ten 19 Mayıs’a taşımıştı. Moralimi bozmadım. Derbi izleyecektim.
Biletimi alıp, herhangi bir yüz kiloluk zatı muhteremin içeri girmesi için yarısının kesilmesi gereken turnikelerden geçtiğimde ferahlık hissiyle donandım. Ama fazla sürmedi. Akademi ya da lisesine giremeyince ancak polis edası takınmakla yetinen özel güvenliklerden biri üzerimi ararken bozuk para ya da çakmağım olup olmadığını sordu. Çakmağım, maça giderken yanıma almadığım için, sorun çıkaramazdı. Ve fakat o çakma polise “Cebimdeki bozukları sen değil, Ankara emniyet müdürü gelse alamaz. O uygulama kalkalı aylar oldu. Bunu amirlerine de ilet” demekten beni bir Allah’ın kulu alıkoyamazdı. Eline verilen gücü kullanmak için türlü işgüzarlıklar eden, ancak karşısına dikilen biri olduğunda kuyruğu bacaklarının arasına sıkıştıran her küstah korkak gibi eli ayağına dolandı. Ne yapacağını bilemeden diğer top hastasını aramaya yeltendi. Uzatmadan tribüne çıktım.
Maçın başlamasına birkaç dakika kala Gecekondu’dan ezeli rakiplere yükseltilen bayram tebriği seslerini duydum. Normalde derbinin gerginlik debisi yüksek olduğundan bırakın bu tür toplara girmeyi, “Küfür etmeseler bari” diye iç geçiren Gençlerbirliklilerden hoş bir karşılama geldi. Bu beni şüphelendiren kardeşlik havası, iki tarafın karşılıklı “Başkentin başkentten başka dostu yok” tezahüratıyla pekişti. Belli ki, Ankaragüçlüler malum sebepten, namluyu federasyona doğrultmuştu. Gençlerbirliklilerin ezeli rakiplerinin yüzüncü yılını bir pankart açarak kutlaması ise, olsa olsa efendilikleriyle açıklanabilirdi. Bu tavırdan yüz bulan sol kapalı nam grup; işi ileri götürüp, alkaralardan Hikmet Karaman’ı istifa etmeye çağırmalarını istedi. “Yuh artık. Buna pes” diyecektim ki; aklıselim sahibi alkaralar, aralarından çıkan birkaç had bilmezi susturmayı başardı. Yalnız bu kardeşlik havasının iki kulübün birleşmesine kadar gitmesi tehlikesi hasıl olursa, bundan zararlı çıkan siyah kırmızılılar olur. Demedi demeyin, Ankaragücü’nün kökü 13 sene önde. Siyahhhhhhhhhh kırmızıııııııı, hayatınnnnn anlamıııııı olmaktan çıkıverir.
Maç başladıktan sonra tütün mamûlü yasağının uygulanıp uygulanmadığını da görmek için gözüm sigara tiryakisi aramaya başladı. Bir ara tribünün en üstünde sotalanmış 23-24 yaşlarında bir genç gördüm. Farkedip yanına geldiğinde gencin verdiği “Abi, vallaha içime çekmiyom” cevabı “gerçek polis”i bile güldürünce olay tatlıya bağlandı.
Maçtan aklımda kalan iki şey ise, iki takımın da art arda üç pas yapamaması ve transferi gelen Kahe’nin şık vuruşu oldu. “Bereket versin” dedim kendi kendime, “Bir liraya çok bile.”