Darius Vassell transferi sadece 100. yıla yakışsın diye yapılmış bir transfer değildir. Bu hamlenin altında, aslolarak, Onursal’ın Ankaragücü’nün üzerindeki gölgesini bertaraf etmek isteği yatmaktadır. Şöyle ki…
Onursal’ın tam on iki yıllık hükümranlığı boyunca kulüp üzerinde öyle bir etkisi hasıl olmuştur ki, bunun üstesinden gelmek için ancak camianın alayının onay vereceği bir yönetim kabiliyeti sergilemesi gerekti. Buna Onursal dahil! Konuyla yakından ilgilendiği de belli. Çünkü, doğruluğu var mıdır bilmem, Vassell’in sağlık testi sırasında gazetecilerin önünde, testi yapan muhterem doktoru aradığı söyleniyor. İşlerden elini eteğini çekmiş, kendini vaktini ailesine ayırmakla mükellef etmiş birinin; yeni transferin sağlığını merak edecek hali yok. Öte yandan telefon görüşmesi zamanlaması açısından doğrusunu yapmış mıdır? Bu hususun su götürür yeri yok.
Takımın istikbali için dişe dokunur başka oyuncu istihdam edilmediği gibi, eldeki nispeten kaliteli topçuların da kaybedilmesi; Vassell’inkinin yüzüncü yıla atfen yapılan bir transfer olmadığına işaret ediyor bir bakıma. Vassell, takımı kendi başına kupa beyi yapacak değil. Ankaragücü taraftarının ironik şekilde tezahüratına yansıttığı hayalin, yani 2010’da Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi finali oynama rüyasının Vassell eliyle (ya da ayağıyla) gerçekleştirilemeyeceği de aşikar. Nitekim, takım geçen sezon ilk ikiye girmedi.
Not: Aza tamah etmeye bu kadar alıştırılmış kulüp taraftarının Şampiyonlar Ligi finalini oynamayı hayal etmesi bile iyiye işaret. Hayal etmeseler, yaşayamazlar.