Türk futbolunda son günlerde yaşananlar, ‘etik’ kavramının uluorta kullanılmasına yolaçmıştır. Son Troisi olayında; elinde serbest kalma şartını içeren belgeye sahip bir futbolcu ve o serbest kalacak futbolcuya talip bir kulüp vardı. Daha önce etik dışı birçok olaya hiç takılmamış bazı köşe yazarlarıda, bu olayın üzerine balıklama atlamış ve Kayserispor’u suçlamışlardı.
“Önce kulübü ile konuşmalılar”mış. Yani Gençlerbirliği’nin kapısını çalıp demelilermişki; “Biz sizin bir boşluğunuzu yakaladık, futbolcunuzu almak isiyoruz. 1 milyon dolar versek alırız ama siz ne istersiniz ?” Bu etik bir davranış olmaz, safca bir yaklaşım olurdu. Çünkü futbolcu eski kulübü ile ilişkiyi kesecek ortamı hazırlamış, kulüp federasyondan görüş almış, sözleşme yapılıp lisans çıkmış. Gerisi faso fiso...
Futbolcuya gelince; o gencecik sporcu ilede empati yapmak bu ‘etik teşhisi’ne yön verebilirdi. Yılda 270 bin dolar kazancı iki katına çıkartacak hukuki bir imkanı, hemde iki sene için kullanmayacak kaç kişi vardır etrafımızda. Attığı zaman mangalda kül bırakmayan bazı kalemşörler, kanuna nizama uyan yeni bir sözleşme ile gelirlerini katlamayı hiç düşünmezlermiydi mesela ?
Şimdi gelelim esas etik dışı olaylara. Örneğin sözleşmesi devam eden bir futbolcu ile kulübünün izni olmadan görüşülmesi etik değildir. Beşiktaş’ın Mehmet Topuz olayındaki tercihi gibi. Fenerbahçeninki etiktir, önce kulüple işi bitirdiği için.
Burada, ülkemizde çok yapılan ama hiç konuşulmayan bir rezaletten bahsedeceğim. Daha çok İstanbul Kulüpleri tarafından; sezon içinde maçlar devam ederken, o haftaki rakibin en iyi oyuncusuna transfer teklif edip aklını karıştırmaktır etik olmayan. Vede bu olaylar karşısında sessiz kalmaktır etik dışı olan.
Yoksa yöneticilerin yaptığı acemilikleri değerlendirmemek, kendi camialarına karşı sorumlu olan diğer yöneticilerin görev ihmalidir. Yani Kayserispor yönetimi görevini yapmış ve istikbal vadeden bir futbolcuyu ucuza kapatmıştır.
Taraftarın olayı nasıl değerlendireceğine gelince; bende bir Gençlerbirliği taraftarı olduğuma göre, hislerimi rahatlıkla söyleyebilirim. Kayserispordan merhamet dileneceğime, açık kapı bırakmıyacak sözleşmeler yapabilen yöneticilerim olsun isterim.
Bu bakış açısıyla, bir etik davranışda Gençlerbirliğinin değerli başkanı’ndan beklenmelidir. Hataları sebebiyle; Troisi’den ve Isaac’tan edilen en az 3 milyon avro zarar ile Mehmet Çakır transferinde alınamayan 2 milyon avrodan doğan zararın toplamı olan 5 milyon avronun kulüp kasasına yatırılmasıdır etik olan.
Oyun içinde sakatlanan bir futbolcu varsa top oyun sahası dışına gönderilir. Bu etik bir davranıştır. Ama kaygan sahada ayağı kayıp yere düşen kalecinin yanından golü atmak yerine, sırf fair play uğruna topu yandan auta atmak kimsenin aklına gelmez.
İşte saha dışındaki olayda budur. Kendisini hem menajer, hem maliyeci, hemde hukukçu görüp, sayısız yanlışa imza atan bir duayeni kurtarmak değildir etik olan.