“Sahne bildik bir sahne oyuncularsa hep aynı
Ellerinde kadehler tavırlar ayrı ayrı”
Seyyal Taner’in şarkısından ilham alarak her gün sizlere Gençlerbirliği’nde çevrilen filmlerin oyuncularını tanıtacağım.
Şimdiye kadar yazılarımda hep yönetmenlerden bahsettim.
Neticede oyuncuları kötü seçenler de onlar.
Eğer oyuncularla ilgili bu yazılanlardan sonra bir şeyler değişmezse yönetmenlere de geçeriz elbette.
Tanıtacağım ilk oyuncu filmin gizli jönü Erdem Alataş.
Yaklaşık 15 senedir tekrarlanan bu filmin gizli kahramanı.
Kendini pek göstermiyor ama bütün işlerin içinde o var.
Ama kendisine sorsan filmde oynamıyor bile. Geçerken kameralar onu da çekmiş sadece.
O kadar masum…
Peki o kadar masum mu?
Yaşananları anlatayım siz karar verin.
1995-1996 yıllarında Bugsaş ve Kartalspor’da forma giymiş.
Pek giymiş de sayılmaz. Doğru dürüst bir maç verisi kayıtlarda çıkmıyor.
Daha sonra futbolcu menajerliğine başlamış.
TFF kayıtlarına göre menajerlik lisansı var ama elinde hiçbir oyuncusu yok.
GENÇLERBİRLİĞİ’Nİ BALKANLAR İLE TANIŞTIRAN MENAJER : ERDEM ALATAŞ
Erdem Alataş, 2000’li yılların ortalarında nasıl olduğunu bilinmez bir şekilde Gençlerbirliği kapısından içeriye giriyor.
O yıllardan öncesinde Gençlerbirliği’nin Balkanlardan pek transfer yapmadığını görürsünüz.
Hatta benim hatırladığım hiçbir isim yok.
Erdem Alataş’ın Gençlerbirliği kapısından içeri girmesi ile birlikte Gençlerbirliği, Balkanlara yöneliyor.
Sadece Gençlerbirliği değil. Kapısına kilit vurulan Mersin İdmanyurdu, çok zor günler geçiren Eskişehirspor da Erdem Alataş ve o zamanki ortağı Radkov ile birlikte çer çöp ne futbolcu varsa üç kulübe transferini sağlıyor.
Eskişehirspor, Mersin İdmanyurdu hatta Vanspor’da Erdem Alataş ile ilgili yazılan, çizilenleri Google’da kısa bir arama ile bulabilirsiniz. O konulara hakim olmadığım için çok fazla girmeyeceğim.
Ülkesinde 150-200 bin euroya oynayan futbolcuları Gençlerbirliği’ne 500-600 bin eoruya transfer ettirip 150-200 bin euroları menajerlik komisyonu olarak aldığını söyleyenler var. Futbolcuların aldığı ücretten de para aldığı konuşuluyor. Söyleyen de rahmetli İlhan Cavcav üstelik.
Şimdi “Bu transferleri benim yaptığımı ispatlayamazsın” diyebilirler. Doğru da söylüyorlardır.
Ben iddiaları yazıyorum. Ama kendi görünmese bile bu futbolcuları değişik menajerler üzerinden getirdiği de biliniyor.
Mesela Lekiç’in resmi menajeri Erdem Alataş ya da ortağı Radkov görünmüyordu. Ama İlhan Başkan’ın oyuncuyu Erdem Alataş’tan aldığını söylediği görüntüler var.
Lekiç’in kim olduğunu hatırlatalım.
1 milyon euro bonservis ödenerek alınıp ücretsiz gönderilen, oynadığı 22 maçta sadece 4 gol atabilen yıldız golcü.
İLHAN CAVCAV’I ÖPEN MENAJER ERDEM ALATAŞ
Lekiç konusunda enteresan detaylar da var. Anlatınca hemen hatırlayacaksınız.
2014 yılında rahmetli İlhan Cavcav bir basın toplantısı düzenlemişti.
Söyledikleri kısa ve netti.
"Üzülerek ifade ediyorum ki Türk futbolunda menajerlerden maalesef iyi niyetli kazıklar yedik. Futbolun içinde olan biri olarak, kulübümüzün menajerliğiyle ilgilenen Erdem ve onun Sırp yardımcısı, futbolculardan 'başkana vereceğiz' diyerek paralar aldıklarını öğrendik. Öpülmenin yaşı yok arkadaş, insan her yaşta öpülebiliyor. Başkana veriyorum diye elinden parası alan futbolcunun başarılı olması mümkün değil.”
Bu sözler benim değil. Rahmetli İlhan başkanın sözleri. Kullandığı kulübümüzün menajeri ifadesi de çok önemli. O dönem kulübün menajeri Cem Onuk. Erdem Alataş oyuncu menajeri. Hangi kulübün bünyesinde oyuncu menajeri barındırdığı görülmüş. Mantığa aykırı. Ama Erdem Alataş, Gençlerbirliği’nin kadrolu oyuncu menajeri. Üstelik sonuncusu da değil.
Başkan aynı açıklamada kendisini “Aşiretiz” diye tehdit ettiğini ve kendisini savcılığa verdiğini söylemişti.
Alataş’ın “Biz aşiretiz” tehditleri de ilk değil. Gazetecilere yaptı zamanında.
Bu yazıdan sonra ben de benzer tehdidi ben de bekliyorum.
İlhan Başkan Alataş’ı savcılığa verdi vermesine de sadece tehdit nedeni ile.
Futbolculardan kendi adı ile ilgili para istenmesini ne araştırttı ne de bunla ilgili bir suç duyurusunda bulundu.
Sonrasında ne mi oldu?
6 ay sonra Erdem Alataş kulüpte gezmeye, İlhan Başkanı bilmem ama Gençlerbirliği'ni öpmeye devam etti.
Ne İlhan Başkan bir şey söyledi ne de kendisi “Olay öyle değildi” deme ihtiyacı duydu.
İlhan Cavcav vefat edene kadar da yanından hiç ayrılmadı.
Taziyeye gelenleri bile o karşıladı.
Şimdi bir resmi futbolcu menajer düşünün.
Her gün kulüpte.
Her deplasmana başkanla birlikte gidiyor.
Yöneticiden farkı yok.
Her antrenmanı izliyor.
Soyunma odasından çıkıyor.
Kupayı kaldırıyor.
Ama kulüpte resmi bir işi yok.
Sadece başkana yardımcı oluyor.
Sorsan para bile almıyordur.
Hayır işi gibi.
Gençlerbirliği’ndeki filmlerde oynayan oyuncuların bazı karakteristik özellikleri var.
Mesela Erdem Alataş’ta kendisine sorun çıkarabilecek herkesi iyi analiz ediyor.
Bir kere konuştuk, kulüpte kimi seviyorum kime yan gözle bakıyorum biliyor.
Sevdiklerime övgüleri, sevmediklerime nefretini hemen söylüyor.
Bunu karşısındaki biraz safsa yer mesela.
Ama ben yemem.
Anlarım ne yapmaya çalıştığını, tersinden giderim. Biz de bu konularda kaşarlaştık artık.
MURAT CAVCAV DÖNEMİ DE ERDEM ALATAŞ AYNEN GÖREVE DEVAM.
Hadi İlhan Cavcav duygusaldı, kin tutmazdı, çabuk unuturdu, güvenirdi. Erdem Alataş’ın kendi adı ile futbolculardan komisyon aldığını söylemesine rağmen yanında tutmaya devam ederdi.
Peki Murat Cavcav niye devam etti?
Bu sorunun cevabını anlayan lütfen bana da anlatsın.
Gençlerbirliği’nin küme düşmesi, 30’a yakın transfer yapılması, bunların yarısından çoğunun çöp çıkması, kasadaki 70 milyona yakın paranın bitmesinin yanında bir de 40 milyona yakın borçlanmasının tek sorumlusu Ümit Özat mıydı?
Hadi Ümit Özat dönemine Başkan Murat Cavcav’ın acemeliği diyelim.
Bu işte amiyane tabirle kaşarlaşmış Erdem Alataş’ın, Emrah Atasoy’un hiç mi dahli yoktu?
Hiçbir şey olmamış gibi görevlerine devam ettiler.
Erdem Alataş’ın ne görevi var? Diye soracağınızı duyar gibiyim.
Gençlerbirliği’ne futbolcu öneren menajerlere sorun bence onu.
Önerecekleri futbolcuları, antrenörleri önce Erdem Alataş’a bildirilmesi gerekliliği artık yazılı olmayan kural gibi olmuş.
Onun onayı çıkmayan hiçbir futbolcuyu önersen bile alınmayacağını herkes öğrenmiş.
Ama sorsan gönüllü iş yapıyor.
Gençlerbirliği’nin her sene kadrosunun yarısının değişmesi, başarılı olmuş hoca ile bir bahane bulunup yolların ayrılması tesadüf ile açıklanabilecek bir durum değil.
Özellikle transfer döneminin başında, transfer işini birlikte planlayacakları ya da işine karışmayacak seviyede bir hoca tercih edilmesi “Ya önceki hoca da 1 milyon istedi, ondan yolları ayırdık” ile açıklanabilir mi sizce?
PAZARDA LİMON SATSANIZ DAHA BAŞARILI OLURSUNUZ!
Hadi ben art niyetliyim. Bu güzel insanları olmadık gerekçeler ile suçluyorum.
Peki bana kendileri söyleyebilirler mi?
15 senede yüzlerce transfer yaptırdınız.
Gençlerbirliği’nin bu dönemdeki tek başarısı 1’nci ligden 2’nci olarak çıkmak oldu.
Kendinizi başarılı görüyor musunuz?
“Biz kısıtlı imkanlarla elimizden gelen en iyi transferleri yaptık” diyecekseniz peşinen söyleyeyim.
Gizli Menajer, Genel Menajer, Sportif Direktör, Teknik Direktör, Oyuncu izleme komitesi, yöneticiler oturup izleyip 2015’den bu yana neredeyse 5 maç üst üste oynamamış Salih Dursun’u mu buldunuz?
Bu kadar mısınız?
Futbol bilginiz, yeteneğiniz, çapınız bu kadar mı?
Bence pazarda limon satsanız daha başarılı olabilirsiniz. En azından başarabildiğiniz bir işten para kazanmış olursunuz.
İlk icraatlarınız ile, sezonun çok kötü biteceği belli bir senaryoyu devreye sokuyorsunuz, bizim de elimizde çekirdek bu filmi yine izlememizi bekliyorsunuz.
Hiç kusura bakmayın.
Bu filmi ben artık izlemek istemiyorum!
Bu yazı dizisinin devamında 15 yıllık arşivi çıkarıp teker teker hangi futbolcunun kimin üzerinden geldiğini, tahmini ne kadar aldığını, ne kadar oynadığını yazmaya başlayacağım.
Erdem Alataş iddialara cevap vermek, soruları yanıtlamak isterse canlı yayın dahil her türlü iletişim yolunun açık olduğunu belirtirim...
Yarın: Gençlerbirliği filmlerinin kadrolu oyuncusu Emrah Atasoy'da sıra...